neden,
kabullenemeyiz hatalarımızı,
neden,
bizden başka,
herkes suçludur deriz...
kırıp dökeriz etrafımızı,
her anneler gününde,
sevinç duyarım evlatlarım için.
kendim içinse,
hüznü yaşarım...
bilirim,
kırık döküktür şimdi yüreğin.
bir daha,
san,
” kal” demeyeceğim.
“seni seviyorum” demeyeceğim,
bir daha...
tutmayacağım ellerini,
neden,
akıyor,
gözlerimden yaşlar,
neden,
sıkıyor,
yüreğimi bir el sımsıkı...
İlk torunumun sevgisiyle,
dolup taşarken kalbim,
Tanrım nasip etti ikincisini...
Ekin' im daha sekiz aylık,
küçücük,
içimdeki ben uyandırdı bu sabah sevinçle,
'hadi kalk, toparlan ' dedi,
' hava ayaz biliyorum,
ama güneş parlıyor bak,
çık dışarıya vursun yüzüne,
ver elini,hesap kitap yapmadan yürüyelim,
başım dik gezdim, bu güne dek,
kimseye boyun eğmedim.
hep doğruyu dedi dilim,
yalan söylemedim.
iyiyi de,
kötüyü de unutmaz yüreğim,
onlar hiç büyümeyecek iki çılgın çocuktu,
yüreklerinde sevgi ırmakları akan...
yıldızlar vardı, denizin sesi vardı,
dingin dünyalarına ışık ışık doğan...
nihaventten söylendi şarkılar bütün gece,
her insanın kumaşı ayrı türde,
kiminden,
takım elbise çıkar,
kiminden,
ceket,
kimindense,
Büyük kapının açıldığını, onu uyandıran sesten anladı..
'günaydın çocuklar, haydi bakalım kalkın, sabah oldu. Kahvaltı sizi bekliyor' diyordu ses. Gözlerini açtı, yanında yatana baktı, usulca dokundu. 'Anne' dedi. Ama, ona bakan gözler annesi değildi. Yavaş yavaş hatırlamaya başladı. Annesi getirmişti onu buraya Öksürdüğü için, sonra da bırakıp gitmişti, hiç bir şey söylemeden. Ayşe'nin ellerini tutup uyumuştu annesi diye...
Antolojide ilk yorumum bu ve soyad daşıma özel oldu...
Soyad daşım şiirlerinizi okuyorum kurduğunuz cümleler yazın ortasında yağan yağmurlar kadar serinletici.....
Yüreğinize sağlık....