Terk etmek kolay değil;
Gönül girer araya.
Sen beni tercih ettin!
Üç kuruş paraya...
Ben gecekonduya,
Sayısız dağlar aştım, yalın ayak;
İnsanlar tanıdım, sayısız çoklukta.
Şehirlerini gezdim, sokak sokak;
Birkaçı dışında hepsi yoklukta.
Doyurmuyor artık, yiyecekler insanları;
Kızım çok ama çok güzelsin,
Bütün azaların yerli yerinde.
Aynaya bakıp gece gündüz,
Bir tebessüm etmez misin?
Seni cennetinde huriler gibi,
Güzel yaratan Rabbi’ne;
Damardan kan çekildi,
Gözden fer...
Bu hastalık ölümcül;
Kurtuluş yok, bu sefer...
Nerde ana, baba;
Ey yeri göğün Rabbi,
Yaratılmışların sahibi.
Benim de tövbemi kabul et;
Hazreti Eyyup gibi.
Sen Gaffar’sın, Tevvap’sın
Göz görmeyince seni, gönül arzular;
Şimdi kurtlarla dolaşmakta kuzular...
Canım sıkıldıkça, kendimi uçurumdan atıyorum;
Sabaha kadar, uzayın bir yerinde yatıyorum...
Dün geçip de göremedim seni, bir-iki tur;
Kız, bari bu akşam pencerenin yanına otur...
Biz üç arkadaştık;
Tabiri caizse üç kafadar.
Her şey yolundaydı,
Ta ki, Ahmet ölünceye kadar...
Ayrı gitmiyordu;
Yazdırıp isimlerini,
Mermerden taşa.
Gelenler gidiyor,
Biriktirdikleri boşa...
Düşün bir kere,
Biz onun sadece şiirlerini değil, kendisini de çok seviyoruz...