Sil gözlerinin yaşını meleğim
Gözlerinin incileri sende kalsın
Sende kalsın kalbinin pırıltıları
Batan güneşler sende uyansın
Rüzgara karşı mı duruyordum?
Bağrıma kazılmış bir siperde?
Uzakta bir köpek mi uluyordu?
Rüzgar sesi miydi esen her yerde?
Oysa sipere kazılan benim
Ağlayan yağmur, esen rüzgar
Memleketimden haber mi var?
Yorulup dolanıp düşünce kar
Siz de mi bitip kapandınız yollar?
Odumdan, ocağımdan uzaktayım
Heves uçucudur derlerdi gelip geçen
Zamanınsa su gibi aktığını gördüm ben
Şu sızı geçmiş gibi geldiyse de bana
Hep yokladı yaşam boyu derinden
O kadar alıngan değildir dedim kendime
Dayanmalıydı gelen günlere
Gülümsemeliydi geçen dünlere
Denedim söz geçiremedim kalbime
O kadar kırılgan değildir dedim kendime
Bir dal sürgün veriyor yeşil vadide
Yağmur bin bir bereket yağıyor ağaçlar el çırparken
Bir yaşam yeşerip filizleniyor doğan günde
Tabiat uyanıp da gelen bahar için kalkarken
Memleket bir sürgün daha veriyor yeşil vadide
Bir fahişe bakar uzaklardan
Kaçar tuzaklardan
Aires sokağında bir kapı çarpar
Daha güneş batmadan
Bir kabadayı av peşinde
Tam burada duruyoruz
Dünyanın ortasında
İnsanlık mezarında
Tam burada duruyoruz
Ayaklarımızı kan denizi yalıyor
Ben, yapraklardan süzülen gözyaşı
Sen, verimli topraklarda sürülen ten
Bin bir çiçek açar nemli topraklar
Gözyaşı dökülüp de toprak olurken
Perdeler çekildi birden
Işık silindi gözlerimden
Uçurumlar parıldadaı arada
Yok oldu mutluluk daha bilemeden.
Sarardı ufuklar sararadı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!