Tuna 'nın denize kavuştuğu noktada buldum onu
Sevdam,bir nehrin ,bir denize karışması gibi olsun
dedim,işte böyle sevdim
Asırların getirdiği kum,çakıl taşlarının içinden seçtim onu
Akan su,sevdamdı
Coğrafyanın akışında son yok dedim
Suretimdeki kahrın nefesi, kanat kanat
Gözlerimde çırptıkça, giryân düşsün istemem
Ân gelip patlayacak yanardağlara inat
Fikrime,onbin yıllık isyan düşsün istemem
Ezelî Türk yurdunun öfkeli sularına
Kırkikindilerle yıkanmış kalem
Ne diyeceğini desin şu ânda
Dilin görkeminde dönerken âlem
Nidâyı ayırsın,kessin şu ânda
Ciğerimde hançer-i hârlar oluşurken
Sinemin göklerine uzanıp durmayın
Pimi çekilmiş efkâr,dörtnala koşarken
Yüreğime gömülü, sıçrarsa her mayın
Kalemin erbâbı, tahminin doğru
Doğrunun yanında "Yaradan "yârdır
Ötüken ruhlu Şâd yoluna doğru
Nizama attığın her adım kârdır
Beyin zarına sülük yapışmış kafalardan
Aklım fikrim sızlarken,benim başım yoruldu
Çağırırken atları küheylan destanından
Kır atın nallarından, benim koşum yoruldu
Her gonca kızıl bir gül açarken gönül bahçemde
Bir yumak sarar gibi bende başlar başdönmesi
Türkçe yeli eserken ,İstanbul kokan lehçemde
Ay yıldızı üşütür, rüzgârların ters dönmesi
Nâmahrem sûretlerden düşer selâmsız bakışlar
Onlar ki ikbâli vuslatta bulan
Ufuk ötesinin kanat sesleri
Onlar ki derin köpükte yol alan
Mavi dalgaların beyaz süsleri
İntizamsız sesleri, kabul mü etmek lâzım
Hikmet-i dünya ârif değilse, gitmek lâzım
Peşpeşe, bölük bölük ve yığın yığın gidip
Ebrehe ordusunu,hemân ürkütmek lâzım
Libâs-ı Âşk (Aşkın Giysisi)
Hayatın dudaklarından düşerken bağrımın başı
Arzuladığım tek bir şey, mâverâya iştiyaktı
Evvel zamanın deminde,demlenince gözüm yaşı
Duydum ki ; gamlar gamlandı ,sükûtlar ayyuka çıktı
HOCAM SİTEMİZ KAYIP OLDU...