Esti deliyel gibi,
Esti başıma sevda.
Kattı önüne beni,
Düşürdü yollarına...
Kimi günler öfkeli,
gece örttü üstlerini,
sakladı ay ve yıldızlarını bulutların ardına...
' sen, yemyeşil ormanlar gibisin ' dedi adam,
yağmurların içime doluyor,
her zerren bin can gibi,
denizler ötesi şehirlerin üstünde doğuyor güneş,
aydınlanıyor yürümediğim sokaklar ışığından,
canlanıyor ağaçlar,çiçekler, uyanıyor evler bir, bir,
dışarıya çıkıyor erkek, kadın, yaşlı, genç, kapılarından..
neler anlatmak istiyorum,
bir tanem,
sana neler,
ama,
en çok ihtiyacım olduğu anda,
uçtu,
med cezirlerdeyim yine,
bir yanımda,
sevda rüzgarları esiyor,
efil,efil,
diğer yarım,
kara zindanlara hapsolmuş,
gittin gideli,
ıssız kaldı buralar,
ayaza kesti her yer
bir bilsen
ne çok şey eksildi yokluğundan...
pes ettim,
havlu atıyorum hayat denen ringin tam orta yerine...
bir kör dövüşte tükenmiş günlerim,
baştan sona yalan olan düzende,
değmezmiş, yaşamak için kendini öldürmeye...
tek bir kum tanesi bile bulamadığım,
..................oğlum Erhan'a
belli gidiyorsun bu kış ayazında,
vazgeç, dön buz tutmuş yollarda donarsın...
iki yüzlü insanlar sarmış dünyayı,
iki yüzlü değil,
binlerce yüzlü,
dost sanıp,
sarılırsınız,
öylesine boştur ki yaşadıkları dünya,
Antolojide ilk yorumum bu ve soyad daşıma özel oldu...
Soyad daşım şiirlerinizi okuyorum kurduğunuz cümleler yazın ortasında yağan yağmurlar kadar serinletici.....
Yüreğinize sağlık....