Ansızın dönüp arkanı gitme
Ellerimden elini alma ansızın
Perdeyi çekip dönecek gibi
Kapıya bakacak gibi usul git
Çıkın cayakadar gözlerimden
İnsanlar tanıdım
Gözüyaşlı, asık yüzlü
İnsanlar tanıdım
Hayalleri bitmiş dipdiri
Haklı haksız birbirine girmiş bir düzende
İnsanlar tanıdım,
Adamlığı unutursan
Gaf üstüne gaf yaparsan
Şehvetine yenilirsen
Bir gün gelir yazar kalem
Dilerse resmini
Gelmişini geçmişini
En candan dostumdu bir zaman,
En zalim düşmanım oldu, zaman.
Işığıydı yüreğimin,
Yağmuruydu, karıydı bazan,
Kabuk tutmayan yarası,
Dinmeyen sızısıydı, zaman.
buymuş demek sevgisizlik
buymuş yakıp kül eden ateş
dermansız dert dedikleri buymuş
Ferhat aptalmış Mecnun deli
Keremi yakan ateş buymuş demek
ah bu yürek ah bu yürek
Ben Istanbullu biri gibi
Istanbul u anlatırsam mı şair olurum.
Ama ben Istanbul u hiç görmedim.
Meddahları bilmem.
Orta oyunu bilmem
Şa,şaalı gecelerinde yaşamadım.
Merhaba
sadece merhaba demek istedim
üzüntüler içinde
unutulmuşluğun acısıyla
bir merhaba
Çimenler kana boyandı
Bir demir parçasının kılcal keskinliğinde
Sabahın serinliğinde,
Çimenler kana boyandı
Körpe yılanlar su gibi akıpgitti
O şu kahpe dünyada bir kahpenin kurbanıydı
Birer buz çanağı gibiydi zümrüt yeşili gözleri
Donup kalmıştı muallakta
Kasabını bekleyen bir et ve kemik yığınıydı
Ilık esintisiyle yüreğini okşayan
Bir bardak demli çayım,
Birde sigaram olsun,
Her akşam kapı önü sohbetlerinde.
Her sabah kalkıp işime gideyim.
Kahvaltı sofram mütevazi,
olmasın etli sütlü hiç bir öğünde
Bakmayın siz profilindeki o mütevazi ve sade tanımlamaya...
O Devlet Memuru bir babanın yaşayan ikinci fakat, doğan bilmem kaçıncı çocuğuydu...Hayata 3-0 yenik başlamıştı...Daha çocukluğunda herkes anasının sütünü emip sağlıklı bir büyüme dönemi geçirirken, şairimiz ondan bile nasibini alamamış ...