Henüz öğütülmüş bir kahveyi
fincanın kenarına bırakılmış çikolatayla içmek gibi
seviyorum seni
Ve seni içtiğimde geceyi başımdan savıyorum
Uykularımı gönderiyorum
Kahve bittiğinde fincanı kapatıyorum sonra
Seni kaşla göz arasında bir sevmişi ki
değme gitsin...
sevmişim...
münzevi bir kalple
ağır vasıta bir düşünce mengenesine
sıkışıp kalmışım...
Barışın büstü yıkıldı
Ve karanlık kesildi her yer
Öylesine gezinen bir bukalemun da
mola verdi düşümde
Ve renk değiştirip karaya döndü
Etrafı kolaçan ettikten sonra
Kış mı ruhunun asıl adı
masum ama soğuk
ıslak ama dudaklarım çatlıyor nemsizlikten
erimek bilmez mi kapı eşiğindeki karlar
tuzlayınca yollarını, acıyor mu kabuk bağlamaz dediğin yaralar..
senin ruhunlayken çiçek yetiştiremiyorum
Üşüşüp duruyorlar başıma hissetmeyi
sevemediklerim
Şeker katıp karıştırmak istediğim tatsız hayatın
mutlu figüranlarına öykünen hislerim...
Hissedilip de tüketilen,
Bana bırakılmayan hislerim..
Yüreğimde bir lekeydin
karaca bir ben gibi
ta ki el sürene dek mumdan
yüreğime…
Dibine ışık vermeyen yüreğimi
Dargınmışım birçok şeye aslında
haberim yok
yeni yeni anlıyorum
geceye dargınım...
uykumu çekip aldı benden
ruhumu sevmektense, her karanlığına başım önde yürüdüğümde
Gecelerden bir gece
ağzımda sakız
patlatıyorum
fikrim dağınık
ve telefon elimde
okşuyorum onu
Sokak tozları gibi kapı eşiğimde aşk
Hayat desen maviye bürünmüş
Mavi düşler, mavi anılar can bulur gece akmaya
başladığında
Denizler var...
Seni sevmek oldukça güç
büyümesi gerekiyor meleklerin
oysa onlar hep çocuk
yanakları kızarmadan utanmasını bile
bilmiyorlar henüz
pembeleşmiş heyecanlar çöküyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!