Uzaklarda olunca ben
Dalgalı mı düşüncen?
Hem gözden ırak yaşarken
İçin titrer mi özlem ile?
Dünden akanları bırak derdin, bugüne bak
Nedir senin derdin, dünü dünde bırak
Okunacak sayfaların önünde, okumana bak
Eski yapraklar dünde, solmuş sarararak
Oysa sen bugün dünün hayalindesin
Özür diliyorum aldığım nefesten
Çıkardığım en duyulmaz sesten
Sudan, topraktan, ateşten
Beni ısıtan güneşten
Özür diliyorum kendimden, senden
Hasretin kavuşmandan hoştu
Güzelliğin ürkütürdü beni
Sevişmeye cesaretim yoktu
İncitmeye narin bedenini
Uzaklarda mı kal desem
Sazlar sarıydı, sazlar sıcak ve ıslaktı
Genç adam yorgundu, gözleri çakmak çakmaktı
Puslu ovalar ürkütücü düşlerle bezenmiş
Göl adeta yorgun adam için kadife yataktı.
Süngüsü, palaskası ve belinde matarası
Hani koş demiştin ya
Aşk pınarına
Hani iç deniştin ya
Kana, kana
Bense hala buradayım
İnansam da sana
Bir kar yağıyor bir mezarlığa
Kapısından sızan derin bir yalnızlık
Ak paltosu altında buz kesmiş doğa
Acı hissetmez bu canlar, ölecek olan onlar artık
Bir kar yağıyor doğadaki canlara
Musalla taşına musallat oldun
Öyle kolay bırakmam seni ruhum
İçin çekiyorsa bu senin sorunun
Hem ne olacak benim durumum?
Musalla taşıyla ilişki kurdun
Uyku akıyor gözlerinden
Ihlamur kokuyorsun
Başın yumuşak yastıklarda
Rüyanda bana gülüyorsun
Bahar esiyor üzerinden
Rüzgâr saçlı kadın geçti penceremden
Elleri nemli, dudakları ıslak
Uzansam tutacaktım.
Ama saçları rüzgârdı onun
Ardından öylece baktım
Artık esintisinde yok olacaktım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!