Tarih kendini vurur kekeme kurşunlar
Sessiz ve aç zaman ilerler
Namlular döner küfürler çoğalır
Sokaklarda çirkin ses peydahlanır
Ve insanlar kendi sesini kemirir
Bitmiyor yılanların günlüğü
Bulutlar karadır oynaşır
Yağmur olur toprakla kaynaşır
Nurşen bedeninde açlık taşır
Siyasette çakallar kirli çamaşır
Dönüp durur soru işareti
Emperyalist ses çiziliyordu
Toprakta sömürünün utanmasızlığı dağılıyor
Açlık sokakta dik geziyordu
Mavi gözlü çocuk ağlıyor
Beş para etmez kapital gülüyordu
Siyaset kürsüsünde çakal uluyordu
Kaç yıldır gözlerim ağlamaklı
Kırılmışlıkla bekler seni
Bir çiçeğin bahara sarılışı
Bir bülbülün suya inişi
Mutlu haziranların gelişi
Solgun günler bakıyor ömrümüze
Kölelikler
Ve çığlıklar
Ayak izlerim ayrılık yorgunu
Başka bahara kalır ütopik ölüm
Kundağında gök yüzlü çocuklar ağlar
ağlamak düşüyor haziranda
çığlığım içimde boğulur
sararmış çiçekler susar
ben toz bulutuyum
hiç kimsenin görmediği
acıya umutsuzluğa direnen
ölesiye sevmiştim anlamadılar
bir kalemde silip attılar
tırnağı etten ayırdılar
acıyı önüme koydular
beni doğduğum şehirde vurdular
Mevsim zemheride uzanır
Ayaklarımıza ayaz dolanır
Tebessümünü söndürmüş çocuktur arhavi
ıslah olmaz insan
Alper Allah din kitap söver
Beden özürlüdür
Ey dik durmanın çığlık olduğu şehir
Bu kadar hergele olunmaz
Ey kara yazgımın öfkelerinde boğulan duruşum
Bu kadar acı verilmez
Ey yaşamak ağrısıyla palazlanan sevgilim
Neden bu zülüm bu işkence
Kafiyesiz şarkısın Arhavi
Kurt kuş karınca ile
Yürüyorum bürokrasinin zevaline
Kalbimde acısı zenci dostlar
Ceylan gibi Kafkas a bakıp
Safını tutmuş insanlar ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!