Yine bengü taşa dayadım sırtı
Onbin yıllık asam döndürdü beni
Gökçek ormanlarda, bir çocuk gibi
Tanrı'nın muştusu, kandırdı beni
Selâm diyârı, neden o Celîl sözlerini
Mutlaka imân diyen dilde bulmuştur beyim ?
Neden aleme nizam,intizâm hâzlarını
Kelâm eyleyen ağız, ehil olmuştur beyim ?
Yazılan şiirin,aç bak bağrını
Zira, içindedir şair dediğin
Yerle gök arası duymaz çağrını
Şûra içindedir şair dediğin
Damardan ilikten kanarken dili
Azmi sefer edip,çıktım yollara
Yollarda âh çeken eyvâh değilim
Sevda kumaşını giydim eynime
Dinle; ben muamma seyyah değilim
Kul,oyuncak oldu nefsin elinde
Ben ise izânla uğraştım durdum
İdrâki boğulmuş kibir selinde
Yıl ; Bindokuzyüz ondört...kanların donduğu yer
Şühedâ vadisine canların konduğu yer
Sarıkamış ;Vatana adanmışlık destanı
Gencecik yiğitlere ölümsüzlük kaftanı
Resûl'ün övgüsüyle Türk'ün şanlı elini
Alparslan'ın eliyle selamladım bayrağım
Ulubatlı Hasan'ın kükreyen er dilini
Hilâl'in sancağına kelâmladım bayrağım
' Kızıl Elma'ya ' diye diye vatan olmaya !
SEN Kİ ...
Gök yeleli kurdun, dağ sinesinde
"Turan" döşündeki bağır gibisin
Altay'lardan akan "Katun" sesinde
Debisi yüksek bir nehir gibisin
Birkaç pirinç tanesine yazmıştım umudumu
O kınalı hâlesiyle ağaçlar süslenirken
Ebed zamanın,mekânın ; ezel çatısı,damı
Kuşluk vâkti, yelleriyle göklere seslenirken
Sevdayı uçurdum aşk kanadıyla
O şehir ; feryâdın demidir şimdi
Feryâtlar, göklerin infaz tadıyla
Bum ! diye çektiğim pimidir şimdi
HOCAM SİTEMİZ KAYIP OLDU...