dilim,
diyemiyorsa sana dilim,
seni çok sevdiğimdendir...
acılardan,
yanlışlardan,
korumak içindir susuşum.
'gidiyorum İstanbul' dan '
demiştim,
gözümde yaşlarla,
içim yana yana,
03.10.2006 da...
geride kaldı kötü günler,
mutluluk,
ve
acı,
ikiz kardeş gibi..
birinin ardından,
koşuyor hemen diğeri,
bu gün anneler günü,
özlüyorum,
hiç olmayan olmayan annemi,
ne olur du,
okşasaydı saçlarımı,
sarılsaydı.
sizi allah'a havale ediyorum efendim
bunun ahiret hesabı da var
kapağı ve içini gönderip onayınızı aldık.kabul ettiniz.
o kadar kitabı ne yapalım, israf değil mi bize de yazık değil mi?
satın, ikinci baskısını yapayım dedim, ona da yanaşmadınız.
kitabı herkes beğeniyor
gülerek uyanıyorum yeni güne,
sevinçle tükeniyor saatler.
ve
mutluluklarla dolu başlıyor ardından gece...
bana teşekkür etme...
yatağımın içine,
bağdaş kurmuş,
oturuyorum.
baş ucumda,
gece lambam,
loş.
sensizlik,
sis gibi.
sardı her yanımı,
ıp ıslak,
üşüyor,
yüreğim yokluğundan...
bu defa da,
sen gidiyorsun.
ben yokken,
neler hissettiğini,
asla bilemeyeceğim,
keşke söylesen,
yağmurlar durdu,
güneşli bir güne uyandı İstanbul...
kara bulutlar yok artık,
sanki bahar,
kuşlar cıvıl cıvıl...
Antolojide ilk yorumum bu ve soyad daşıma özel oldu...
Soyad daşım şiirlerinizi okuyorum kurduğunuz cümleler yazın ortasında yağan yağmurlar kadar serinletici.....
Yüreğinize sağlık....