Bahçeli evler köprüsü
Saat sabahın altısı
Uzanmış yatıyor garibin biri
Belkide en tatlı uykusu.
önünde bir kaç kırıntı
gözlerinin karasını okurdun
Akını okurdun dünyanın
Bir tokatla vuruldun
Yıkıldın hıdır amca
Sen gelince battı doğan güneş
yağmurlar göndereyim
kurak topraklarına,
bakir rüzgarlar okşasın dallarını
aç yapraklarını gelincik.
yanmış kavrulmuşsun bu sahrada
halin içler acısı
Bu gün mektubunu okudum
Çaresiz özledim demişsin
Hastayım ve çok hasta oğlun
Sen en çok sevdiğim insan
Kızmış sın içini dökmüşsün
Belki yeniden,belki asla
Bu noktayı henüz koymadım.
Vaz geçemediğim bir alışkanlıksın
İstemediğim bir bağımlılık
hep zarar veriyorsun.
Seni sevmiyorum,
Karanlığı sarsıyor
Rayların iniltisi
Gittikçe yaklaşıyor
Erzurum ekspresi
İçimi titreten gürültü
Dünyaya öyle bakmakvarmı
Gariban çaresiz
Yüreğin kan
Gözlerin ardındayken dağların
Yolları aşmak varmı
Sen gittiğinde kahrolmuştum
Her baş ağrısı
Her yürek sancısı
Seni haykırıp ağlatmıştı gözlerimi
Ve sen bir ütopya idin
Erişilmez olmuştun
Bir ben kaldım buşehirde
Birde aşkım sokaklarında
Hep dağlarına baktım
Birde yollarına gurbetin
Bir ben kaldım bu şehirde
Hani çiçeklerin şiirlerdeki rengi
Rüzgarlar hani
Bulutlar hani
yağmurlar hani
Aşk böylemi yaşanır
Bakmayın siz profilindeki o mütevazi ve sade tanımlamaya...
O Devlet Memuru bir babanın yaşayan ikinci fakat, doğan bilmem kaçıncı çocuğuydu...Hayata 3-0 yenik başlamıştı...Daha çocukluğunda herkes anasının sütünü emip sağlıklı bir büyüme dönemi geçirirken, şairimiz ondan bile nasibini alamamış ...