dün,
bulutlara yağmur olarak birikiyordum,
bu gün,
saçlarına yağmur olarak yağdım.
uzat avuçlarını semaya,
kucakla beni,
zor zanaatmış yaşamak,
her şeyin eğri olduğu düzende…
diller hep yalan söyler olmuş,
gözler körleşmiş güzelliklere…
sevginin adı değişmiş, çıkar konmuş,
dostluklar, baştan sona sahte...
ben,
aşık olunca susarım...
duygularım,
yumruk olur.,
boğazımda,
kördüğümler birbirine dolanır...
durdu, öylece baktı ufuk çizgisine...
sesini dinledi dalgaların,
kokusunu çekti içine derin, derin,
göklere ulaştı yüzünde ki gülümseme...
içine çevirdi gözlerini,
' seni seviyorum ' dedi, sessizce…
ağıt yakıyor gönlüm,
yıllara...
yaşanmamış çocukluğuma,
baharı bilmeden,
yaz görmeden,
________________________________________
Otur Yanıbaşıma Canımın İçi
otur yanı başıma canımın içi, kollarını uzat,
bastır başımı göğsünde sımsıkı,
sevgidir bu,
ne yapacağı hiç belli olmaz.
yuvasını arayan kuş gibi,
ne zaman gelir,
nereye konar,
sorgulanamaz
saatler akıp gitmiş,
neredeyse,
sabaha varmış zaman...
masamın başındayım.
elimde kalemim,
merakla bekliyorsun,
bitmiyor,
tükenmiyor,
unutmak istedikçe beynim,
kelimeler,
'hatırla '
diye bağırıyor...
Nursen, “Kitap bastıracağım! ” dediğinde…
‘Kitap bastıracak kadar şiiri var mıdır acaba? ’ diye geçmişti aklımdan.
Şiir mi yazıyordu, duygularını öylesine, çala kalem kâğıda mı döküyordu.?
Ama, “Kitap bastıracağım! ” dediğinde…
‘O kitap için ilk yazıyı yazan ben olmalıyım! ’ diye geçti içimden.
Neden?
Antolojide ilk yorumum bu ve soyad daşıma özel oldu...
Soyad daşım şiirlerinizi okuyorum kurduğunuz cümleler yazın ortasında yağan yağmurlar kadar serinletici.....
Yüreğinize sağlık....