'olur mu böyle olur mu'
bedenim ruhum alaz alaz
katre katre süzülür gözyaşlarım
görmesin hiç kimse
- Sevgi serhat gönül kilit bilmez-
Bir oryantal makaracı bir aksak güvercin-İm-
Gül nevir esanslı yanardöner göğsüm benim
Akıyor paçalarımdan safi âdemi/yetim
Duvar gibiyim dostlar duvar
Asıyorum ne varsa
Kocaman mıh
Çaktıkça derin derin
Tırmalar teni
Kâh ipeksi kâh keçesi duygular
EMELİM o tatlı dil!
Hüsnügül’ün keskin kılıcı
Varsın yarı deli dolu olsun
Demirden nakışlı ağ
Yakmıyor gözlerimi -artık- güneşin
Okşa-san- incitmiyor ellerin
Ben senin sevdanı öyle derinlere gömdüm. ___________________________________
Dr.O’Kan
- Ablaaaa… Bugün nerdesin?
- Bir sandaldayım
Sevgili, pek gencim daha…
Bir beyaz güvercinim
“Yanan kömür, kızan demir, örse çekiç vuran biziz”
Ah nicedir gül vakti kızıl nehirler
Dördüncü çağ ruh yanığı dolu
Hey gidi değirmi de değirmi
Değirmi sakallı umutlu felek
“Değirmen taşının altından diri çıkar”
Ha hamsikuşu ha kuşçubaşı
...
Ben bıraktığın yerde değilim
Sen yeminim değilsin.
Gün gelir solar ayın on dördü gül yüzün
tebrikler... başarılar
Sevgili Alaz,
Hep büyük şiirleri sen mi yazacaksın. Sonra bize ne kaldı. Bu şiirinde de dağ çiçeklerinden başladın, kent merkezlerine indin..İnsanın kalbine girdin. Neyse 'Umutsuzluk Yok..' Bu daha da güzel. Eline sağlık Nil usta..Gerçekten ustasın her hususta..