Kuzeyden uzun bir adam geldi
Elinde bir çakmak vardı
O karanlığa her çakmak çaktığında
Boynuna bir ilmek daha atıldı.
Yılmadı yorulmadı elinde çakmak
Yosun yosun bakarken dünyaya
Yalın ayak yürürdüm çakıllarda
Kömür karası saçlarımı uçururdum masallarda
Beni Affedin.. Yenik düştüm bu sefer hayata!
Leyli leyli
Mutluluk
Avuçlarımdaki elin, sıcaklık
Dağların üstündeki bulutçuk
Dudaklarımdaki gülücük
Ağaç kovuğundan çıkan kurtçuk
Hangi şarkıları mırıldanırdı dudaklarım.
Hep içime içime akardı ırmaklarım,
Bir adım ötesine bakardı gözlerim.
Taş kalbine bir yol. Giremedim!..
Selam salıncak da sallandı.
Ayni dili konuşamasak da,
Duygularımız hep aynı basamakta.
Hayallerimiz uzak uzak,
Orada dumanı tüten bir baca var,
Biz o evde birlikte diz dizeyiz.
Dört atlı geçti,
Tozu dumana katarak,
Toynak sesleri yankılandı,
Ağıllarda hayvanlar kulak kesildi.
Bozkırda kuş sesleri,
Bebeler sütten kesildi.
Yıl bin dokuz yüz altmış bir, bir kız doğmuş,
Yıkık, köhne evin, sağlam kalmış bir odasında.
Adını; Handan koymuş babası da,
Gülen hep gülen anlamında.
Büyümüş, serpilmiş on altı yaşında,
Bakan bir daha bakarmış,
Düşlerimde iki el uzanır sanki;
Biri nasırdan, biri ojeden görünmez.
Birinin toprak olmuş kiri,
Birinin medeniyetmiş süsü.
Yemen'den gelirmiş onlara kahve,
Kahveci Tahsin'den gelir,
Katar katar isli bir tren olsam
Derin koyaklardan,
Duru sulardan,
Yılan gibi sessizce kıvrılsam,
Gün olup doruklardan,
Yıldızlara dokunsam.
Sabah beşte yollarda
Bir kadın topuk izlerinden tanıdığım,
Evsiz kalmış bir kedi gibi singin,
Uykuda kalmış göz gibi mahmur.
Dudaklarında bir mırıltı,
Ne söylediğini bilmediğim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!