Allah belanı versin
kısacık bir zamanda unutuldun
un utuldun sanmıştım
artık sigaramı sensiz içiyor
tesbih çekip sabır diliyordum
çayımı demli içiyor
Her şeyi bırak
Yalnız kendini al ve gel
Ağacı yaprağı bırak
Aşkını al ve gel
Bırak denizi martıları
Balıkları deryada bıra
Beklemek geceler boyu
Sonsuz hayaller içinde
Bir günahın kapısında
Sessiz bir ölü gibi
Bir ölü gibi sessiz
Duydum bu şehre geri geldiğini
Buşehri başıma yıkanım
Benisormuşsun dostlara
Ne acep bunca yıldan sonra
Ey endamı güzel, kendi güzel
Karanlık gecelerimin kabusu
Dalga,dalga umutlarım
Dumanın gibi uçuyor
Yıllardır onu beklerim
Neden alıp gelmiyorsun tren
Sen beni anlamıyorsun
Ben yüreğinde mahkum
Aşkın yüreğimde
Taş duvarlar ardındayım
Kuytu karanlık
Sen yüreğimdeki tek aydınlık
Sen özgürsün
Keşke seni bir trenle yolcu etseydim
El sallasaydım ardından.
Ağlayıp kendimi soğuk taş duvarlarına vursaydım
Erzurum garının.
Otobüsle, uçakla yolcu etseydim
Senden sonra yollara vursaydım kendimi.
gecelere mahkum bıraktığın
dört duvar arasında
mahpus yüreğim
yüreğine inat
allah şahit
başkasını hiç sevmedim
Çekil git hayatımdan
Beni gecelerimle bırak
Sigaralar senden daha vefalıydı
Dudağımda yanarken
Bırak yağsın mevsimsiz yağmurlar
Alıp götürsün yüreğimden sensizliğin acısını
Garip Mehmet gurbet yedi başını
Denizler gizledi gözün yaşını
Zalim felek aldı can yoldaşını
ağla Mehmet ağla dağlar senindir
Sarardı bağların gazele döndü
Bakmayın siz profilindeki o mütevazi ve sade tanımlamaya...
O Devlet Memuru bir babanın yaşayan ikinci fakat, doğan bilmem kaçıncı çocuğuydu...Hayata 3-0 yenik başlamıştı...Daha çocukluğunda herkes anasının sütünü emip sağlıklı bir büyüme dönemi geçirirken, şairimiz ondan bile nasibini alamamış ...