Fikirde çok, yükte az, konuşur, ses çıkarmaz
Bilge karakterleri gözünde yaş bırakmaz
Esas dostların nerede?
Fen, tarih, mütareke, metafizik, felsefe...
Mevzuatına uymaz.
Ezberine almışsın, devşirme şarkıları
Hani çocuk avucunla su taşıdığın güller?
Arazide darmadağın külleri!
Ateş çemberinde kadim şehirler....
Firavunlar devri mi?
Kumdan kaleler yapmıştın, çakıldan mendirekler
Böyle mi koruyacaktın yıkımdan evlerini?
Dünkü satırlarım rötuştan geçti
Yermeyin kurnazlar, ihsan istemem.
Diyar-ı gurbette yoğruldum, piştim
Konuşursam abes olur mu bilmem.
Bu sahne siyaset arenası mı?
Hatırını sordum öksüzün
Perçin vurmuş çenesine.
İş vakti kayıp öküzü
Şivan düşmüş hanesine.
Şu sığır da pek sakarmış
Asırlardır adalet daha oyun yaşında
Emek soyguncuları ganimet yarışında...
Hareketli, hararetli sokaklar...
Meydanlarda şölenler, Beşiktaş’ta kargaşa!
Asayiş tedbirleri maksimum seviyede
Trafiğe kapalı Taksim'e çıkan yollar.
Ayakta kış uykusu ömürden sayılır mı?
Güzel günlere muhtaç, tomurcukları vardı.
Gonca güllerden önce
İlkbahar güneşinin büyüsüyle uyanır
Beyaz tüller içinde ahenkle salınırdı.
Bu sabah enkazların altında kimler kaldı?
Gizli koridorlardan eşkâlleri çıkıyor.
Yıkıcı afetlerden ibret alınmadı mı?
Yüzyılın felaketi kâbus gibi çöküyor.
Ahalinin nezlinde, bahara çeyrek vardı.
Kulak verin ağalar, bu toprağın sesine
İsimsiz kahramanlar beyhude konuşur mu?
Bedbahtların peşinde koşanların aksine
Asil tabiatını bozmuyor Anadolu.
Şu köhne kaldırımlar hep yokuş mu çıkıyor?
Bu şehrin atmosferi, kasveti beni yordu.
Duygularım gövdemi başka yöne çekiyor
Kalbimdeki her zerre, özler Anadolu’yu.
Yağmacılar bu semte dadandığından beri
Kaptanı çift yürekli, tamponu demirdendir
Bariyerleri yarmış, yola revan oluyor.
İri kıyım, süratli, çarptığını devirir
Kasıtlı ihlalleri marifetten sayıyor.
Genellikle yurt içi piyasaya çalışır
Dehşet yazıyor.