Rüyalarla süsledim boşluğu,
Yaşam öyküleri üfledim.
Sırça köşkler yarattım,
İçinde yaşayamadığım.
Lezzetler vardı hiç tatmadığım.
Duyularımla ayırdığım beni,
Bir öykü peşine takıldı şiirim
Dur, öylesine koşma dedim
Kalemim yazıyor durmadan
Akan mısralara laf dinletemedim
Bir ezgi peşine takıldı şiirim
Uzanmış ileriye yatmış
Çiçeklerin çimenlerin üzerine
Dalmış uyuyup kalmış
Bir demet gül var elinde.
Rüyalar görüyordur şimdi
Bir tren düdük öttürdü
Derinden, derinden
Bir el kalktı yavaşça
Bir mendil sallandı geriden.
Kara tren ayırdı onları
Kara tren ayırdı Ayşe’yi Hasanı
Çok uzaklardan gelmişsin
Otur şuraya soluklan biraz
Saçların dökülsün altın sarısı
Anlat eskileri, etmeden naz
Otur şöyle koltuğa rahatça
“İçimdeki vadi o kadar yeşil ki
İçinden nehirler akar” derdin
Ben geçtim, aşkım geçti içinden
Peki, sen nerelerdeydin?
Anılar yorgun
Yaralar durgun
Gün zamanla olgun
Hasadı biçilmiş vaktin
Gidenler dingin
Bir keder var içimde
Perde perde inen
Bir bulut var üstümde
Kara mı kara
Yavaş yavaş çöken.
Yağmur yağarken bir sonbahardı
İçimin yaprakları sarardı
Kuşlar da göçtü güneye artık
Bir tek yalnızlığım bende kaldı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!