… Sevincimizin, heyecanımızın, sıkıntılarımızın paydaşıdır
bu harikulâde içim..
asıl kahveden önce SU içilecek
bir portakal ağacı bir yasemin çiçeği kokusu
Bu dünyada kara pazar
aŞk da yazar aŞk da yazar
Yediden yetmişe bir bak
Ararlar yana yakıla gerçeği
Senin alev şarabın, içtikçe
Rüzgâra karşı tükürüyorum
Kav gibi yaz ve kış
Dudağımın yakalarında
Aşk kabarık deniz
Dinim, aşkla yaşamaktır. /Mevlana
Çaresiz gölgede kalanlar güneşe koşarlar -GÜLÜM
Ne acıya sözüm geçer ne yalnızlığa
Sen kimsin! Kalemime zincir vuruyorsun
Alazlandıkça açılacak daha en nadide gül
Doldur saki hadi doldur kültarım
İlk günkü gibi çalıyor 45’lik plak
Ey kalbim sarımsı zeytuni başlıklı iskete kuşum yaralısın ama
ladin ormanlarında kızılağaç ve huş ağacının ince dallarında
ötüşürsün dokunaklı cıvıl cıvıl “ tirrilillit… zirrirrilit” …
Hiç yakışmıyorsun kafeslere
Gül bahçesinde ıtır
Beyaz kırmızımtırak
Kalbimin yaprakları
Yapraklar çırılçıplak
Vücudum
Vurgulu saz
Bir MÜRÜVVET uğruna yollara düştüm
Dal kıran yalnızlıkta vade dolmadı
Dilimde tapınma dilimde yakarma
Özlem kapısında bitmez nöbetim
tebrikler... başarılar
Sevgili Alaz,
Hep büyük şiirleri sen mi yazacaksın. Sonra bize ne kaldı. Bu şiirinde de dağ çiçeklerinden başladın, kent merkezlerine indin..İnsanın kalbine girdin. Neyse 'Umutsuzluk Yok..' Bu daha da güzel. Eline sağlık Nil usta..Gerçekten ustasın her hususta..