ömrüm bir sürgünsün kendi krallığında
hileli bir oyundasın anlıyorsun
dalgınsın
dalgınlığın her şeyin farkında
yorgunsun kapanıyor gözlerin
bu akşam ben
onarmayacağım insanoğlunu
gidiyorum içinde ne varsa kırık
bin başka evren çağırıyor
çımacının işi vapur bağlamak
babama dudak ısırtacak
sövgüsün inancım değerlisin
söylesem ayıplayacak öğretmenim
annem sokağa salmayacak beni
ağır şakaların var, aklı sürüye gizlersin
adam çok yaşlı
trenler çok sabırsız
istasyondaki bank da istemez haliyle
raylar alıyor kar altında
iki mavi fener sanıp gözlerini
Tatlı şarabı ve
Sarman kedisi vardır
Şöminelerin
Neden her seferinde
Terk eder kedi
akşamları suya iniyoruz güneşle
hiç şüphe yok iki güzel ceylanız
boynumuz ne kadar ince
biz göle eğildiğimiz zaman
biz göle eğildiğimiz zaman
uzanmış sana veriyordum ki zamanı
son anda anladım aslında benimdir
asıldım fakat çok geç tutamıyorum
o artık ikimizin arasında
yükselen bir adam ağacı
Her sözcüğünü saklıyorum
İki atamdan biri çerçi
Doğuştan gelen haklarını satardı insana
Ben diğerine daha yakınım
Kavimlere kâhin olana
Pencere' n
savaşçı bir sokağa bakıyor
Sokaktan
düzinelerce ölü' n geçiyor
Parlamento' n
ölülerini takip ediyor
Havalandı bilmediğim dağlardan
Kondu yüreğime ateş kuşları
O bir akıştır geçer diyorlar
Neden kuş kanadında tütüyor zaman
Ne ileri gider ne geri kalır
Hep aynı yangına
Sevgili Nilgün Aras Hanım efendiyi ben bir derya olarak gördüm.Ali Tekmil in şiirlerini ve yorumunu okuyunca anladımki! Aynur 'un yorumundan bir kez daha katıldım fikri sabitime.Deryayı oluşturan ona akan nehirlerdir dedim.Çevresindeki yorumcuların doluluğu, fikri anlamda o kadar seçkin ki şiir kada ...
'Sanki Arasın şiirleri sıcak, kaynayan bir kaplıca kaynağından geldiği belli olan bir nehir gibi...
Bu nehre girdiğinizde içindeki doğal mineral türünden kimyasalların yakıcı ürpertisi kaplıyor ruhunuzun tenini
Bu ırmağın kaynağı hiç tükenmesin dileklerimle'
demiş sevgili Sinyali, ...