Osman Demircan Şiirleri - Şair Osman Dem ...

31.05.1970 tarihinde Rize'de doğdu.Çocukluğu Dağsu Mahallesi'nde geçti.Bu mahalle Rize'nin yüksek bir yerinde olduğu için bir yanı dağlara bir yanı denize bakar.Her yerde kestane kokuları ve çay bahçeleri vardır.Bir çocuğun büyümesi için ideal bir yerdir.İlköğretimini burada tamamlar. Çocukluğuna dair hatırladığı en önemli şey evlerinin yanında bulunan maranın çatısında hanimeli çiçekleri arasında uykuya dalışıdır.Bu yüzden güzel kokulara karşı zaafı vardır.Lise eğitimini Rize Lisesi'nde yaparken edebiyat öğretmeninin dikkatini çeker ve onu teş ...

Osman Demircan

Bir bahar akşamında
Kar suları beslerken yayla çimenlerini
İçin için kaynamak istiyorum.
Serin sular gibi çağlamak istiyorum.

Kanat açarak yaşama sevincine

Devamını Oku
Osman Demircan

Gidişin gül soldurur sevgilim
Salıncak ıssızlığıma sallanır,
Sensizlik yaralar beni bıçak gibi
Özlem bakışlarıma çizer seni

Sökerim kalbimden çiçekleri

Devamını Oku
Osman Demircan

Kalıba girmeyen gökyüzüsün özgürlük
Bir martı çığlığısın mavi gök kubbede
Karanfilsin, bir demet gülsün kızıl renkte
Esaret altında adına şiirler yazılırken

Ah özgürlük şiirsin mahkum yüreklerde

Devamını Oku
Osman Demircan

Arkamda sadece seni bırakıp gideceğim. Ne gerimde bir çöp ne bir top kalacak. Bütün yitirilmişleri ve oyunları önüme katarak gideceğim. Bir mendilde senin toza bulaşmış ve hiç temize çıkmamış aşkın olsa da senden bir cevap beklemeden gideceğim. Yol öyle uzayıp gidecek ki bir lastik gibi bile esnemeyecek. Her adım atışımda yol kaskatı olacak. Sana seni bırakarak giderken, bir daha dönüşümün olmadığını anlaman için yolumu bir kurdele gibi keseceğim. Yeni aşklara bağrımı açarak, sen arkamda bir yaprak gibi savrulurken, ben rüzgarları önüme alacağım. Ardımda sadece seni bırakacağım. Kazaklarımı, gömleklerimi, hatta çoraplarımı yanıma alarak, gerimde senin ciğerlerine dolacak bana ait bir koku bırakmayacağım. Giderken gölgemi bile önüme alacağım. Senin muhitine uğramayacak silüetlerim. Beni hayal edeceğin bir iz sana bırakmayacağım. Sen gerimde ölümleri yaşarken hiç kimse benden şüphelenmeyecek. Ölümün kalp krizi olarak görünecek. Seni sevdiğim kırmızı güller incinmesin diye kansız öldüreceğim. Sonra ben yaşamaya gideceğim. Öyle yaşayacağım ki mezarındaki güller hasedinden kuruyacak. Asla bir damla gözyaşı dökmeyeceğim. İşte yüreğin o zaman yanacak. Sana sevmek ne imiş göstereceğim. Mezarının başında bir mermer taşı gibi dururken, tenime başka sevgililerin adlarını kazıyacağım. Arkamda sadece seni bırakıp gideceğim. Ne gerimde bir ayakkabı ne de bir ayak izi bırakacağım. Belki bana gelirsin diye, bütün sokak lambalarını kıracağım. Bana geç kalırken ömrün, şimdi peşimden koşsan ne işe yarayacak. Geç gelen mutluluk, mutluluk değildir öğreneceksin. Giderken arkama hiç bakmayacağım. Kalkış saatini kaçırdığın bir uçak gibi senin hayatından uçup gideceğim. Geride biletini kim keserse kessin artık, bana geç kalırken bu aşkın nereye varabileceğini hesap edecek boş kalan parmakların. Arkamda sadece seni bırakırken, çantamı, fotoğraflarımı, beraber sinemaya giderken aldığımız biletleri, sana yazdığım aşk mektuplarının noktasını, virgülünü peşime alacağım. Sadece sadece soru işaretlerini bırakacağım. 'Sevgili, sırlarına eren gönül nerede? Sözlerinin tekini duyan kulak nerede? Gece gündüz serilirsin de karşımıza: Yüzünü bir kez gören mutlu göz nerede? ' diyeceksin. Nasıllar, niçinler içinde kalakalmış bir insan gibi, başını duvarlara vuracaksın. Ellerini camlara vurarak, pervazlardan bütün umutların cam kırıkları halinde yerlere saçılacak. Ben ise yüreğimi başkalarının ellerine vereceğim için, senin adına üzülecek miyim, bilemeyeceğim.

Devamını Oku
Osman Demircan

Tatlı sözler dilinde dolaşıyorken
Sözcüklere tuz dökmeye başlarsın
Ardından erir dilinde tüm cümleler
Buzları çözülmüş yola benzer ağzın
O vakit yol açık; git dersin ansızın.

Devamını Oku
Osman Demircan

Polenden gözüme pespembe fırçalar kaçarken
Ressam düşünde çiy tanesi hayata dönüştüm
Hem çiçeğin hem kelebeğin isyanını yaşarken
Seninle göz göze geldim badirelerinden uçtum

Kalbimin duvarında asılı duran intihar çiçeğisin

Devamını Oku
Osman Demircan

Bulutlar gökyüzünün donudur
Onları çıkarırken daima sema
Yağmur gibi işer kasabalara
Utanılacak bir şey yok bunda
Her şey maviye dönüşşün diye
Kurbağalar artsın diye çokça

Devamını Oku
Osman Demircan

Eğer ben koyun gibiysem sen nesin kurt mu? Her gün bana diş bilersen, ben de koyun gibi seni düşman bellerim. Ve sadece senden korunmak için sürü psikolojisine girerim. Sen insan olursan ben de koyun olmaktan vazgeçerim. Ne sen dağlarda ulumak zorunda kalırsın ne de ben çobanın sopasıyla ve onun itiyle dürtülürüm. Beni birey olarak kabullenmediğin için, ben de seni insan olarak göremem. Korkunun olduğu yerde ne çiçekler biter ne de ağaçlar olgun meyve verirler. Korkunun olduğu yerde, anca çimenler biter. Korkular insanları koyunlaştırırken, çimenler de cesaretsizlerin bahçesinde bolca büyür. Çimenlerin büyüdüğü yerde, anca koyunlar, sığırlarla dost olur. Ne büyük yarenlik değil mi? Türkiye korkularından kurtulamadığı sürece, sürü psikolojinden de kurtulamayacaktır. Sokaklarda sürü halinde dolaşan insanlar, cemaatler, tarikatlar, gruplar, dernekler, örgütler, sendikalar her koyunun bacağından asılmasına kendilerine dokunulmadığı sürece karşı çıkmayacaklardır. 'Dünya yaşamak için tehlikeli bir yer; kötülük yapanlar yüzünden değil, durup seyreden ve onlara ses çıkarmayanlar yüzünden. ' sözünde olduğu gibi dünya zavallı korkuların bir gezegeni olacaktır. Dünyada insanlar sürüleştiği sürece, tek başına kalanlar her daim bir linç olma korkusuyla yaşamak zorunda kalacaktır. Koyunlar çimenleri, kurtlar da geride tek başlarına kalan koyunları linç edecektir. Gel kardeşim bu yüzden, ne sen kurt ol ne de ben koyun olayım. Ne sen namlunun ucunda yaşa ne de ben bıçak altında can vereyim. Gel kardeşim bu topraklarda sadece çimen yetişmez. Boy boy ağaçlar vardır, meyveler bal tadındadır, çiçekler, çilekler, yer altı ve yer üstü suları vardır. Gel kardeşim! Senin sevdiğini ben sevmem, benim sevdiğimi sen sevmezsin. Ben yeraltı sularını içerken, sen yer üstü sularında sevince boğul. Gel kardeşim bizi kimsenin düşman etmesine izin verme. Gel kardeşim sokaklarda karşımıza çıkan insan sürülerinin yolumuzu kesmesine müsade etme. Elini uzat bana. Elin özgürlük bayrağım olsun. El ele vererek karşı duralım setleşen insan sürülerine. Sonra seni dikeyim bir bayrak gibi özgürlük şiirlerine. Hala anlamamakta ısrarcısın kardeşim. Güneydoğu'da niçin terör var diye sormamaktasın. Terör, Kürtleri ve Türkleri korkutma ile sürüleştirme çabasıdır. Çocukların elindeki her sapan Türkiye'nin büyüyen yarasıdır. Bu yara korkuyla kanatılmaktadır. Kürtler korktukça, teröristlerin elindeki kalaşnikoflar, çobanın elindeki sopaya dönüşmektedir. Kürtler kendi memleketlerinde bile insanca oy verememektedir. Koyun gibi boykot kararına uymaları sağlanmaktadır. Kürtlerin sürüleşmesi hem Ergenekon hem de PKK terör örgütünün işini kolaylaştırmaktadır. Çünkü, koyunun bir tanesi uçuruma atladığında, ardından tüm sürü uçuruma atlamaktadır. Kürtler ve Türkler, Apo koyunu tarafından uçuruma sürüklenmektedir. Apo koyununu ise Ergenekon ve İsrail gütmektedir.
BIRAKALIM HER KÖPEK KENDİ KULÜBESİ Mi YAPSIN. PKK'ye haklısın da desen yetmez. Çünkü PKK hak arama peşinde değildir. PKK'nin amacı öldürmek, yok etmek, baskı kurmaktır.

Devamını Oku
Osman Demircan

Zeki insanları alt etmenin en kestirme yolu onları detaylarla yormaktır.Kurnaz ve o derece de aptal insanlar detayları çok severler.Çünkü küçük hesap peşindedirler.Oysa zeki insanlar büyük düşünürler ve zor problemleri çözmek isterler.Maalesef en kolay ve basit olasılığı akıllarına getiremezler.Bu yüzden aslanlarla dövüşmeyi hesap ederken asalaklara yenilirler.
Zeki insanlar sıradan insanlar gibi sokaklarda yürüyemezler.Zeki insanlar sokağın en başında bir kitapçıya ya da bir kütüphaneye uğrayıverirler. Sıradan insanlar ise emin adımlarla yolun sonunu getirirler.Çünkü sıradan insanların hayatı anlama gibi çabaları yoktur.Hiçbir tabelaya bakmadan ilerleyiverirler.İşte bu yüzden sadece ekmeği, peyniri düşündükleri için burunlarının doğrultusunda yaşayıverirler.Küçük hesaplar peşinde, fırından çıkan kokuyu takip ederek yaşayıp giderler.
Zeki insanları alt etmenin en kestirme yolu onları detaylara boğmaktır.Zeki insanlar ufka doğru bakarken gözlerinde bin bir tablo oluşur.Bakış açıları geniştir ve hayata değişik pencereden bakabilirler.Renkli bir dünyaları vardır.Akıllarına değişik fikirler gelir ve gökkuşağı renginde türlü hayal kurabilirler.Bu yüzden şemsiye görmek istemezler.Sıradan insanlar şemsiyeleri zeki insanların sürekli gözlerine sokarlar ve onları hep ağlatırlar. Onları bu şekilde mahvederler.Sıradan insanlar bilirler ki şeytan detaydadır.Ama şunu düşünemezler asıl güç zekadadır.
Dünyanın zirveleri belki kayalardır.Koca koca bulutlar da su damlacıklarıdır.Bütün bunlar belki detaydır.Ama asıl dikkat edilmesi gereken tonlarca ağırlıktaki bulutların gök boşluğunda asılı duruşlarıdır ve onun altında incecik bedenleriyle çiçeklerin yaşayış oluşlarıdır.
Zeki insanları alt etmenin en kestirme yolu onları detaylarla yormaktır. Onlar önlerine çıkan engelleri aşarlar.Fakat konu aptallık olunca karşılarına budalalık çıkınca ne yapacaklarını şaşırırlar.
Dünyada ayağına çakıl taşları takılanlar, dereden karşıya geçmeye de korkarlar.Bu yüzden zeki insanlar ayaklarının altına kırmızı halı sereceğini kimseden beklemesinler ve korkmasınlar. Yollarına devam etsinler ki bu dünyayı aptallara bırakmasınlar.

Devamını Oku
Osman Demircan

Yeni bir şey değil bu.Asırlardır içimde yer eden bir yaranın biraz Picasso biraz Goethe, biraz Mozart ve biraz da Sezar tarzı kan akışı bu.Sanki içimde bir şehir var ve caddelerinde fahişeler günü kurtarmanın telaşıyla gururlarını ayak altında ezdirmekte.Şehrin en kalabalık meydanında ise çiçeklerin yaprakları gecenin ayazına çiy düşürmekte, üzülmekte.
Yeni bir şey değil bu.Öyle bir üzüntü ki yüzyıllardır her yüreğin içinde birikmiş sıkıntılar damla damla yüreğime akmakta.Ve her insandan aldığım bunca mirasa rağmen herkes beni yalnız bırakmakta.Kimse bana dönüp bakmamakta.Gözlerini benden kaçırmakta.Ah insanlar rengin, şeklin, sesin içinde bir defa değil belki bin defa nasıl da unutulduğumu görememekte.
Sadece bir piramidin dibinde Akineton’un ölümünden geride kalan sonsuzluğu ve susuzluğu izlemekte.Mısır, Filistin, Mezopotamya tüm insanlığın çilesini bilmekte.Dünyanın acıyla yoğrulmuş her coğrafyasında bana ait gül bitmekte.
Neden insanlar asırlardır bunca savaşmasına rağmen ve neden bunca kan dökmesine rağmen bir başkasını anlamaya çalışmamakta.Dünyanın her neresinde susturulmuş bir insan varsa, orada ben varım; çünkü ben asırlardır yalnızım.
Bir dünya ki bana ezelden ebede bir insanlık mirası bırakmakta.Tüm insanlığın sesini, rengini, şeklini yüreğime sığdırmakta.Dünyanın her neresinde aç, susuz, yalnız bir insan varsa, yüreğim orada atmakta.Ah içim sızlamakta.
Ben duygularında kalabalık, bedeniyle yalnız iken hep içim parçalanmakta.Bir zenci çocuğun boyun büküşünde gözlerim tenimin rengiyle utanmakta.

Devamını Oku