Nilgün Acar Şiirleri - Şair Nilgün Acar

Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN – 12?
Tutku yeniden merhaba! Bu gün, 2. Kez söyleşiyoruz. Anar’ın getirdiği filmlerden,2. Sini de izledim. YEDİ YAŞAM Çok değişik ve güzeldi. Film bittiğinde, öylece kaldım.
Sonra diğer odaya geçtim. Pencerenin önüne gidip, Buket’i arayacaktım. Daha pencereye varmadan, o beni aradı. Bana 500 lira gönderecekmiş. Hangi bankaya göndereyim? Diye sordu. Söyledim. Tutku, ağzım açık kaldı. Kirayı nasıl ödeyeceğimi? Düşünürken. Fazlasıyla geldi. 100 lira da harçlığım oldu.
Oh be, artık bir şey düşünmeyeceğim. Dilerim, birkaç gün içinde de, çalışmaya başlarım ve Yağmur’un maaşını biriktiririm. Evdeyken çok masraf çıkmıyor, bereket oluyor. Bir gün yaptığı yemeği iki gün yiyorum. Yağmur bu günün çoğunu, eşi ve çocuğuyla geçirsin diye, börek yaptırdım dünden. Ben kahvaltı yapana kadar da, pişiriverdi.
Yağmur’un eli çabuk ve düzenli iş yapıyor. İyi huylu bir genç kadın. Arabamın tekerlekleri ıslanınca, Sürekli çamur oluyor yerler. Hiç yakınmadan, her gün temizliyor. Üzülüyorum ama şimdilik, yapacak bir şey yok. Diğer arabamın lastiği yapılsaydı, evde onu kullanırdım. Benim için de iyi olurdu. Büyük arabaya, manevra yaptırmak, biraz daha zor.
Yağmur sorunlu olmadığı için, benim de psikolojim, çok düzeldi. Hakan’la mutlular. Allah bozmasın. Küçük Arda da, kreşe gidiyor. Hakan da, bana karşı çok iyi. Teknik sorunlarımı, hemen çözüyor. Akşam birlikte bakıyorlar bana. Onlarla mutluyum.

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN – 13?
Tutku merhaba! Sanırım yine epey söyleşemedik. Hastalığım biraz kötüydü. Hastaneye gittik Yağmur’la. O da hastaydı. Baktım, doktorsuz düzelmeyeceğiz. Her gün halsizlik, öksürük, nefes alamama, yıpratıyordu bizi. Hadi gidiyoruz Yağmur, seni de gösterelim doktora dedim ve Mustafa beyi çağırdım ve hastaneye gittik. 5 İlaç birden yazdı doktor. Yağmur’a da baktı. Benim bronşitim ve Astım başlangıcım olduğundan. En küçük bir üşütme, onları da tetikliyor ve epey güç durumda kalıyorum. Uzuyor iyileşme sürecim.
Bu sabah, Yağmur’lar bendeydi kahvaltıda. Hakan’ın izin günü. Geçen hafta söylemiştim. Hakan’ı da çok seviyorum. Ev ya da arabalarımla ilgili sorunları, hemen çözüveriyor. Tatlı meleklerim.
Küçük Arda kreşe gittiğinden beri, epey fark etmiş. Henüz kucağıma gelmiyor. Hakan ona, AZMAN diyor. Bir çizgi film kahramanı AZMAN.
Yağmur’la ben, bu gün daha iyiyiz.Öksürüğümüz azaldı ve gözümüz açıldı. Ne kötü bir şey? Kendini hep bitkin hissetmek. Onlar, kendilerine ayırıyorlar bu günü. Ben de kendimleyim. Evimde mutluyum.
Tutku, aslında iki gündür çalışıyor olmam gerekiyordu. Perşembe günü saat 17,30 sıralarında. Belediyeden telefon ettiler. Yaka kartım çıkmış, gidip alacakmışım. Verilen yer, belediyenin arkasıymış.

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN 6
Biraz elmalı kurabiye yedim,az önce.Ayşe yapmıştı Pazar günü.Elmalı kurabiyeyi çok seviyorum.Arada bir canım istiyor.
Bu gün evde kaldım.Dün ve önceki gün,mobilyacıdaydık hep.Başka bir eve geçeceğiz.Burası geçici zaten.Sevgili Tutku:Apart otel,geçici olarak çok güzel de.Sürekli bir ev yaşantısı için,iyi değil.
Bize uygun bir ev bulduk.Tam benim de gidip göreceğim gün,ev sahibinin,gencecik oğlu ölmüş.Cenazeyi almaya gitti adam.Sanki bizim bir yakınımız ölmüş gibi,çok üzüldük Şerife’yle.Öyle olmalı zaten.Herkesin acısını-sevincini paylaşmalıyız.
Başka eve geçtiğimiz zaman,yatacak yatağımız bile yok be tutku.Otelin yataklarını kullanıyoruz şu an.Şerife’nin birkaç parça eşyası var.Benim de,bilgisayar masam ve bir dolabım var.Yeni baştan bir ev kuracağız,yavaş yavaş.
İlk olarak,birer tane yatak odası beğendik.Mutfak masası ve sandalyeleri de,Şerife beğendi.Ben,o kata inemedim.Asansör o kata ulaşmıyormuş.Boş ver.Onları,sonra görürüm.

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜZEL BİR GECE
Bir gece önce,Anar telefonda,”Yarın bir doğum gününe” katılacaksın dedi.”Tamam,sen uygun görüyorsan? katılırım,” yanıtını verdim.Dün Şerife’yle dışarıda işlerimiz vardı.Onları hallettik.Yolun belli bir noktasında,Anar beni aldı.Doğum günü,onun stüdyosunda yapılacaktı.Birkaç saat,Fatoş’la-Aykut’un dükkanın önünde,onlarla söyleşerek oturdum. Anar
Stüdyosunda gerekli hazırlıkları yaptı.Gizem,ben,Anar lahmacun yedik.Çok acıkmışız.
Arkadaşlar gelmeye başlayınca,stüdyoya geçtik.Ben orayı çok seviyorum.Kendimi:Alis Harikalar Diyarında gibi duyumsuyorum.Bambaşka,bir düş ülkesi sanki.Anar’ın olağanüstü dünyası.Hele bilgisayarlarıyla yaptıkları, anlatılamaz.Zaten,tüm orada olduğum saatlerde,aklım bilgisayarlarda kaldı.
Hayatımda ilk kez,tanımadığım birinin doğum gününe katıldım.Birçok yeni insanla tanıştım.Değişik bir deneyimdi. Uyumluyumdur.Herkesin yapmadığı bir şeyi yapmak,güzel oluyor.Farklı kişiliğimle de,kolayca benimsediler beni.
Anar hep yanımdaydı,çok ilgilendi benimle.Onu çok seviyorum.Sonsuz saygı duyuyorum.Öylesine,özverili ki. Çoğu

Devamını Oku
Nilgün Acar

HAYATIN KALBİNDE
Şu an herkes, standlarını düzenliyor. Benimkini düzenledik, yeni tanıştığım bir arkadaşla. Ekmek teknelerimiz. Kimimiz kazanacak, kimimizin boynu bükük kalacak. Ben, son iki gündür, siftah bile yapmadım. Dilerim, bu gün satış yapabilirim.
Bu gün Yağmur erken gitti. Arda’nın ateşi düşmüyormuş, doktora götürecekmiş. Birlikte çıktık. Onu gönderdim, kendim geldim işe. Hemen, bir türlü gidemediğim, karşımdaki dükkanlara girdim. Beyaz bir pantolon, beyaz bluz ve beyaz şapka aldım. Bakalım pantolon gelecek mi? Yarın deneyeceğim ve giyip geleceğim. Kısmet.
Gittikçe, daha özgürleştiğimi görüyorum. Bu gün yemekten sonra, canım dondurma istedi. Benim istediğimi bulamamışlar. Ben de kendim gittim süpermarkete. Giriş çok dik ve küçüktü. Birisine söyledim. Hemen bir görevli geldi. İstediğim dondurmayı getirdi. Bir gölgeye giderek, yedim dondurmayı. Tadını çıkara çıkara. Bu yaz ki ilk dondurmamdı. Açılışı geç yaptım. Çünkü, bu kış çok hastalandım ben. Ve yeni yeni iyileştim. Artık hep yerim.
Konstre olamıyorum. Yanımdaki lokantacı Mustafa, beni çok güldürüyor. İyi ki yerimi değişirdiler. Hem o, psikopat aileden kurtuldum. Kadının psikopatlığını, bu gün iyice yakından gördüm. Allah yardımcısı olsun. Hem de Mustafa bey ve ekibi, çok yardımcı oluyorlar bana. Sol yanımdki yere de, bir üniversite öğrencisi, genç kız geldi. Şansım iyi. Hiç olmazsa, sohbetimiz uyuşuyor. O da bana yardım ediyor. Tüm emekçilerle birlikte, biz de satış yapabilsek? Sezon açılmadı diyorlar. Artık açılsın şu sezon. Kazanıp, kışa birikim yapalım.
Nilgün ACAR 01. 06. 2010 ALANYA-SOKAK.

Devamını Oku
Nilgün Acar

Son solukta bile
hep merhabada olmak ne güzel
kucaklamak tüm merhabaları
yüreğimle gülümsemek kuşlara ağaçlara
rüzgarlara resimledim merhabamı
salıverdim sokaklara

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN – 19
Yeni bir yıldayız artık, sevgili Tutku. Evimin sıcacık huzurunda, söyleşiyorum seninle. Dışarıda, harika bir hava var, bahar sanki. Zaten burada pek kış olmuyor. Şerife ve Halil, hastaneye gittiler. Biraz gripler sanırım.
Onlar gidince, şöyle bir odaları dolaştım. Yatak odama ve çalışma odama, güzel koku sıktım. Kendime de deodorant. Mis gibi olmayı çok seviyorum. Temiz-bakımlı ve düzenli. Elimi attığımda, her şey yerinde olmalı.
Dün ben de, önce sağlık ocağına, sonra da hastaneye gittim. Boğazım kötüydü. Bu küçük enfeksiyon, astım sorunumu biraz artırmış. Doktor, boğazıma baktı. Sırtımı dinledi. “Sizi hastaneye sevkedeceğim, yatmanız gerekiyor.” Demez mi?
Epey bir panikledim. “Nereden çıktı şimdi bu? Ben kendimi kötü hissetmiyorum ki.” Dedim içimden. Doktora da, “Kesin yatmam mı? Gerekiyor? ” diye sordum. “Evet.” Yanıtını alınca, canım büsbütün sıkıldı.
Anar da üzüldü. Şerife gelince, hastaneye gittik. Neyse ki, daha önce gittiğim doktoru bulduk.Durumu anlattık. Birbuçuk-iki ay önce, ciğer röntgenim tertemiz çıkmıştı. Beni yine iyice muayene etti. İlaçlar yazdı. Hastaneye filan yatmam gerekmiyormuş. “Bir sorun olursa? Hemen gel.” Dedi. Hepimiz, derin bir nefes aldık.

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 50
Tutku merhaba! Birkaç gündür söyleşemedik. Zamanımı: Çözümlemem gereken işler aldı. İkindi vakti, işe gidiyorum biliyorsun.
Bazen, ekstralar oluyor. Dün öyleydi. Oturduğum belde de: Kültür Sanat ve Portakal Festivali vardı. Kahvaltımı yapar yapmaz, koştuk festivalin yapılacağı yere. Belediye başkan yardımcısı ve zabıtalar, çok yardımcı oldular bana.
Çok güzel bir yere koydular beni. Kocaman bir şemsiye verdiler. Öylesine sıcaktı ki…Sırtım hiç kurumadı. Baya bir rahatsız oldum. Tansiyon hastasıyım. Hep korumaya çalıştım kendimi.
Değişikti, güzeldi ama çok yorucuydu. Akşama doğru, öylesine kalabalıklaştı ki… Sel gibi insan akıyordu, önümden ve arkamdan. Ben, bu festivalde, elimdekilerin tümünü satacağımı sanıyordum. Oysa, bir tane, deri bileklik satabildim. Yani, koskoca günde, 5 lira kazandım.
İşim iyi gitmiyor Tutku. Birşeyler yapmalıyım. Çözüm üretmeliyim. Yoksa, çok zor durumda kalacağım. Herkes yakınıyor. Kesin bir çözüm bulmalıyım. Şu şarkı sözü işim bir olsa. Bir ulaşabilsem? Bana bu konuda iş verecek insanlara. Bunun için de çaba harcıyorum. En büyük dileğim-isteğim bu.

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 46
İşyerimdeyim. Yani, bir kaldırımın üzerinde, stand başındayım. Kaç gündür, hiç satış yapamıyorum. Alışamadım ve sevemedim bu çevreyi.
Satış yapmaya başlayabilirsem? Biraz ısınırım sanırım. Ne kötü Tutku! İnsanlar, hep ıvır zıvır, basit. İki günde parıltısı yokolacak şeyleri tercih ediyorlar. Benimkiler değişik ve kaliteli.Sanatsal değer-yaratıcılık taşıyorlar.
Bakalım? Sezon başlayınca göreceğim anlayanları. Ayrıca: Anar, daha farklı ve ucuz şeyler üretmeye başladı. Daha albenili, sıradan şeyler gelecek. Elimdekilerden sonra, Seramik Takı Tasarımı ve Üretimi bitiyor.
Ya yerimizi bulamadık. Ya da Anar’la ben, hangi ülkede olduğumuzu? unuttuk. Bir düş gördük sanırım. Çok güzel bir düştü ama. O takıları üretirken, tasarım yaparken, nasıl heyecanlı ve mutluyduk? Atölye çalışmalarımız. Sonra, iş bölümü1 yaparak. Benim Alanyum’da satış yapmam, Anar’ın yine üretimde kalması. Kazancı paylaşmamız, harika bir düştü. İyi bir ekiptik biz. Heyecanımız-coşkumuz bir rüyaydı. Saf, naif, unutulmaz.
Yeni bir dönem başlıyor, ikimiz için de. Ben, sanırım alışamayacağım, sadece katlanacağım buraya. Avantajları çok. Eve yürüyerek, gidip gelebiliyorum. Ekstra bir masrafım olmuyor. Akşam yemeğimi evden getiriyorum. Meyve-havuç-cevizli sucuk-çerez-kola-su gibi şeyler. Evde kalsam da aynı masrafım olacaktı. Alanyum’da, öyle değildi. Kazansam da,çoğu kez,fazlası gidiyordu. Ayrıca: Açık havadayım.Güneş ve temiz hava alıyorum. Henüz, hava yeterli ısıda değil. O yüzden, korumaya çalışıyorum kendimi. Şimdilik iyiyim.

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 47
İş yerimdeyim sevgili Tutku. Sanırım, benim yerimi değiştirecekler. İyi olur. Çünkü, bir çantacının önüne koymuşlardı beni. Zabıtaların beni ilk getirdiği gün, çantacı kadın, çok fena kızmıştı. Bir dayak yemediğim kalmıştı. Öyle şaşırmıştım ki… Anlamadım bile, neye kızıp-bağırdığını?
Çok üzülmüştüm, moralim bozulmuştu. Belki o yüzdendir, buraya ısınamadığım. Elektrik için, tel çekti bir bey ve masamın da ölçüsünü aldı. Bakalım nereye yerleştirecekler? Hayırlısı olsun. Aslında, çantacı kadın da çok haklı. Kimse istemez, dükkanının önünde bir stand. Ama bana, güzellikle anlatabilirdi. Seninle bir ilgisi yok diye. Ben de, bulunduğum kaldırımda, çok sıkışığım. Tamamen hareketsizim diyebilirim. Daha rahat bir yer, çok iyi olur benim için de.
Dış dünyaya-yollara-caddelere-arabalara, iyice alıştım. Kuğu gibi, kayıveriyorum caddelerde, motorlu araçların arasından. Korkmuyorum-kasılmıyorum. Onlar da, korna çalmıyorlar bana. Yol benimse? Asla vermiyorum. Durmuyorum bile. Bazen de, biraz şımarıklık yapıp, geçiveriyorum. Ses çıkartmıyorlar. O kadarcık ayrıcalığım olsun.Minicik bir arabayım ama yürekliyim. Onlar da anlıyorlar. Ama ben de, çok daha dikkatliyim, arabamı kullanırken. Sakinim, kendime güvenliyim. Özgürüm, bazen çılgınım. Dün gece, eve dönerken, Hakan motorsikletle öndeydi. Benim de, çok hızlı gitmem gerekiyordu. Bir motorsikletli de, aynı yola girecekti. Durmadım, hemen öne geçtim. Özür dilerim dedim. Gülerek başını salladı, teşekkür ettim. Yetiştim Hakan’la Yağmur’a.
Evimin alış verişini de ben yapıyorum. Bankamatikten para çekebiliyorum. Aldığım şeyleri, arabama asıp ben taşıyorum. Evimin tüm yönetimi-denetimi her şeyi bana ait. Diyebilirim ki: Diğer kadınlardan daha iyiyim. Çünkü onlar, benim arabama asıp taşıdığım kadar ağır şeyleri, taşıyamazlar. Hem de o kadar yoldan.
Gözümle görerek, kendim seçerek ve beğenerek. Gerekli ya da sevdiğim şeyleri almak, yapmak. Hayatı, her şeyiyle yaşamak, harika bir şey. Kimse benim yerime karar vermiyor, dayatma getirmiyor. Beni sinir edenlere, susmak zorunda kalmıyorum. İstediğin gibi karşılık verebiliyorum. İki gün önce, pazarın içinden geçiyorduk Yağmur’la. Adamın biri, beni görünce, cık cık cık yaptı.Sözde acıyor. Hemen döndüm, bir süre ters ters baktım. Sonra da,”OTUR DA KENDİNE ACI.” Diye bağırdım. Yürüyüp gittim. Yağmur, ne oldu? Dedi. Anlattım. Boş ver dedi yine. Hayır, niye herkes haddini bilsin, öğrensin. Başka engelliler de olabilir ve üzülür. Benim gibi taşıyamaz. Ben cadıyım, ne yapalım? Yanıtını verdim.

Devamını Oku