Gam bağına düşmüşem, hicrân hicrân üstüne
Beni cansız koymasın,perişan ola dizim
Sanmayın yeller eser,ihsan ihsan üstüne
Oysa ki,dallar gibi sallanır iki gözüm
Başka, var mı gönlü ihyâ eden gıdadan gayrı ?
Seherde O'nu zikreden her bir sedâdan gayrı
Şehirdeki bunca ses, nedir bunca muamma ?
Nice ağlamaların hıçkırıkları geçer
Hattâ günler de geçer, zaman da geçer,amma
"Mehmet Âkif'in Leylâ'sı Millet sevdası... Bitti mi çile, dindi mi acı? Hayır ! Âkif’in ıstırabı, belki de, biraz daha büyümüş olarak, ortadadır."
Bir mızrak gibi kalbi delen aşkın masalı
Belâ-keş Kays'ın Mecnun olmasına dayalı
Kiminle oturup sohbet eylesem
Erbâblar manâya ter ekip gelir
Acaba bu benim canı neylesem
Hakk'ın cemalini bırakıp gelir
Gül tenli ummanı yalan anlarken
Ateş-i âşka düşmüş ; 'Beterim !' diyor zahir
Közlerden tekrar ,düşe kalka sönmeye gelmiş
Leylâ'ya ulaşmak çün alev ,ataş ve'sair
Od'dan kenâre düşüp, hâr'lar sunmaya gelmiş
İster vaktin nakdînde,ister ömrün nakdînde
Bu karanlık düzende kelâmları yaz bana
Hem de adamakıllı ,birkaç söz gerek bana
Bakarken kubbelere iki şafak arası
Hem, serdar görünümlü temiz öz gerek bana
Mâtem mi benim hakkım ,söyle Râb
İllâ huzura akmam gerekir
Ya da, kahpenin ,çakal yüzüne
Söyle kaç kez kurşun sıkmam gerekir
Sakın, sakinleşmeden bana seslenme, zaman !
Bu gün,devrik geçmişim gamlı gamlı duruyor
Dile gelmiş yarının tiktakları pek yaman
Arada kalan günse fermanımı kuruyor
İstanbul gecesi ağlıyor amma
Kanrevan gözlerin sırası değil
Hasret yüreğimi dağlıyor amma
Mağlup köle yeri burası değil
HOCAM SİTEMİZ KAYIP OLDU...