İşte sonu geldi yolun;
Sevgi kimin tekelinde.
Derdime derman bulun,
Hepiniz toplanın gelinde.
Söz geçmiyor gönlüme,
Allah birdir, Allah tektir;
La ilahe illallah.
İslam nur akar, batıl kir;
La ilahe illallah.
Hayat gece ve gündüz;
Tepeme bir taş dikmişler, üzerinde bir yazı;
Burası bilinmezler yurdu, sonsuzluk çıkmazı...
Sonsuzluk rüyasına dalan gözler,
Kapan artık, yum kirpiklerini.
Kim senden daha çok hayatı özler;
Unut artık, unut sevdiklerini...
Ah çekme, dünyaya bakıp bakıp,
Dünya bataklığına girmişim;
Elbet sonu dört duvar.
Benim düşmanım yok ama;
Beni öldürecek dostum var...
Dilini kullan, zira o ağzın anahtarı ve kilidi;
İslam da, bu insanlığın son kurtuluş ümidi...
Güzelim İstanbul’un sisli ufukları bensiz açmazsa;
Sor bakalım, insan can bulur mu Yaratan olmazsa...
Benliğimi isyan feryatları
Ve hasret ateşi kavurmakta.
Tek tek toplayıp bulutları,
Hırçın bir rüzgar gibi savurmakta.
Derin uykulara yatmışım,
Kesilsin kavgası, başı boş akan suların;
Ruhumu işgal ederken, dev dalgalar.
Görürsem dümdüz olduğunu dağların,
Elbet dağları yaratan beni sorgular;
Geçit verir bana, yamaçlarından korkular...
Her gidişin, bir dönüşü var;
İşte bunun yok.
Bundan böyle, bizi yönetmeye;
Hiçbir kanun yok.
İstersen şimdiden vedalaşalım,
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...