Dünkü satırlarım rötuştan geçti
Yermeyin ozanlar, ihsan istemem.
Diyar-ı gurbette yoğruldum, piştim
Konuşursam abes olur mu bilmem.
Burası siyaset arenası mı?
Hatırını sordum yetimin
Ökse çalmış çenesine.
İş vakti kayıp öküzü
Şivan düşmüş hanesine.
Şu sığır ta pek sakarmış
Ayakta kış uykusu ömürden sayılır mı?
Güzel günlere muhtaç, tomurcukları vardı.
Gonca güllerden önce
İlkbahar güneşinin büyüsüyle uyanır
Beyaz tüller içinde ahenkle salınırdı.
Kulak verin yarenler, bu toprağın sesine
İsimsiz kahramanlar beyhude konuşur mu?
Nifakçılara kanan gafillerin aksine
Asil tabiatını bozmuyor Anadolu.
Çift yönlü kaldırımlar hep yokuş mu çıkıyor?
Bu şehrin atmosferi, kasveti beni yordu.
Duygularım gövdemi başka yöne çekiyor
Kalbimdeki her hücre, özler Anadolu’yu.
Yağmacılar bu semte dadandığından beri
Kaptanı çift yürekli, tamponu demirdendir
Bariyerleri yarmış, yola revan oluyor.
İri kıyım, süratli, çarptığını devirir
Kasıtlı ihlalleri marifetten sayıyor.
Genellikle yurt içi piyasaya çalışır
Pancarlar sökülünce. yazıda hayat durur
Gül kokar, huzur verir evleri. konakları.
Buzlu pencerelere akşam güneşi vurur
Bir nebze dinlendirir, yağmurda koşanları.
Dadaşın ocağında, gönlünde mutlak konu
Rivayet sanma dostum, fizik kanunlarını
Güzergahlara göre, ağırlıklar değişir.
Yolları kitap gibi detaylı okumalı
Görüntülerden gizli, farklı karakterler var
Nevi şahsına göre, değişir mi kurallar?
Beni hakir görme zalimin kızı
En güzel huyları sana giydirdim.
Kaleme aldığım ilk şarkımızı
Unuttum diyorsan çıkar giderim.
Hatırla gül şeni ey kaşı keman
Vaktiyle miralaya bir Arap tayı gelir
Yahudi bezirgandan bayramlık hediyedir.
İşinin erbabını vazifeye çağırtır:
‘’ Kartlaşır, gem vurulmaz,
Bu atarlı beygirin, terbiye zamanıdır.’’
Dehşet yazıyor.