«Ne zinde em ez hicr-i tu ey şûh ne mürde
Feryâd ez în nev vücûdî-i adem âlûd» (Yavuz Sultan Selim)
(Hasretinden ne diriyim ey şuh, ne de ölü;
Bu yokluk dolu yeni var oluştan feryâd! ...)
UMUT çiçek, çiçek açtı; beyaz, pembe
Bilirim küpeşteye yaklaşanı ayak sesinden
Gönülden gönüle nefes nefese sırsıklam
Bi sevdaya düşmüşüz
Rüzgârım
Eylül güneşinin yanağımı okşadığı gibi okşa, öp, sev beni
Sızım azalır belki
Hele ruh, bunca şehirler gezmiş, bunca yollar çiğnemiştir de silkinmemiştir / Mevlana
Bir Kızıl Deli
Kuşanır esvabını zaman
Soyunur an ve an
Ahmak ıslatan yağmur Sahte gözyaşları
Döner sırtını güneş toprağa bakar gonca
Kar yağıyor Lâçinlere
Rüzgâr alaz soluyor, yırtıyor tenimi
Her teli buz saçlarımın
Alnımda acılar derin çizgi
Üşüyorum
Ben kimin kuluyum hiç mi sevmedin
Ah çileli ömrüm bir gün gülmedin
Bir sinene sarıp gülüm demedin
Hüzünle ayrılık ektin bağıma
“Yalnızlığın sesini neden bu kadar çok açıyorsun ki”
bizde sessizliği konuşuyoruz
zaman ısırıkları derin ve sıcak
şarap gibi sarhoş edici
Şu güllerin beli bükük boynu bükük
Canları arkalarında titretir kızıl yara
Nihayet rahat döşeği dürülür aşkın
Kitabında yazar asıl sevda
tebrikler... başarılar
Sevgili Alaz,
Hep büyük şiirleri sen mi yazacaksın. Sonra bize ne kaldı. Bu şiirinde de dağ çiçeklerinden başladın, kent merkezlerine indin..İnsanın kalbine girdin. Neyse 'Umutsuzluk Yok..' Bu daha da güzel. Eline sağlık Nil usta..Gerçekten ustasın her hususta..