Senden öte yok derde çare,
Yalnız sen ol yeter cümle aleme.
Nice ruhlar geldi gitti,
Yalnız seni bulan sevindi.
Gözler açıldı perdeler indi,
Nereden bilecektim,
Bir Eylül akşamı karın boşluğum kelebeklerle dolacağını,
Nereden bile bilirdim,
Bir Eylül akşamının sabaha uzak kalacağını,
Nereden bilecek insan,
Eylül akşamı aşık olacağını,
Toprak gibi bağrına bas beni
Bize uğramasın ayrılığın rüzgarı,seli,
Yüreğinde yaşat ölsem de beni
Sakın beni sevdiğin gibi sevme eli,
Sevdası yüreğinde olanın doğrulmaz beli,
Dereler gibi çağlayan,
Ezelden beri yaşayan,
Nedir beni sana bağlayan,
İşte geçiyor beyhude zaman,
Zat-ı muhterem can sevdan.
Sarı plastik,gri lastik toka,
Bugünler de hayata farklı anlam katmakta,
Belki farkları yok ama…
Vurulmuş gönlüm göğsünde ki armaya,
Bu öyle bir sevda ki beşikten mezara.
Sanma bırakırım seni ışıksız yollarda,
Gönlümde ki ateşin yeter güneşi de yakmaya.
Kim senin ışığına leke sürecek olsa,
Kaybolur gider kendi karanlığında.
Bir yanda kıyım yapan caniler,
Diğer yanda yetim kalan yavrular.
Gazetelerde soğuk savaş manşetleri,
Sokaklar dolusu insanlığın rezaleti.
Nasıl bir döneme geldik biz şimdi,
Baş tacı oldu insanlık müsveddeleri.
Ağırdan aldım hayatı bir kaplumbağa gibi,
Oysa ömür geçti bir hoyrat rüzgar gibi,
Tarifi yok bulunmaz timsali,
Zaman sabit ben zamanda firari.
Artık kaçmaktan öyle yoruldum ki,
Bir an durdum baktım öylece,
Pencerinin ardında karanlık bir gece,
Seyre dalmak için kalmışım iyice geçe.
Kim bilir ne haldesin,
Kan ter içindesin belkide.
Ne karalar ne aklar geçti,
Döndük baktık yıllar geçti,
Bende kalan senden geçti,
Velhasıl artık bizden geçti.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!