Onur BİLGE
Gelişimi hisseder, yollara çıkar, beni bekler, zannediyordum. O düşünceyle, sabırsızlıkla kat etmiştim yüzlerce kilometrelik yolu. Fakat geldiğimde, İlhan’ı görememiştim. Tam beş gecedir penceresi açık, perdesi aralık değildi. Merak etmiştim ama kimseye de soramamıştım. Zaten, dağılanların toplanma vaktiydi. Bu hafta okullar açılacaktı. Herkes nerede saklanıyorsa çıkacak, okulunu sobeleyecekti. Ebe olmaya gerek yoktu.
Düşündüğüm gibi oldu. Yitiğimiz bulundu. Her akşamüstü olduğu gibi Virane’den geliyordum. Dalgın dalgın yürürken, onun sesini işittim. Başımı kaldırıp baktım, bir arkadaşıyla Muradiye Camisi’nden çıkıyordu. Görünüşte onunla konuşuyordu ama her zamanki gibi yumuşak ve hafif bir sesle değil, dikkatimi çekmek istercesine, vurgulu ve sitemkâr bir sesle konuşuyordu. Dolaylı da olsa, hitap banaydı. Onunla konuşuyor, gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri ağlamaklı...
‘Göklere direksin, denize kapak…’
Düşün gerçeğisin, karasın, ap ak...
Tutulan hayalsin, hem siyah, hem ak...
Öylesine zor ki seni anlamak!
Zincirleme düşler sokağındayım…
Bu çılgın karmaşa, aşk değil, zehir!
Süreğen duygular akağındayım…
Canımda kükreyen deli bir nehir...
.......................Güneşin Şairinden
.............................Sevgilisine
Damarlarım girift kalbim boğulur
Beynimin çığlığı kanın feryadı
İçimden dışıma canım kovulur
Sevgi gönül gönül gezdirir beni
Sırtını dönmeyen dost beni bulsa!
Kalleşlik canımdan bezdirir beni
Olsa da saçımı başımı yolsa!
Güvenilecek tek kişi kalmamış
Onur BİLGE
Gölgeleri uzattıkça uzatan, günü yudumlayan sarışın afet, Bursa Ovasına tel tel dağılan sapsarı, yalbır yalbır parlayan ipek elbisesinin kloş eteklerini yavaşça toplayıp, pembeleşen yanaklarıyla salına salına sevgilinin gizlendiği yere doğru süzülmeye başlamıştı. Öylesine güzeldi ki kavuşmanın seyri, olayın akışı yavaşlatılmış, ağır çekim devam ettirilmekte, uzatıldıkça uzatılmaktaydı. Nihayet savurarak saçlarını, sardı ışınlarıyla vardığı yerin her yanını, bekleyenini hasretle… Önce mağrur alnından öptü, sonra geniş omzuna dayadı başını. Öylesine bir, bir oluştu ki bu vuslat! Kavuşanlar, gizlendikleri yerde kaldırıp kadehlerini, ab-ı hayat içerek kendilerinden geçtiler. Varlıkları, birbirlerinde yok oldu.
Bekleyen hep oradaydı. Bir garip âşık… Yerinde sabit ve sabır küpü… Kavuşmalar için sabırsız, beraberliklere doyumsuz, vedalaşmalara alışık… Gün, her gün ölüp ölüp diriliyordu, kollarında. Sağ omzuna baş koyarak son nefesini veriyordu, her gece; her sabah sol omzunda diriliyordu. Onda yok oluyor, onda hayat buluyordu.
Kuşlar çırpınıyor uçamıyorlar
Uçuşmak imkânsız duygular hapis
Sevda yüreklerde açamıyorlar
Konuşmak imkânsız duygular hapis
Ayrı bahçelerde çiçekler gibi
Azap akşamlarında kavrulma sonucunda
Gözyaşı yağmurları, hayatın en ucunda…
Şakır şakır yağıyor başıma, tüm yıldızlar
Can veriyorum, anla; ecelin avucunda!
Üç günlük ömrümüz kalmış, dünyada
Onu da kavgayla geçiriyoruz!
Ya konuşmuyoruz, dargınız ya da
Ya tartışıyoruz, bitiriyoruz!
Bir hayatı bir kaç mısraya sığdırmış Onur Bilge Hanım. Tebrikler.
Onur beyi henüz yeni tanıdım şahsen tanımıyorum antolojiden tanıdım iyikide tanıdım.
Kendimce bir karar aldım her gün bir şirini okuyacağım tabi bu arada ben şiirlerini okuyana kadar şiirleri burda olursa. ALLAHA EMANET OLSUN....
O Bir Seven O Bir Gönül Dostu
Bütün Dostlar Güzel Hatıralar Hatırlatsın
Beni Size Sizi Bana Ölürsek Bir Fatiha
Ölmez İsek Hepimiz Hepimize Ebedi Hatıra