Düşen bir güz yaprağının gözeneklerine sinmiş sensizlik
insanlar üstüne basıp geçiyorlar umarsızca
acımasızlaşmış her birinin yüreği...
O ise kurumuş
soğuk asfalt kenarında
yerden kaldırılmayı diliyor
Gün böyle can bulmamalı
Etrafta kalabalığın elleri bağlı sessizliği
Kuşlar bile şarkı söylemeye küskün
Issız, cılız bir serzeniş duyabildiğim
Uzayabildiğine uzuyor yokluğun
Ve gün suskun
İşte unutuyorum birisini
geçmişime saygımı yitirip varım yoğum olanları atıyorum artık
ne o peri kızlı kitap ayracı
ne o bazı satırların altını çiziktirdiğin korsan kitap
ne de o çok sevdiğim geçmişsever film afişi bana aldığın
atıyorum artık
Hazin bir ayrılık yedim
salatası unutulmuş bir masada
fazlaca kızarmıştı
ve kılçığı kalbime takıldı
meyve suyumu yudumladıysam da
gitmedi
Korkulası tebessümler var içimi ürperten
sensizlik derin bir yamaç
el bebek gül bebek büyüttüğüm yüreğimin
şimdi eli ayağı bağlı
tesir edemeyişine ağlıyor kendine
altında ıslanıp titremeye razı gelirken
aşk değil bu
gönül üzgünlüğü
başı belli değil...
sonuysa yokoğluyok...
iyiyi ummaktan doğan bir bıkkınlığın
vahşi hayvanı ortalıkta...
Beyaz bir sevi için ağladım
seher vaktine dek
bir mektup daha yazdım yine
yaprağı düşmüş beyaz bir gül iğneledim
köşesine
kurumuş…
Zamanın geçmişte bıraktığı bir çocuktum ben de
Boya kalemlerim vardı benim de
Ve her defasında kaybederdim en sevdiklerimi
Çocukluğumun güneşi bazen sarıdan dönerdi
Günü yolcularken gözüme takılan kızıl vedası beni aldatmıştı galiba
Güneşim kırmızıydı benim
Bir incin kalbine kınalanıp
istiridyeye gizlendim
gördüler beni
İlk ayını doldurmamış bebeğin
altın künyesindeki ismin
Senden vazgeçmek için yaptıklarımı anlamak istiyorsan
Kozasından çıkmaya çalışam kelebeğin öyküsünü oku sevgilim
Biliyorum
Okuduğunda seni gözümde büyüttüğümü,
Aslına o kadar da olmadığını
Va hala büyüyemediğini düşüneceksin sen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!