Dalganın sahili öpüşü gibi
Yağmurun toprağa dönüşü gibi
Mehtabın denize düşüşü gibi
Karışsak diyorum birbirimize
Rüzgarın seherde esişi gibi
“aşk,
git başımdan,
yakamdan düş,
seninle uğraşamam”
dedim,
laf anlamadın...
deli ırmaklar akıyor içimde,
savruluyor dört bir yana,
duygularım,
çağlayanlardan dökülüyor sanki...
anılar,
masala dönüşmüş,
var olduk mu biz,
gezdik mi bu şehrin sokaklarında, el ele...
o sahilde bir bank var mıydı,
diz dize oturduğumuz,
bir simidi bölüşüp yedik mi,
vapurun güvertesin de...
savrulmak duman, duman,
yakılmamış ateşlerden,
kurumuş derelerde, çağlamak...
susuz denizler de,
dalga,
ve
daha,
gün ortası vakit.
oysa,
kapkara kesilmiş her yer,
deli yağmurlar yağıyor,
her bir damla,
ve hep seviyor diye bitse fallar,
on ikiyi vurdu saatler az önce,
düştü aklıma gözlerin birden,
bazen gülen, ağlayan bazen,
seni,
yıllar öncesinden,
bu güne sevdim ben...
keşke,
yaşayabilsek sevdamızı,
hiç kimseyi kırmadan,
nasıl yaşamam gerekiyorsa,
öyle yaşadım,
bunca yıl hayatımı.
keskin bir bıçak sırtındayım sanki,
kestiler her gün,
bir, bir dallarımı…
gerçek sandın,
tüm düşleri.
düştün peşine
oysa,
ne yıldız varmış,
ne çıkılacak bulut...
Antolojide ilk yorumum bu ve soyad daşıma özel oldu...
Soyad daşım şiirlerinizi okuyorum kurduğunuz cümleler yazın ortasında yağan yağmurlar kadar serinletici.....
Yüreğinize sağlık....