birdenbire,
çıkar karşına,
nereden,
nasıl geleceği,
belli olmaz..
gök gürler,
resim yapabilmeyi isterdim.
elime alıp fırçalarımı,
ve,
renk, renk boyalarımı,
dolaşmak her yanı.
dağlara tırmanıp,
yüreğinde sakla beni,
kimseler görmesin,
duymasın senden başkası sesimi...
adımı bilmesinler,
anlatma sevgimizi...
varsın çıksın önümüze engeller,
hiç beklenmedik bir an da,
merhaba dedim sana.
hem de,
yaşamaktan vaz geçtiğim bir anda...
benim dünyamı ısıtmıyordu güneş,
kuşlar cıvıldamıyordu dallarım da.
sevmek,
tüm hücrelerinle,
hesapsız,
kitapsız sevmek,
sahip çıkabilmek sevdana...
sarılmak,
bembeyaz bir tül gibi sarmış,
yağan kar,
her yanı...
anılar, acıya dönüşmüş
acılar,
gözyaşına,
hayatım,
kayıp gidiyor elimden,
yakalamak mümkün değil,
birer birer azalıyor günlerim,
karakış sarıyor dört bir yanımı,
dönmüyor baharlarım,
geldin,
tamamlandı eksik yanım...
adı konmasa ne çıkar,
ne zaman, ne mekan,
sadece an yaşanan / lar var…
gece örtüsünü seriyor yavaş, yavaş... Kalamış sahiline …
gemiler geçiyor uzaktan, keyifle süzülüyor yelkenliler,
kapılmışlar rüzgârın ahengine...
suyun üstüne kurulmuş masalar,
kahkahalar yükseliyor, kalkıyor şerefe kadehler,
tabakta beyaz peynir, kavun,
yumuşacık ellerin,
yüzümde dolaşıyor.
mis kokun,
doluyor içime,
sanki,
ruhum kanatlanıyor...
Antolojide ilk yorumum bu ve soyad daşıma özel oldu...
Soyad daşım şiirlerinizi okuyorum kurduğunuz cümleler yazın ortasında yağan yağmurlar kadar serinletici.....
Yüreğinize sağlık....