hava kararmış,
misafir bekleyen gece
erkenden
kepenkleri kapatmış.
levrek buğulama
lüfer ızgara
yıllardır
yan yanalar,
yosun tutmuş kutular.
içlerinden bir kutu
hep aynı şeyi fısıldar;
kurtar der.
senesi hatırlanmayan
çam ağaçsız
bir yeni yıl kutlaması.
soba üstünde,
dumanı tüten
kestaneler kebap..
genelevde hayat kadınıydı.
hayatını taksitle satar,
ödemeyi peşin yapar,
yeni hayatlar kazanırdı.
hayatım roman derdi
müşterilerine.
buğulu camlar
ardında,
çok bekledin.
artık girme
zamanın geldi
rüyalarıma.
renk,koku ve seslerin
dönüp durduğu
zaman girdabı
yaşam.
yeniden başlasak,
yol aldıkça
kırk beşlik dönerken
nazlı nazlı
eski pikapta,
birden hatırladım
film arası şarkıları
yazlık sinemalarda.
cumhuriyet arefesinde,
arifler cumhuriyet'te.
bir iskemle
bir masa.
meze,içki bahane.
olsa da olur
erken bir pazar sabahı,
öksürerek güne başlıyor İstanbul.
Beyoğlu,
balgam temizliyor.
ve Beyoğlunun kucağında
uyku mahmuru İstiklal..
hiç
bu kadar parlak,
hiç
böylesi sarhoş,
ve de sarmaş dolaş
görmemiştim
Üstat; birbirinden güzel bu yapıtları, sanal alemin gizeminden kurtarıp yapraklar üzerinde ölümsüzleştirmeyi hiç düşündünüz mü? .. Sözcükler, mısralarınızda can bularak adeta vals yapıyor...Piştiğiniz, mısralarınızda açıkça görülüyor. Hatta, hatta yanıyorsunuz! .. Bence adınız artık Türk Edebiyatı ...