Ters olan da ters anlayan da sizsiniz bence. YazMayın da okumayın da çok memnun olurum. Ama önce bir aynayla barışın olur mu? Başkaları hakkında ahkam kesmeyin lütfen.
“Siz tahsilli, kültürlü ve sosyal demokrat bir şahsiyet olarak Cemal Safi'ye methiler dizeceksiniz, ben de aptal-aptal izleyeceğim. Olmaz ve olamaz. Haa şunu anlarım Cemal Safi'nin bir yada birden fazla şiirinden övgü ile bahsedebilirsiniz. Ancak onu yeni neslimize bir deha gibi lansa etmeniz kabul edilir bir tavır değildir,“
Cemal Safiyi sizin gözünden görmek zorundamıyım ben.?
Bu nasıl bir üslup siz kötü görüyorsunuz diye ben de öyle görmek zorunda mıyım?
Ve hiç de sizin lanse ettiğiniz gibi bir şair değil! O muhteşem bir şair bana göre ve doğru olduğunu bildiğim şeyleri yazdım.
“Son olarak şunu söylemek istiyorum, her gelene gider yapmayınız biraz olsun Sevgi ve Barışla çözüme gidiniz“
Ben her gelene gider yapan biri değilim, kötücül etkiye de tepkisiz kalamam. Bence siz gördüğünüzü yorumlayınız duyduğunuzu değil. Kaç yıldır burada yazıyorum siz de yazdıklarıma rağmen hala bana negatif biriymişim gibi davranmaya devam ediyorsanız o da sizin sorununuz. Size bir uzman tavsiyesi vermek istiyorum. İnsanların yazılarını okuduğunuzda kendi fikirlerinizi o yazılarla harmanlamayın. Karşıt fikrinizi daha uygun bir üslup ile direk kendisine yazınız. Ya da içinizden düşünün. Benimle başkalarını da aklınızca aynı kulvarda harmanlamayın. İnsanlar birbirine yorum yazınca ahbap çavuş olmazlar. Bu benim açımdan kabul edilemez. Sildiğiniz yazıda birilerine yaranmaktan bahsetmişsiniz bu çok ağır bir cümle. Benim hakkımda bunları düşünmenize ne sebep oldu bilmiyorum ama öyle biri olmadığımı sağır sultan bile duyup bilmiştir. Israrla bu yakıştırmalarınıza hiçbir anlam veremiyorum. Yazılarıma cevap verip kendi yorumlarınızı katmayın. Söyleyeceklerim bunlar.
-----Bakınız yine tersten okuyorsunuz, Ben kankanıza neden öyle yazdınız demiyorum ki? Doğru okusaydınız arkadaşınızı da üzmezdiniz diyorum... Yazımı yanlış yazı olduğundan kaldıracağım demiyorum ki? Bu gün ana sayfada olduğu gibi reklam olmayalım. Ayrıca burası ergenlerin günlük tutma defteri değil ki? -----Madem bana karşı bu kadar dolusunuz (Menfi olarak) neden sayfama yazmayıp ta genele yazıyorsunuz. Bu size bir şey kazandırmaz ki???? Yazdıklarınıza müdahil oluyorum, ve olacağımda bu sizi neden rahatsız ediyor. Siz tahsilli, kültürlü ve sosyal demokrat bir şahsiyet olarak Cemal Safi'ye methiler dizeceksiniz, ben de aptal-aptal izleyeceğim. Olmaz ve olamaz. Haa şunu anlarım Cemal Safi'nin bir yada birden fazla şiirinden övgü ile bahsedebilirsiniz. Ancak onu yeni neslimize bir deha gibi lansa etmeniz kabul edilir bir tavır değildir, -----Biz Şiir ve yorumsal yazılarımızı iş olsun, torba dolsun anlayışıyla yazamayız, yazmamalıyız. Eğer ki başından beri beni ve başkalarını doğru okusaydınız çok farklı gelişmeler olacağına canı gönülde inanıyorum. Çünkü siz sıradan biri değilsiniz. Bir çok yanlışlığa, hatta zaman-zaman yanlış gidişata kafa tutmuş bir mevcudiyetsiniz. Bir çok acıyı birden yaşamış ve omurgalı durabilmişsiniz. Çünkü Arkadaş adlı şiiriniz sizin kimliğinizdir... -----Size bir ip ucu daha vereyim, bundan aylar öncesi Size dedim ki bir makale yazdım yorumlarmısınız.. Bilmem hatırladınız mı? Siz orada da fevri davrandınız. Düşünemediniz, ya- hu bu herif bu kadar şiir yazmış ve yorumsal yazıları ortada benim yorumuma mı kaldı. Daha önceden kankanız da anlamamıştı olup-biteni. Amma ve lakin şimdi benim gerçekten kardeşimdir. Başka zat-ı muhteremler rahatsız olsalar bile. ------Aşağıda ki yazımı bir zahmet tekraren okuyunuz. İçinde bir çok gizem saklıdır. Daha fazla ağyara reklam olmadan kaldıracağım. Birde ben fark etmemiştim, Arkadaş lar söyledi ana sayfa da yazınızın sonunda OK ne anlama geliyor. Çok farklı yorumla- yanlar olmuş....VESSELAM.
Siz kendinizi çok akıllı sanıyorsunuz herhalde? Silince kaybolmuyor. Aşağıdaki yazıya bakıyorum da paslı iğne sizin üslubunuz bana göre. Bir de Nilüfer hanıma onu incitecek hiçbir şey yazmadım. Gayet insanca sordum o da cevap verdi. Herhalde bir şey olsa kendisi cevap verecek kabiliyete sahip. Size ne oluyor? Ben de okuduğumu yorumlayacak kadar akla sahibim şükür.
Çünkü doğru okuyup doğru anlamıyorsunuz. Dün kankanıza yaptığınız gibi..
Doğru okuyup doğru anlıyorum ve bu benim işim. Asıl siz bu yaptıklarınıla prim kaybediyorsunuz kimse aptal değil. Sanırım Nilüfer hanımı kastediyorsunuz ben ona hiçbir şey yapmadım gayet nazik ve insani bir yazıyla ne olduğunu anlamak istedim. Zaten yazı da orada duruyor. Eğer bir rahatsızlık duysaydı kendisi de bana söylerdi ve ben de anlatırdım. Size ne oluyor? Yazılarınızda tıpkı aşağıdaki gibi! Farkında olmadan mı yahut bilerek mi yapıyorsunuz bilemiyorum ama hoş olmayan ve rahatsız edici üslubunuzla yazıyorsunuz. Paslı iğne bu durumda Benim gördüğüm kadarıyla sizin sözleriniz. Bazı kurnazlıkların herkes farkında.
.----ŞİİR: Duygu ve düşüncelerin imgelerle uyumlu, ölçülü ve kurallı bir şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkan sözlü ya da yazılı edebi bir daldır. -----Kafiyeli ve ölçülü şiirler, zengin sembollerle, ritimli sözlerle seslerin uyumlu ve ahenkli kullanılmasıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütünlük oluşturan yazılı ve sözlü edebi bir eserdir. -----Serbest vezinle yazılan şiirler nesir gibi yan-yana değil de, alt-alta dizilmiş şeklidir. Yazılırken ne kural ne de bir ölçü baz alınır. Hatta Şiir Başlığından da bağımsız yazılabilir,. Yani tam anlamıyla hükümsüz ve kuralsız bir makale türüdür. Bu tarz şiirleri genelde tembel Şairler tercih etmektedirler...VESSELAM. ----------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN----------
--------MEVLÂNÂ CELÂLLEDDİN RUMİ-------- -----Mevlâna 1207 yılında Afganistan'da Dünyaya geliyor. 1273 yılında Konya'da ölüyor. Yaradan taksiratını af eylesin...Kendileri Fars tasavvufçu ve sufi bir şairdir. Şiirlerinde çok nadir olarak Türkçeyi kullanmıştır... -----Son zamanlar da, Antoloji sitelerinde şahsına ait olduğu sanılan, Şiirsel ve deyimsel sözleri sık-sık güncellenmektedir. Mevlana'ya ait olduğu düşünülen özlü ve bezeli sözler, Milattan önce yaşamış Hamurabi'ler döneminde de söylenilmiştir. Antik Yunan Filozofu Sokrates'in bir çok Tez ve söylevlerin de bulabilirsiniz. -----Dinler Tarihi ünlü Hocalarından Sayın Mikâil Bayram hoca yazılarında Mevlana Celaleddin Rumi için bir Moğol ajanıdır demiştir. Ve dahası onun tuhaf ilişkiler içeri- sinde olduğunu dile getirmiştir. Merak buyuran mevcudiyetler Mikâil Bayram hocanın yazılarında bulabilirler... -----Benim anlamadığım ve asla kabul edemediğim, Cumhuriyet döneminde yetişmiş bunca Metafizik ve Materyalist Felsefecilerimiz vardır. Onlardan neden bahsedilmiyor. Neden, Mustafa Kemal Atatürk'ün özlü ve irşadi sözleri güncellenmiyor??? -----Ayrıca Mevlana'nın sözlerini güncelleyen bir çok Şair ve yazarların, daha da Mürşid-i Arif olduklarına gönülden inanmaktayım. Sonuç olarak o her gün paylaştığınız özlü ve bezeli sözler olmasaydı SİZLER hangi söz ve deyimleri kullanacaktınız??? VESSELAM. ---------OZAN ÇAKIROĞLU YORGUN KALEMİNDEN---------
AYDINLIK TEMELİ BİLİMDİR, BİLİM . Havada-Denizde, Toprakta-Taşta Ormanda-Harmanda, Ekmekte-aşta Evde-Okulda, her zaman, her yaşta Acıya Tatlıya, Yar Bilim Dalı. . Devran-i Alemde, Bunca Yarışlar Hızlandı Evrende, İlmi Buluşlar Olmasın Mürşide, Nazar Bakışlar Adem'den bu yana, var Bilim dalı. . Okulda Bilgidir, Dergâhta Ocak Denizde Gemidir, Havada Uçak Her Tür Mahlukata, açıyor kucak Dört Kitaba da bak, gör Bilim dalı. . Der Vezir, Her Birey Aydın olmalı Hür Medeniyetin, Budur Temeli Devlet Okuyana, Fırsat Vermeli Devran-i Alemde, Hür Bilim Dalı... ----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM MUHTEREM KARDEŞLERİM******* -----Ben Şimal-i Şark Çocuğuyum. Yirmili yaşlarıma kadar Köyüm de yaşadım. Ortaokul'dan sonra Eğitim ve öğretime bir yıl ara vermek zorun da kaldım. Koca bir Kışı Köyüm de, her türden Kitap okuyarak geçirdim.. 80-li yıllar da Siyasi kaos ve kargaşa Memleket sathına yayılmıştı. Bizim kuşak, gelişen Siyasi olumsuzluk- lardan oldukça fazla nasiplenmiştir. -----Köyümde ki tüm arkadaş ve emsallerim Değişik Şehirler de Lise tahsillerine devam ediyorlardı. Ben Köyde aylak-aylak geziniyordum. Bir Soğuk Kış günü Çarşı da gezinirken, Akrabamız olan İlk öğretim Müfettişi Behlül Çelik'le karşı- laştım. Neden Okulda olmadığımı sorunca? Ben de bir mahcubiyet içerisinde Eğitime bir yıl ara verdiğimi söyledim. Behlül bey bana olmaz öyle bir şey dedi. Okula gitmesen de, eğitime ara verilmez dedi. Beni evine davet etti. Ve gece yarısına kadar muhabbet ettik. Sabahleyin beni yolcu ederken, Bana kocaman bir valiz verdi. Dedi bu valiz de her türden Kitap vardır, yok öğle Köyün de yan gelip yatmak, bu kitapların tamamını anlayarak okuyacaksın. Mayısta Köye gelir ve seni imtihan ederim dedi. Köyümüz de Su, Hava ve odun beleş. Her odada Soba gürül-gürül yanıyor. Her türlü Tarım ve Hayvansal ürünlerimiz hormonsuz. Ben 40 Selavatla başladım okumaya ve hala da okumaktayım... -----Merhum Behlul Çeliğe Allah Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun. Ulusal bir Milletin Çağdaş uygarlık içerisinde yaşayabilmesi, Müspet Bilimsel eğitim ve Anayasal hakların korunmasıyla mümkündür. Bu haklardan en önemlisi, eğitim ve öğretimde eşitlik ilkesinin korunmasıdır. Anadolu Köylerin de İlk okulların kapatılması. 03--Mart--1924 de çıkarılan Tevhid-i Tedrisat kanununa çelme takılmıştır. Ayrıca özel Dershanelerin Ülke Sathına hız yayılması öğretim birliğini dejenere etmiştir. Yani her zaman ve her yerde olduğu gibi Parası olan okur, Parası olan Askerlik yapmaz, ve dolayısıyla Zengin burjuvazi Çocukları da Şehit olmazlar. -----Ulusal Devletlerin Çağdaş, muasır medeniyetleri, Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve kültürel alanda Anayasal haklarının Hak, Hukuk ve Adalet Mizanında eşit bir şekil de korunup-kollanmasıyla sağlanır. Aksi hüsrandır??? -----Ulusal ahlak-i olmayan bir milletin, Muasır, çağdaş ve hür medeniyeti asla olamaz, Medeniyetin temeli Siyasal, Sosyal ve kültürel değerlerle esas ve sabittir...VESSELAM. -----------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN----------
*****GÜNAYDIN YARENLER, DOSTLAR***** ---Dün biraz Bedestan-Çarşı gözer eyledim. Denetimsiz serbest piyasa pazarı kanatanmış uçuyor. Yetişip tutmak mümkün değil. Eskiden yani 10 yıl öncesine Pazar kalıntıları ve çöpler akşam olduktan sonra karış- tırıldı. Şimdiyse Gök meydan da alenen yapılır hale gelmiş. ---Yerel seçimler yaklaştıkça, Sokaklarda seçim müzik ve nutukları dört nal gidiyor. Bizim Siyasiler adeta Meleğe dönüşmüşler. Ne naatlar ne vaatler. Ne palavralar ne yalanlar hurra gidiyor. Amma ve lakin sadece tüyleri değişmiş? huyları değil...Yine Din-iman, Fıtrat-ı kader, Cehennem Cennet, Sıratel-müstakim niyazları Cami, Cadde-sokak, Çarşı-pazar Bakkal-çakkal, Bar-pavyon da dört nal gidiyor... ---Sarayda hatimler indirilmeye hız verilmiş. Makarna, Burgul Çay-Şeker üretimi artırılmış. Yeşil kart ve benzeri sosyal yardımlar harekete geçmiş. Cami hutbeleri zamanın önemine binaen dizayne edilmiş. Bütün Reis Adaylarına Osmanlı geneleğini anlatan özlü sözler ezberletilmiş. Köylü esnaf ve mütedeyyin kesimin benimsediği kılık-kıyafete önem verilmiş. Yüzler yumuşamış, Halka bakışlar değişmiş. Tebessümler artmış, Selam- laşma zorunlu kılınmış. Ve her şeyden önemlisi, Al Ananı da git değimi kesinlikle yasaklanmış. Yani meselenin sübutu mış-mış-mış lar Memleket sathına yayılmış dört nal gidiyor... ---Yaradan ezilen, horlanan ve sömrülen Milletimize dayanma gücü versin.. --------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------- .
*****ESSELAMÜN ALEYKÜM CEMAATİ MÜSLİMİM***** -----Toplumsal, Kominal ve Kamusal alanlar da yaşamsal devinim içöerisinde olan bütün Vatandaşlar birbirlerinin haklarına riayet etmesi, karşılıklı saygı ve sevgi anlayış içerisinde sosyal ve kültürel ilişkilerini devam ettirmesi insan olmanın bir gereğidir. -----Özellikle Şair ve Yazarlarımız bu konuda daha da önem arz etmektedir. Yeni Neslimize, özellikle ergen gençlerimize tavır ve tutumuyla, duruşuyla davranışıyla, sözü ve özüyle örnek olmalıdırlar. Çünkü Şair ve Yazarlarımız her zaman ve her yerde göz önündedirler... ------Asla kuralsız, nizamsız, ölçüsüz ve sorumsuz olmamalıdır. Çünkü? Türk Ulusal muasır medeniyetimizi sarfınazar etmeleri hakkına sahip değil- lerdir. Kendi kin, kibir ve egolarını alenen yaşamalarına ne örfü geleneğimiz ne de mevcut yasalarımız izin vermektedir. Biz Devri Aleme nizam vermiş Bir Milletiz. Toplumsal Ahla ki değerlerimizi hiç kimsenin yozlaştırmasına ve fasifize etmesine izin vermeyeceğiz. Anayasal haklarımıza her zaman ve her yerde sahip çıkacağız...VESSELAM.
DEVRAN DEĞİŞTİ KUL AYNI DEĞİL . Kalmamış Beşerde, Fikri Feraset Kâhinler Batıla, Olmuş Esaret İlim Bahçesini, Sarmış Haşaret Ağaçlar Kurudu, Dal Aynı Değil. . Şeytana Gerek Yok, Nesil Azıyor Yobaz Alim Olmuş, Derviş Geziyor Kardeş-Kardeşine, Kuyu Kazıyor Gidişat Bozuldu, Gen Aynı Değil. . O, Eski Yarenler, Hasım Oldular Ezeli Rakipler, Hısım Oldular Cübbeli Papazlar Kasım oldular Mezhepler değişti, Kul aynı değil. . Bilim Tezgâhın da, Sahte Nakışlar Memleketi Bozdu, Nazar Bakışlar Meclis-i Ayan'da, Fevri Çıkışlar Lehçeler Bozuldu, Dil Aynı Değil. . Der Vezir, Ecdadın Unutma Sakın Cahilden Uzak Dur, Kâmil'e Yakın Yalancı Fetbaza Tavrını Takın Kervan Vurgun yedi yol aynı değil... ------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Başkalarının Fikri düşüncelerini. söz ve deyimlerini, Şiir ve Nesirlerini Aktüel olarak güncellemeye mütemadiyen devam ettik- lerin de, kendi öz benliklerini yitirirler. Yaşamsal devimim içerisinde her zaman ve her yerde Araf ve fetrette kalırlar... ------Biz Materyalist Felsefeciler ve Sosyalist Realistler Fikri hür, Vicdani hür ve irfani hür nesilden yanayız...VESSELAM. -----OZAN ÇAKIROĞLU----- .
-------ACIMI İNSAN-I YOĞURUR, İNSAN MI ACIYI YOĞURUR-------- Toplumsal, Kominal ve Kamusal alanlar da uyulması gereken kurallar vardır. Bu kurallar bütünlüğü içerisinde Fertlerin biribirlerinin haklarına riayet etmesi karşılıklı saygı, sevgi ve anlayış çerçevesi dahilinde sosyal ve kültürel ilişkilerini devam ettirmesi için İnsan olmalarının bir gereğidir. -------Bu yaşamsal devinim içerisin de hayatımız inişli-çıkışlı, Acılı-tatlılı, huzurlu ya da huzursuz gamlı, kederli, başarılı-başarısız eylemli ve ya eylemsiz gün, ay ve yıllarımız sistematik bir döngü içerisinde, belirli iklim ve Coğrafyalar da zaman- sal ve yaşamsal nedenlerden dolayı kaçınılmaz gerçeklerdir... ------İnsanın doğumundan ölümüne kadar yukarıda beyan ettiğim olgulardan dolayı Acılar İnsanları yoğurur, pişirir ve güçlendirir. Mürşid-i Kâmil insanlar her türlü acılar- dan ibret alır ve yaşamsal bir eyleme dönüştürür...VESSELAM. -------BİR YORGUN DEMEOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
*****MUHTEREM ŞAİR VE ŞAİRE KARDEŞLERİM***** ----Alem-i Devran da her eylemsel tavır ve davranışlardan pişmanlık duyulabilinir. Ancak Saygı, Sevgi ve Barıştan asla pişmanlık duyulmaz. ----Sevgi olmadan Saygı, Saygı olmadan sadakat, Sadakat olmadan huzur ve mutluluk olmaz. Bütün bu olguların oluşması için, Müspet Bilimsel eğitimle Fikri hür, Vicdani hür ve irfani hür bir nesil yetiştiril- mesiyle sağlanır...VESSELAM.------OZAN ÇAKIROĞLU.
*****CEMAAT-İ MÜSLİMİN***** Devran-i Alem de, İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük eylemsel Devinim Sevgi, Barış ve Hasenatla sağlanabilir. Ekonomik, Siyasal, Sosyal ve kültürel alanda Toplumsal Temayülün menzili Türk Ulusal Milletin Barışa dayalı Anayasal haklarının korunmasıdır. .VESSELAM. .
*****MUHTEREM DİN KARDEŞLEİM***** Her İnsan bir değerdir, karşılıklı Sevgi ve saygı İnsanların En büyük hazinesidir... Su, Hava, Güneş gibi, karşılıklı Sevgi ve saygı İnsanların Doğal ihtiyaçlarıdır... ------OZAN ÇAKIROĞLU----- .
*******MUHTEREM METAFİZİKÇİ KARDEŞİM****** . -----Metafizik Felsefeyle--Materyalist Felsefenin Anayasal konularda ve Toplumsal Kominal ve bireysel yaşam ortamların da oldukça fazla ortak bileşimler ve kavram- sal eylemler mevcuttur. ------Hak, Hukuk ve Adalet mizanın da Din, Mezhep ve Irk ayrımı yapılmadan eşit haklara sahip olunması ve Kamusal alanlar da kişilerin aynı haklara sahip olmaları. Vatandaşlık haklarının, kişilerin Dinine, rengine ve ırkına bakılmaksızın ve kayıtsız şartsız aynı Kanun hükmünde korunması. Ulusal Devlet Hiyerarşik sistemin bütün Memleket sathın da eşit bir şekilde bilumum hakların korunup-kollanmasında.Siyasi Ekonomik, Sosyal ve kültürel alanlarda Toplumsal Barış ve Huzurun tesisinde. Daha bir çok alanlar da bir bütünlük içinde her iki Felsefenin hem-hal olduğu kaçınılmaz ve inkâr edilemez bir gerçektir Onun içindir ki Dua ve Niyazın yeri ve önemi ayrıdır. Ulusal Devletler de Diplomasi faaliyetlerinin yeri ayrıdır. -----Devran-i Alemin Tarihsel Devinimine bir göz atarsanız, bütün bilinmeyen meçhul denklemleri her iki Felsefenin ortak kudretiyle çözersiniz. Devranın Tarihsel sürecine Metafizikçiler Fıtrat-ı Kader derler... Materyalist Felsefeciler ve Sosyalist Realistler EVRİM Derler. Bütün ayrıntı bir taraf Uhrevi düşünce eylemini, Diğer taraf ise Bilimsel düşünce eylemini destekler....VESSELAM. --------------YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN---------------
--------VAHŞİ KAPİTALİZM-------- . ------Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyete ait olması ile birlikte, bunların kâr ile işletilmesine dayalı bir sömürü sistemidir. Tamamen teknik-ekonomik sistem olan Kapitalizm denetimsiz serbest piyasa ekonomisine dayalıdır. Süreklilik arz etmek için, Basın-yayın ve Televizyon aracığıyla ve her türlü reklam-i dalaveralarla üretim Toplumunu Tüketim Toplumuna evrilmesiyle devamlılık sağlar... ------1980 ler de Ülkemiz ekonomisi yeni ve yarı sömürge sistemiyle boğuşurken, son on yıl da hızla çağlayıp-coşmuştur...Vahşi Kapitalizm neredeyse Ülkemizin tamamına yayılmıştır. Siyasi Akvamın tutarsız ve yetersiz politikaları sonucu, Maşrikten--Mağribe göç kervanı yoğunlaşmıştır. Kırsal kesimler de yaşayan, özellikle Köylü kesimini türlü oyunlarla Metropol Şehirlere özendirip ve göç etmelerini sağlamışlardır. ------Anadolu'nun doğu kesimde Tarım ve Hayvancılıkla uğraşan Köylü ve çiftçilere Devlet yeteri kadar Sübvansiyon desteği vermediğinden dolayı ve bilinçli bir şekilde Tarım ve Hayvancılık yüzde ellilerin altına düşmüştür. Merhum İsmet İnönü tarafında çıkarılan ( DENETİMLİ SERBEST PİYASA EKONOMİSİ) Ber taraf edilerek, yerine Denetimsiz serbest piyasa ekonomisi getirilmiştir. Siyasi Akvam, Özellikle Riyaset Sarayı Televizyonlar da ve Miting meydanlarında bunu gizleyip ve enflasyonu türlü cambazlıklarla lanetleyip dururlar... ------Osmanlı Devletinin iki türlü geliri vardı. Bir Vergiler, iki savaş ganimetleri.Şimdi neredeyse aynı konuma gelindi. Hani biz Millet olarak semt pazarlarına ve tekelci Marketlere ver yansın ederizyaaa, işte bu beyhudedir. Çünkü Mevcut Sistem bura- dan besleniyor. Yani her gün Gökten yağmur yerine ZAM yağması Hükümetin işine geliyor. Piyasa da ne kadar pahalılık, Devlete o kadar vergi demektir...VESSELAM. -------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------
*****ANTOLOJİ SİTELERİNİ SANKİ KASIRGA VURMUŞ***** . -----Ehil Şahsiyetler Fikri hür, Vicdani hür ve irfani hür Mürşid-i Kâmillerdir. Materyalist Felsefi Realistler Toplumsal meselelere bilimsel açıdan irşat olurlar. Her zaman ve her yerde medeni ve cesur olurlar. Her türlü melanet karşısında omurgalı bir dik duruş sergilerler. -----Cahil ve yobaz mahlukatlar haksız, kuralsız, çaresiz güdüsel ve korkak olurlar. Her türlü hakimiyet altına girerler. Her zaman ve her yerde Atatürk devrine çamur atar ve Cumhuriyet değerlerine karşı çıkarlar. Ulusal Devlet yönetim şekline ket vururlar. Hilafet aşkıyla yanıp tutuşurlar. -----Zalimler sömürü ve melanet çarklarını her zaman ve her yerde bu cahil ve yobaz kafalarla çevirirler.. Cehalet odaklarıyla Topluma kin, kibir ve nefret ekerler. Şehit Cenazelerini Provoke ederler. Metropol Şehirlerde Hilafet Bayrağı açarlar. Okul ve Camilerde kötü amellerini eyleme dönüştürürler. Bunlar Kaos ve Kargaşasız ortamlar da asla yaşayamazlar. ------Yurdumuz da Hak, Hukuk ve Adaleti Mizanı hakikatlı bir şekilde çalışması için Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Devrim ve Yasaları kayıtsız-şartsız Hiyerarşik bir şekilde uygulanmalıdır... VESSELAM. ------BİR YORGUN DEMOKRAT------
******SAMSUNLU ŞAİR CEMAL SAFİ****** . -----Cemal Safi, 1938 yılın da Samsun'da doğmuş, Beyin damar hastalığından dolayı 2018 yılın da Ankara'da vefat etmiştir. Merhum Şaire Allah Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun... ------Başka bir Sitede Merhum Cemal Safi'ye methiler dizilmiş. İleri görüşlü, ufku geniş, oldukça ferasetli ve kusursuz bir Kâhin gibi anlatılmış. Eyvallah--Eyvallah da Fikri hür, Vicdanı hür ve irfanı hür hamasetli Kâhinler, yaşamsal devinim içerisin de bütün eylemsel tavır ve davranışlarından sorumludur. Eğer ki zayıf ve kusurlu yan- ları varsa şayet bir bütünlük içerisinde övgüyle anlatılmaz. Ancak hayır ve hasenatlı eylemleri anlatılır diye düşünüyorum... -------Şimdi ben buradan, Şair Cemal Safi'nin 03-05-2001 tarihinde yazmış olduğu GIZA BAK Başlıklı Şiirinin sadece üç Dörtlüğünü paylaşacağım. Sayın okurlarımız yorumlarını yapsınlar... . -------GIZA BAK------ Bilmem neyin nesi, kimin sıpası Çözüldü gölümün katmerli pası Göğüs-göğüs değil, füze rampası Şafak mı söküyor, kıza bak hele. . Ten değil mübarek, akrın sıcağı Koynuna girenin, söndü ocağı Bir kalçayı seyret, bir de bacağı Tornaya çekilmiş, dize bak hele. . Görenler altını ıslatmış derler Yatağı göl etti döktüğüm terler Yetişin yanıyor bastığı yerler Giderken koyduğu, ize bak hele... . (ŞAİR CEMAL SAFİ'nin GIZA BAK ŞİİRİNDEN ALINTIDIR)
------Diğer Dörtlükleri utandığımdan dolayı burada paylaşmadım. KADIN: Bütün Alemi insanın Havva Anası, Yüce Türk Ulusunun Atlas-libası, Nice Kahraman Yiğitlerin gönül Sunası, Vatan için Şehit olmuş bunca canların Eşi, Bacısı, Mustafa Kemal'in Zübeyde Anası, Anadolu kültürümüzün Şeref Tacı Bir aklı durgun, basireti yorgun, dimağı sargın ve Kalemi solgun bir Beşer-i Şair Tarafından bu şekilde lanse edemez? Etmemelidir? Ve asla etmemeliyiz diye düşünüyorum... -----Ben asla ve katta Merhum Cemal Safi'yi güncelleyen Şahıslara karşı bir serzenişim yoktur. Ve olamaz da. Herkesin görüş ve Fikri hürriyeti vardır. Bizim kimsenin tavır ve eylemine ket vurma yetkimiz yoktur...VESSELAM. -----Yazdıklarımı doğru okuyup ve doğru muhakeme eden okurlara sevgi ve Selamlarımı sunarım... -----BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-----
******SAMSUNLU ŞAİR CEMAL SAFİ****** . -----Cemal Safi, 1938 yılın da Samsun'da doğmuş, Beyin damar hastalığından dolayı 2018 yılın da Ankara'da vefat etmiştir. Merhum Şaire Allah Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun... ------Başka bir Sitede Merhum Cemal Safi'ye methiler dizilmiş. İleri görüşlü, ufku geniş, oldukça ferasetli ve kusursuz bir Kâhin gibi anlatılmış. Eyvallah--Eyvallah da Fikri hür, Vicdanı hür ve irfanı hür hamasetli Kâhinler, yaşamsal devinim içerisin de bütün eylemsel tavır ve davranışlarından sorumludur. Eğer ki zayıf ve kusurlu yan- ları varsa şayet bir bütünlük içerisinde övgüyle anlatılmaz. Ancak hayır ve hasenatlı eylemleri anlatılır diye düşünüyorum... -------Şimdi ben buradan, Şair Cemal Safi'nin 03-05-2001 tarihinde yazmış olduğu GIZA BAK Başlıklı Şiirinin sadece üç Dörtlüğünü paylaşacağım. Sayın okurlarımız yorumlarını yapsınlar... . -------GIZA BAK------ Bilmem neyin nesi, kimin sıpası Çözüldü gölümün katmerli pası Göğüs-göğüs değil, füze rampası Şafak mı söküyor, kıza bak hele. . Ten değil mübarek, karın sıcağı Koynuna girenin, söndü ocağı Bir kalçayı seyret, bir de bacağı Tornaya çekilmiş, dize bak hele. . Görenler altını ıslatmış derler Yatağı göl etti döktüğüm terler Yetişin yanıyor bastığı yerler Giderken koyduğu, ize bak hele... . (ŞAİR CEMAL SAFİ'nin GIZA BAK ŞİİRİNDEN ALINTIDIR)
------Diğer Dörtlükleri utandığımdan dolayı burada paylaşmadım. KADIN: Bütün Alemi insanın Havva Anası, Yüce Türk Ulusunun Atlas-libası, Nice Kahraman Yiğitlerin gönül Sunası, Vatan için Şehit olmuş bunca canların Eşi, Bacısı, Mustafa Kemal'in Zübeyde Anası, Anadolu kültürümüzün Şeref Tacı Bir aklı durgun, basireti yorgun, dimağı sargın ve Kalemi solgun bir Beşer-i Şair Tarafından bu şekilde lanse edemez? Etmemelidir? Ve asla etmemeliyiz diye düşünüyorum... -----Ben asla ve katta Merhum Cemal Safi'yi güncelleyen Şahıslara karşı bir serzenişim yoktur. Ve olamaz da. Herkesin görüş ve Fikri hürriyeti vardır. Bizim kimsenin tavır ve eylemine ket vurma yetkimiz yoktur...VESSELAM. -----Yazdıklarımı doğru okuyup ve doğru muhakeme eden okurlara sevgi ve Selamlarımı sunarım... -----BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-----
******KISSADAN HİSSE******* . -----Devri zamanın da oturduğumuzun semtin Bakkalı vardı. Sahibine Pala Cabbar efendi derlerdi. Bizim Palanın yaşlı bir Papağanı vardı. Bakkalın önünde geniş bir kafesin içinde asılı bir şekilde yaşar ve gelene-gidene laf atardı. Bir de Mahallemiz de Maliyeci Murtaza efendi vardı. Her gün işe giderken Pala Cabbar'ın Dükkanın önünden geçerdi. Her gelip geçerken Yaşlı Papağan Murtaza'ya, Aptal, sersem fodul, kel Murtaza gibi hakaretler yağdırırdı. Bizim Maliyeci Papağandan oldukça huylanır ve hatta kin, nefret tutar oldu... ------Günlerden bir gün Bakkal Cabbar'a Yeter ya-hu diyor. Bu hadsiz, terbi- yesiz Papağanı sustur yoksa elimden bir kaza çıkacak. Cabbar efendi bir güzel azarlıyor yaşlı ve hadsiz Papağanı. Diyor ki bir daha Murtaza efendiye hakaret edersen şayet, senin o dilini keserim...Ertesi günü Bizim Maliyeci oradan geçerken Yaşlı Papağan Murtaza efendi, Murtaza efendi diye ses- leniyor. Murtaza efendi dönüp bakınca, Papağan diyor ki? Sen anlarsınya, Sen anlarsın yaaa... ------Şimdi de her başa gelen, Memura, işçiye, Emekliye diyorlar ki???? Yaaa kullarım siz anlarsınız yaaa....VESSELAM. ------OZAN ÇAKIROĞLU-----
Ters olan da ters anlayan da sizsiniz bence. YazMayın da okumayın da çok memnun olurum. Ama önce bir aynayla barışın olur mu?
Başkaları hakkında ahkam kesmeyin lütfen.
“Siz tahsilli, kültürlü ve sosyal demokrat bir şahsiyet olarak Cemal
Safi'ye methiler dizeceksiniz, ben de aptal-aptal izleyeceğim. Olmaz ve
olamaz. Haa şunu anlarım Cemal Safi'nin bir yada birden fazla şiirinden
övgü ile bahsedebilirsiniz. Ancak onu yeni neslimize bir deha gibi lansa
etmeniz kabul edilir bir tavır değildir,“
Cemal Safiyi sizin gözünden görmek zorundamıyım ben.?
Bu nasıl bir üslup siz kötü görüyorsunuz diye ben de öyle görmek zorunda mıyım?
Ve hiç de sizin lanse ettiğiniz gibi bir şair değil! O muhteşem bir şair bana göre ve doğru olduğunu bildiğim şeyleri yazdım.
“Yazdıklarınıza müdahil oluyorum, ve olacağımda bu sizi neden rahatsız
ediyor.“
Neden müdahil oluyorsunuz niçin rahatsız ediyorsunuz efendim benim yazdıklarımdan?
Madem bana karşı bu kadar dolusunuz (Menfi olarak) neden sayfama
yazmayıp ta genele yazıyorsunuz. Bu size bir şey kazandırmaz ki????
Siz neden yazmayın dediğim halde kendi sayfanızdan cevap veriyorsunuz?
Size sizin yönteminizle cevap vermek istedim. Bakın hiç de hoş olmadı değil mi?
“Son olarak şunu söylemek istiyorum, her gelene gider yapmayınız biraz olsun
Sevgi ve Barışla çözüme gidiniz“
Ben her gelene gider yapan biri değilim, kötücül etkiye de tepkisiz kalamam.
Bence siz gördüğünüzü yorumlayınız duyduğunuzu değil. Kaç yıldır burada yazıyorum siz de yazdıklarıma rağmen hala bana negatif biriymişim gibi davranmaya devam ediyorsanız o da sizin sorununuz.
Size bir uzman tavsiyesi vermek istiyorum. İnsanların yazılarını okuduğunuzda kendi fikirlerinizi o yazılarla harmanlamayın. Karşıt fikrinizi daha uygun bir üslup ile direk kendisine yazınız.
Ya da içinizden düşünün.
Benimle başkalarını da aklınızca aynı kulvarda harmanlamayın. İnsanlar birbirine yorum yazınca ahbap çavuş olmazlar. Bu benim açımdan kabul edilemez. Sildiğiniz yazıda birilerine yaranmaktan bahsetmişsiniz bu çok ağır bir cümle. Benim hakkımda bunları düşünmenize ne sebep oldu bilmiyorum ama öyle biri olmadığımı sağır sultan bile duyup bilmiştir. Israrla bu yakıştırmalarınıza hiçbir anlam veremiyorum.
Yazılarıma cevap verip kendi yorumlarınızı katmayın. Söyleyeceklerim bunlar.
-----Bakınız yine tersten okuyorsunuz, Ben kankanıza neden öyle yazdınız
demiyorum ki? Doğru okusaydınız arkadaşınızı da üzmezdiniz diyorum...
Yazımı yanlış yazı olduğundan kaldıracağım demiyorum ki? Bu gün ana
sayfada olduğu gibi reklam olmayalım. Ayrıca burası ergenlerin günlük
tutma defteri değil ki?
-----Madem bana karşı bu kadar dolusunuz (Menfi olarak) neden sayfama
yazmayıp ta genele yazıyorsunuz. Bu size bir şey kazandırmaz ki????
Yazdıklarınıza müdahil oluyorum, ve olacağımda bu sizi neden rahatsız
ediyor. Siz tahsilli, kültürlü ve sosyal demokrat bir şahsiyet olarak Cemal
Safi'ye methiler dizeceksiniz, ben de aptal-aptal izleyeceğim. Olmaz ve
olamaz. Haa şunu anlarım Cemal Safi'nin bir yada birden fazla şiirinden
övgü ile bahsedebilirsiniz. Ancak onu yeni neslimize bir deha gibi lansa
etmeniz kabul edilir bir tavır değildir,
-----Biz Şiir ve yorumsal yazılarımızı iş olsun, torba dolsun anlayışıyla yazamayız,
yazmamalıyız. Eğer ki başından beri beni ve başkalarını doğru okusaydınız
çok farklı gelişmeler olacağına canı gönülde inanıyorum. Çünkü siz sıradan
biri değilsiniz. Bir çok yanlışlığa, hatta zaman-zaman yanlış gidişata kafa tutmuş
bir mevcudiyetsiniz. Bir çok acıyı birden yaşamış ve omurgalı durabilmişsiniz.
Çünkü Arkadaş adlı şiiriniz sizin kimliğinizdir...
-----Size bir ip ucu daha vereyim, bundan aylar öncesi Size dedim ki bir makale
yazdım yorumlarmısınız.. Bilmem hatırladınız mı? Siz orada da fevri davrandınız.
Düşünemediniz, ya- hu bu herif bu kadar şiir yazmış ve yorumsal yazıları ortada
benim yorumuma mı kaldı. Daha önceden kankanız da anlamamıştı olup-biteni.
Amma ve lakin şimdi benim gerçekten kardeşimdir. Başka zat-ı muhteremler
rahatsız olsalar bile.
------Aşağıda ki yazımı bir zahmet tekraren okuyunuz. İçinde bir çok gizem saklıdır.
Daha fazla ağyara reklam olmadan kaldıracağım. Birde ben fark etmemiştim, Arkadaş
lar söyledi ana sayfa da yazınızın sonunda OK ne anlama geliyor. Çok farklı yorumla-
yanlar olmuş....VESSELAM.
Siz kendinizi çok akıllı sanıyorsunuz herhalde? Silince kaybolmuyor. Aşağıdaki yazıya bakıyorum da paslı iğne sizin üslubunuz bana göre. Bir de Nilüfer hanıma onu incitecek hiçbir şey yazmadım. Gayet insanca sordum o da cevap verdi. Herhalde bir şey olsa kendisi cevap verecek kabiliyete sahip. Size ne oluyor? Ben de okuduğumu yorumlayacak kadar akla sahibim şükür.
Çünkü doğru okuyup
doğru anlamıyorsunuz. Dün kankanıza yaptığınız gibi..
Doğru okuyup doğru anlıyorum ve bu benim işim. Asıl siz bu yaptıklarınıla prim kaybediyorsunuz kimse aptal değil.
Sanırım Nilüfer hanımı kastediyorsunuz ben ona hiçbir şey yapmadım gayet nazik ve insani bir yazıyla ne olduğunu anlamak istedim. Zaten yazı da orada duruyor. Eğer bir rahatsızlık duysaydı kendisi de bana söylerdi ve ben de anlatırdım. Size ne oluyor? Yazılarınızda tıpkı aşağıdaki gibi! Farkında olmadan mı yahut bilerek mi yapıyorsunuz bilemiyorum ama hoş olmayan ve rahatsız edici üslubunuzla yazıyorsunuz. Paslı iğne bu durumda
Benim gördüğüm kadarıyla sizin sözleriniz. Bazı kurnazlıkların herkes farkında.
-----TÜRK ULUSAL EDEBİYATIMIZ DA ŞİİR------
.----ŞİİR: Duygu ve düşüncelerin imgelerle uyumlu, ölçülü ve kurallı bir
şekilde kullanılmasıyla ortaya çıkan sözlü ya da yazılı edebi bir daldır.
-----Kafiyeli ve ölçülü şiirler, zengin sembollerle, ritimli sözlerle seslerin
uyumlu ve ahenkli kullanılmasıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından
denk ve kendi başına bir bütünlük oluşturan yazılı ve sözlü edebi bir eserdir.
-----Serbest vezinle yazılan şiirler nesir gibi yan-yana değil de, alt-alta dizilmiş
şeklidir. Yazılırken ne kural ne de bir ölçü baz alınır. Hatta Şiir Başlığından da
bağımsız yazılabilir,. Yani tam anlamıyla hükümsüz ve kuralsız bir makale
türüdür. Bu tarz şiirleri genelde tembel Şairler tercih etmektedirler...VESSELAM.
----------OZAN ÇAKIROĞLU KALEMİNDEN----------
ASLINI BİLMEYEN BERHUDAR OLMAZ
.
Ahbap Pazarında, Karıştı Çarşı
Kankalar Çalıyor, Köroğlu Marşı
Üçüzler Birleşti, Kudrete Karşı
Dostluğu Bozana Ehtibar Olmaz.
.
Dostluklar sahteymiş, yarenlik bitmiş
Birinin Gönlüne, Ayrılık Düşmüş
Bilumum Sırları, Ağyara Satmış
Aslını Bilmezden, Vefakâr Olmaz.
.
Poyrazdan Estiler Haftalar-Aylar
Derinden bulandı, durulmaz çaylar
Kılıçlar Çekildi, Gerildi Yaylar
Ehilsiz Yoldaştan, Cefakâr olmaz.
.
Kin, Kibir Egoydu, Kavgaya Neden
Evvelden Niyetli, Ayrılıp Giden
Hangisi Peşinden, Ahuzar Eden
Kervandan ayrılan, menzile varmaz.
.
Çakıroğlu Sözü, Uzatma Yeter
Ocaksız bacada, duman mı tüter
Üçü de Pusatlı, Orduya Yeter
Bunlara dalaşan, berhudar olmaz...
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
--------MEVLÂNÂ CELÂLLEDDİN RUMİ--------
-----Mevlâna 1207 yılında Afganistan'da Dünyaya geliyor. 1273 yılında Konya'da
ölüyor. Yaradan taksiratını af eylesin...Kendileri Fars tasavvufçu ve sufi bir şairdir.
Şiirlerinde çok nadir olarak Türkçeyi kullanmıştır...
-----Son zamanlar da, Antoloji sitelerinde şahsına ait olduğu sanılan, Şiirsel ve
deyimsel sözleri sık-sık güncellenmektedir. Mevlana'ya ait olduğu düşünülen özlü
ve bezeli sözler, Milattan önce yaşamış Hamurabi'ler döneminde de söylenilmiştir.
Antik Yunan Filozofu Sokrates'in bir çok Tez ve söylevlerin de bulabilirsiniz.
-----Dinler Tarihi ünlü Hocalarından Sayın Mikâil Bayram hoca yazılarında Mevlana
Celaleddin Rumi için bir Moğol ajanıdır demiştir. Ve dahası onun tuhaf ilişkiler içeri-
sinde olduğunu dile getirmiştir. Merak buyuran mevcudiyetler Mikâil Bayram hocanın
yazılarında bulabilirler...
-----Benim anlamadığım ve asla kabul edemediğim, Cumhuriyet döneminde yetişmiş
bunca Metafizik ve Materyalist Felsefecilerimiz vardır. Onlardan neden bahsedilmiyor.
Neden, Mustafa Kemal Atatürk'ün özlü ve irşadi sözleri güncellenmiyor???
-----Ayrıca Mevlana'nın sözlerini güncelleyen bir çok Şair ve yazarların, daha da Mürşid-i
Arif olduklarına gönülden inanmaktayım. Sonuç olarak o her gün paylaştığınız özlü ve
bezeli sözler olmasaydı SİZLER hangi söz ve deyimleri kullanacaktınız??? VESSELAM.
---------OZAN ÇAKIROĞLU YORGUN KALEMİNDEN---------
Havanda su ?ovenler cemiyeti
AYDINLIK TEMELİ BİLİMDİR, BİLİM
.
Havada-Denizde, Toprakta-Taşta
Ormanda-Harmanda, Ekmekte-aşta
Evde-Okulda, her zaman, her yaşta
Acıya Tatlıya, Yar Bilim Dalı.
.
Devran-i Alemde, Bunca Yarışlar
Hızlandı Evrende, İlmi Buluşlar
Olmasın Mürşide, Nazar Bakışlar
Adem'den bu yana, var Bilim dalı.
.
Okulda Bilgidir, Dergâhta Ocak
Denizde Gemidir, Havada Uçak
Her Tür Mahlukata, açıyor kucak
Dört Kitaba da bak, gör Bilim dalı.
.
Der Vezir, Her Birey Aydın olmalı
Hür Medeniyetin, Budur Temeli
Devlet Okuyana, Fırsat Vermeli
Devran-i Alemde, Hür Bilim Dalı...
----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM MUHTEREM KARDEŞLERİM*******
-----Ben Şimal-i Şark Çocuğuyum. Yirmili yaşlarıma kadar Köyüm de yaşadım.
Ortaokul'dan sonra Eğitim ve öğretime bir yıl ara vermek zorun da kaldım. Koca
bir Kışı Köyüm de, her türden Kitap okuyarak geçirdim.. 80-li yıllar da Siyasi kaos
ve kargaşa Memleket sathına yayılmıştı. Bizim kuşak, gelişen Siyasi olumsuzluk-
lardan oldukça fazla nasiplenmiştir.
-----Köyümde ki tüm arkadaş ve emsallerim Değişik Şehirler de Lise tahsillerine
devam ediyorlardı. Ben Köyde aylak-aylak geziniyordum. Bir Soğuk Kış günü
Çarşı da gezinirken, Akrabamız olan İlk öğretim Müfettişi Behlül Çelik'le karşı-
laştım. Neden Okulda olmadığımı sorunca? Ben de bir mahcubiyet içerisinde
Eğitime bir yıl ara verdiğimi söyledim. Behlül bey bana olmaz öyle bir şey dedi.
Okula gitmesen de, eğitime ara verilmez dedi. Beni evine davet etti. Ve gece
yarısına kadar muhabbet ettik. Sabahleyin beni yolcu ederken, Bana kocaman
bir valiz verdi. Dedi bu valiz de her türden Kitap vardır, yok öğle Köyün de yan
gelip yatmak, bu kitapların tamamını anlayarak okuyacaksın. Mayısta Köye gelir
ve seni imtihan ederim dedi. Köyümüz de Su, Hava ve odun beleş. Her odada
Soba gürül-gürül yanıyor. Her türlü Tarım ve Hayvansal ürünlerimiz hormonsuz.
Ben 40 Selavatla başladım okumaya ve hala da okumaktayım...
-----Merhum Behlul Çeliğe Allah Rahmet eylesin, Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun.
Ulusal bir Milletin Çağdaş uygarlık içerisinde yaşayabilmesi, Müspet Bilimsel eğitim
ve Anayasal hakların korunmasıyla mümkündür. Bu haklardan en önemlisi, eğitim ve
öğretimde eşitlik ilkesinin korunmasıdır. Anadolu Köylerin de İlk okulların kapatılması.
03--Mart--1924 de çıkarılan Tevhid-i Tedrisat kanununa çelme takılmıştır. Ayrıca özel
Dershanelerin Ülke Sathına hız yayılması öğretim birliğini dejenere etmiştir. Yani her
zaman ve her yerde olduğu gibi Parası olan okur, Parası olan Askerlik yapmaz, ve
dolayısıyla Zengin burjuvazi Çocukları da Şehit olmazlar.
-----Ulusal Devletlerin Çağdaş, muasır medeniyetleri, Toplumsal, Siyasal, Sosyal ve
kültürel alanda Anayasal haklarının Hak, Hukuk ve Adalet Mizanında eşit bir şekil de
korunup-kollanmasıyla sağlanır. Aksi hüsrandır???
-----Ulusal ahlak-i olmayan bir milletin, Muasır, çağdaş ve hür medeniyeti asla olamaz,
Medeniyetin temeli Siyasal, Sosyal ve kültürel değerlerle esas ve sabittir...VESSELAM.
-----------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN----------
*****GÜNAYDIN YARENLER, DOSTLAR*****
---Dün biraz Bedestan-Çarşı gözer eyledim. Denetimsiz serbest piyasa
pazarı kanatanmış uçuyor. Yetişip tutmak mümkün değil. Eskiden yani
10 yıl öncesine Pazar kalıntıları ve çöpler akşam olduktan sonra karış-
tırıldı. Şimdiyse Gök meydan da alenen yapılır hale gelmiş.
---Yerel seçimler yaklaştıkça, Sokaklarda seçim müzik ve nutukları dört
nal gidiyor. Bizim Siyasiler adeta Meleğe dönüşmüşler. Ne naatlar ne
vaatler. Ne palavralar ne yalanlar hurra gidiyor. Amma ve lakin sadece
tüyleri değişmiş? huyları değil...Yine Din-iman, Fıtrat-ı kader, Cehennem
Cennet, Sıratel-müstakim niyazları Cami, Cadde-sokak, Çarşı-pazar
Bakkal-çakkal, Bar-pavyon da dört nal gidiyor...
---Sarayda hatimler indirilmeye hız verilmiş. Makarna, Burgul Çay-Şeker
üretimi artırılmış. Yeşil kart ve benzeri sosyal yardımlar harekete geçmiş.
Cami hutbeleri zamanın önemine binaen dizayne edilmiş. Bütün Reis
Adaylarına Osmanlı geneleğini anlatan özlü sözler ezberletilmiş. Köylü
esnaf ve mütedeyyin kesimin benimsediği kılık-kıyafete önem verilmiş.
Yüzler yumuşamış, Halka bakışlar değişmiş. Tebessümler artmış, Selam-
laşma zorunlu kılınmış. Ve her şeyden önemlisi, Al Ananı da git değimi
kesinlikle yasaklanmış. Yani meselenin sübutu mış-mış-mış lar Memleket
sathına yayılmış dört nal gidiyor...
---Yaradan ezilen, horlanan ve sömrülen Milletimize dayanma gücü versin..
--------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
.
ASLINI BİLMEYEN BERHUDAR OLMAZ
.
Ahbap Pazarında, Karıştı Çarşı
Kankalar Çalıyor, Köroğlu Marşı
Üçüzler Birleşti, Kudrete Karşı
Dostluğu Bozana Ehtibar Olmaz.
.
Dostluklar sahteymiş, yarenlik bitmiş
Birinin Gönlüne, Ayrılık Düşmüş
Bilumum Sırları, Ağyara Satmış
Aslını Bilmezden, Vefakâr Olmaz.
.
Poyrazdan Estiler Haftalar-Aylar
Derinden bulandı, durulmaz çaylar
Kılıçlar Çekildi, Gerildi Yaylar
Ehilsiz Yoldaştan, Cefakâr olmaz.
.
Kin, Kibir Egoydu, Kavgaya Neden
Evvelden Niyetli, Ayrılıp Giden
Hangisi Peşinden, Ahuzar Eden
Kervandan ayrılan, menzile varmaz.
.
Çakıroğlu Sözü, Uzatma Yeter
Ocaksız bacada, duman mı tüter
Üçü de Pusatlı, Orduya Yeter
Bunlara dalaşan, berhudar olmaz...
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
*****ESSELAMÜN ALEYKÜM CEMAATİ MÜSLİMİM*****
-----Toplumsal, Kominal ve Kamusal alanlar da yaşamsal devinim içöerisinde
olan bütün Vatandaşlar birbirlerinin haklarına riayet etmesi, karşılıklı saygı ve
sevgi anlayış içerisinde sosyal ve kültürel ilişkilerini devam ettirmesi insan
olmanın bir gereğidir.
-----Özellikle Şair ve Yazarlarımız bu konuda daha da önem arz etmektedir.
Yeni Neslimize, özellikle ergen gençlerimize tavır ve tutumuyla, duruşuyla
davranışıyla, sözü ve özüyle örnek olmalıdırlar. Çünkü Şair ve Yazarlarımız
her zaman ve her yerde göz önündedirler...
------Asla kuralsız, nizamsız, ölçüsüz ve sorumsuz olmamalıdır. Çünkü?
Türk Ulusal muasır medeniyetimizi sarfınazar etmeleri hakkına sahip değil-
lerdir. Kendi kin, kibir ve egolarını alenen yaşamalarına ne örfü geleneğimiz
ne de mevcut yasalarımız izin vermektedir. Biz Devri Aleme nizam vermiş
Bir Milletiz. Toplumsal Ahla ki değerlerimizi hiç kimsenin yozlaştırmasına
ve fasifize etmesine izin vermeyeceğiz. Anayasal haklarımıza her zaman
ve her yerde sahip çıkacağız...VESSELAM.
DEVRAN DEĞİŞTİ KUL AYNI DEĞİL
.
Kalmamış Beşerde, Fikri Feraset
Kâhinler Batıla, Olmuş Esaret
İlim Bahçesini, Sarmış Haşaret
Ağaçlar Kurudu, Dal Aynı Değil.
.
Şeytana Gerek Yok, Nesil Azıyor
Yobaz Alim Olmuş, Derviş Geziyor
Kardeş-Kardeşine, Kuyu Kazıyor
Gidişat Bozuldu, Gen Aynı Değil.
.
O, Eski Yarenler, Hasım Oldular
Ezeli Rakipler, Hısım Oldular
Cübbeli Papazlar Kasım oldular
Mezhepler değişti, Kul aynı değil.
.
Bilim Tezgâhın da, Sahte Nakışlar
Memleketi Bozdu, Nazar Bakışlar
Meclis-i Ayan'da, Fevri Çıkışlar
Lehçeler Bozuldu, Dil Aynı Değil.
.
Der Vezir, Ecdadın Unutma Sakın
Cahilden Uzak Dur, Kâmil'e Yakın
Yalancı Fetbaza Tavrını Takın
Kervan Vurgun yedi yol aynı değil...
------OZAN ÇAKIROĞLU-------
------Başkalarının Fikri düşüncelerini. söz ve deyimlerini, Şiir ve
Nesirlerini Aktüel olarak güncellemeye mütemadiyen devam ettik-
lerin de, kendi öz benliklerini yitirirler. Yaşamsal devimim içerisinde
her zaman ve her yerde Araf ve fetrette kalırlar...
------Biz Materyalist Felsefeciler ve Sosyalist Realistler Fikri hür,
Vicdani hür ve irfani hür nesilden yanayız...VESSELAM.
-----OZAN ÇAKIROĞLU-----
.
*******ESSELAMÜN ALEYKÜM BEŞER ALAMİ*******
-------ACIMI İNSAN-I YOĞURUR, İNSAN MI ACIYI YOĞURUR--------
Toplumsal, Kominal ve Kamusal alanlar da uyulması gereken kurallar vardır.
Bu kurallar bütünlüğü içerisinde Fertlerin biribirlerinin haklarına riayet etmesi
karşılıklı saygı, sevgi ve anlayış çerçevesi dahilinde sosyal ve kültürel ilişkilerini
devam ettirmesi için İnsan olmalarının bir gereğidir.
-------Bu yaşamsal devinim içerisin de hayatımız inişli-çıkışlı, Acılı-tatlılı, huzurlu
ya da huzursuz gamlı, kederli, başarılı-başarısız eylemli ve ya eylemsiz gün, ay
ve yıllarımız sistematik bir döngü içerisinde, belirli iklim ve Coğrafyalar da zaman-
sal ve yaşamsal nedenlerden dolayı kaçınılmaz gerçeklerdir...
------İnsanın doğumundan ölümüne kadar yukarıda beyan ettiğim olgulardan dolayı
Acılar İnsanları yoğurur, pişirir ve güçlendirir. Mürşid-i Kâmil insanlar her türlü acılar-
dan ibret alır ve yaşamsal bir eyleme dönüştürür...VESSELAM.
-------BİR YORGUN DEMEOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-------
*****MUHTEREM ŞAİR VE ŞAİRE KARDEŞLERİM*****
----Alem-i Devran da her eylemsel tavır ve davranışlardan pişmanlık
duyulabilinir. Ancak Saygı, Sevgi ve Barıştan asla pişmanlık duyulmaz.
----Sevgi olmadan Saygı, Saygı olmadan sadakat, Sadakat olmadan
huzur ve mutluluk olmaz. Bütün bu olguların oluşması için, Müspet
Bilimsel eğitimle Fikri hür, Vicdani hür ve irfani hür bir nesil yetiştiril-
mesiyle sağlanır...VESSELAM.------OZAN ÇAKIROĞLU.
*****CEMAAT-İ MÜSLİMİN*****
Devran-i Alem de, İnsanlığın kurtuluşunu sağlayacak en büyük eylemsel
Devinim Sevgi, Barış ve Hasenatla sağlanabilir. Ekonomik, Siyasal, Sosyal
ve kültürel alanda Toplumsal Temayülün menzili Türk Ulusal Milletin Barışa
dayalı Anayasal haklarının korunmasıdır. .VESSELAM.
.
*****MUHTEREM DİN KARDEŞLEİM*****
Her İnsan bir değerdir, karşılıklı Sevgi ve saygı
İnsanların En büyük hazinesidir...
Su, Hava, Güneş gibi, karşılıklı Sevgi ve saygı
İnsanların Doğal ihtiyaçlarıdır...
------OZAN ÇAKIROĞLU-----
.
*******MUHTEREM METAFİZİKÇİ KARDEŞİM******
.
-----Metafizik Felsefeyle--Materyalist Felsefenin Anayasal konularda ve Toplumsal
Kominal ve bireysel yaşam ortamların da oldukça fazla ortak bileşimler ve kavram-
sal eylemler mevcuttur.
------Hak, Hukuk ve Adalet mizanın da Din, Mezhep ve Irk ayrımı yapılmadan eşit
haklara sahip olunması ve Kamusal alanlar da kişilerin aynı haklara sahip olmaları.
Vatandaşlık haklarının, kişilerin Dinine, rengine ve ırkına bakılmaksızın ve kayıtsız
şartsız aynı Kanun hükmünde korunması. Ulusal Devlet Hiyerarşik sistemin bütün
Memleket sathın da eşit bir şekilde bilumum hakların korunup-kollanmasında.Siyasi
Ekonomik, Sosyal ve kültürel alanlarda Toplumsal Barış ve Huzurun tesisinde. Daha
bir çok alanlar da bir bütünlük içinde her iki Felsefenin hem-hal olduğu kaçınılmaz
ve inkâr edilemez bir gerçektir Onun içindir ki Dua ve Niyazın yeri ve önemi ayrıdır.
Ulusal Devletler de Diplomasi faaliyetlerinin yeri ayrıdır.
-----Devran-i Alemin Tarihsel Devinimine bir göz atarsanız, bütün bilinmeyen meçhul
denklemleri her iki Felsefenin ortak kudretiyle çözersiniz. Devranın Tarihsel sürecine
Metafizikçiler Fıtrat-ı Kader derler... Materyalist Felsefeciler ve Sosyalist Realistler
EVRİM Derler. Bütün ayrıntı bir taraf Uhrevi düşünce eylemini, Diğer taraf ise Bilimsel
düşünce eylemini destekler....VESSELAM.
--------------YORGUN DEMOKRAT KALEMİNDEN---------------
--------VAHŞİ KAPİTALİZM--------
.
------Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyete ait olması ile birlikte, bunların
kâr ile işletilmesine dayalı bir sömürü sistemidir. Tamamen teknik-ekonomik sistem
olan Kapitalizm denetimsiz serbest piyasa ekonomisine dayalıdır. Süreklilik arz etmek
için, Basın-yayın ve Televizyon aracığıyla ve her türlü reklam-i dalaveralarla üretim
Toplumunu Tüketim Toplumuna evrilmesiyle devamlılık sağlar...
------1980 ler de Ülkemiz ekonomisi yeni ve yarı sömürge sistemiyle boğuşurken, son
on yıl da hızla çağlayıp-coşmuştur...Vahşi Kapitalizm neredeyse Ülkemizin tamamına
yayılmıştır. Siyasi Akvamın tutarsız ve yetersiz politikaları sonucu, Maşrikten--Mağribe
göç kervanı yoğunlaşmıştır. Kırsal kesimler de yaşayan, özellikle Köylü kesimini türlü
oyunlarla Metropol Şehirlere özendirip ve göç etmelerini sağlamışlardır.
------Anadolu'nun doğu kesimde Tarım ve Hayvancılıkla uğraşan Köylü ve çiftçilere
Devlet yeteri kadar Sübvansiyon desteği vermediğinden dolayı ve bilinçli bir şekilde
Tarım ve Hayvancılık yüzde ellilerin altına düşmüştür. Merhum İsmet İnönü tarafında
çıkarılan ( DENETİMLİ SERBEST PİYASA EKONOMİSİ) Ber taraf edilerek, yerine
Denetimsiz serbest piyasa ekonomisi getirilmiştir. Siyasi Akvam, Özellikle Riyaset
Sarayı Televizyonlar da ve Miting meydanlarında bunu gizleyip ve enflasyonu türlü
cambazlıklarla lanetleyip dururlar...
------Osmanlı Devletinin iki türlü geliri vardı. Bir Vergiler, iki savaş ganimetleri.Şimdi
neredeyse aynı konuma gelindi. Hani biz Millet olarak semt pazarlarına ve tekelci
Marketlere ver yansın ederizyaaa, işte bu beyhudedir. Çünkü Mevcut Sistem bura-
dan besleniyor. Yani her gün Gökten yağmur yerine ZAM yağması Hükümetin işine
geliyor. Piyasa da ne kadar pahalılık, Devlete o kadar vergi demektir...VESSELAM.
-------BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN------
HÜRRİYET BENDİNİ YIKAR GİDERSİN
.
Bunca melanetten utanmaz mı Yüzün
Zalimin Zülmüne, Yokmu'dur Sözün
Çökmez mi ruhuna, gam-keder hüzün
Haktan-Hakikatten, Kaçar Gidersin.
.
Bir Dediğin Diğerine Uymuyor
Vicdanın çürümüş, kulak duymuyor
Basiret felç olmuş, Dimağ almıyor
Cehalet Arkında, Coşar Gidersin.
.
Hayır-Hasenatın, Tehir Eylersin
Cambazı, Fetbazı, Tahir Eylersin
Halkına Yaşamı, Zehir Eylersin
Tarikat Peşinden, Koşar Gidersin.
.
Şıhların Bozuldu, Edep Ölçüsü
Yobazdır Dergâhın Kara kolcusu
Delalet İçinde, Sağı-Solcusu
Hürriyet Bendini, Yıkar Gidersin.
.
Ben ne bir kâhinim, nede bir seymen
Filistin Kavruldu, Sırada Yemen
Tespitim doğrudur, alınma hemen
Ağyara Sırrını, Döker Gidersin.
.
Der Vezir, Hilafet Peşinden Gitme
Haşhaşi Sülbüne, Eyvallah Etme
Huysuz Horoz gibi, zamansız ötme
Nesline Melanet, Eker Gidersin...
------OZAN ÇAKIROĞLU------
*****ANTOLOJİ SİTELERİNİ SANKİ KASIRGA VURMUŞ*****
.
-----Ehil Şahsiyetler Fikri hür, Vicdani hür ve irfani hür Mürşid-i Kâmillerdir.
Materyalist Felsefi Realistler Toplumsal meselelere bilimsel açıdan irşat
olurlar. Her zaman ve her yerde medeni ve cesur olurlar. Her türlü melanet
karşısında omurgalı bir dik duruş sergilerler.
-----Cahil ve yobaz mahlukatlar haksız, kuralsız, çaresiz güdüsel ve korkak
olurlar. Her türlü hakimiyet altına girerler. Her zaman ve her yerde Atatürk
devrine çamur atar ve Cumhuriyet değerlerine karşı çıkarlar. Ulusal Devlet
yönetim şekline ket vururlar. Hilafet aşkıyla yanıp tutuşurlar.
-----Zalimler sömürü ve melanet çarklarını her zaman ve her yerde bu cahil
ve yobaz kafalarla çevirirler.. Cehalet odaklarıyla Topluma kin, kibir ve nefret
ekerler. Şehit Cenazelerini Provoke ederler. Metropol Şehirlerde Hilafet Bayrağı
açarlar. Okul ve Camilerde kötü amellerini eyleme dönüştürürler. Bunlar Kaos
ve Kargaşasız ortamlar da asla yaşayamazlar.
------Yurdumuz da Hak, Hukuk ve Adaleti Mizanı hakikatlı bir şekilde çalışması
için Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Devrim ve Yasaları kayıtsız-şartsız Hiyerarşik
bir şekilde uygulanmalıdır... VESSELAM.
------BİR YORGUN DEMOKRAT------
******SAMSUNLU ŞAİR CEMAL SAFİ******
.
-----Cemal Safi, 1938 yılın da Samsun'da doğmuş, Beyin damar hastalığından
dolayı 2018 yılın da Ankara'da vefat etmiştir. Merhum Şaire Allah Rahmet eylesin,
Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun...
------Başka bir Sitede Merhum Cemal Safi'ye methiler dizilmiş. İleri görüşlü, ufku
geniş, oldukça ferasetli ve kusursuz bir Kâhin gibi anlatılmış. Eyvallah--Eyvallah da
Fikri hür, Vicdanı hür ve irfanı hür hamasetli Kâhinler, yaşamsal devinim içerisin de
bütün eylemsel tavır ve davranışlarından sorumludur. Eğer ki zayıf ve kusurlu yan-
ları varsa şayet bir bütünlük içerisinde övgüyle anlatılmaz. Ancak hayır ve hasenatlı
eylemleri anlatılır diye düşünüyorum...
-------Şimdi ben buradan, Şair Cemal Safi'nin 03-05-2001 tarihinde yazmış olduğu
GIZA BAK Başlıklı Şiirinin sadece üç Dörtlüğünü paylaşacağım. Sayın okurlarımız
yorumlarını yapsınlar...
.
-------GIZA BAK------
Bilmem neyin nesi, kimin sıpası
Çözüldü gölümün katmerli pası
Göğüs-göğüs değil, füze rampası
Şafak mı söküyor, kıza bak hele.
.
Ten değil mübarek, akrın sıcağı
Koynuna girenin, söndü ocağı
Bir kalçayı seyret, bir de bacağı
Tornaya çekilmiş, dize bak hele.
.
Görenler altını ıslatmış derler
Yatağı göl etti döktüğüm terler
Yetişin yanıyor bastığı yerler
Giderken koyduğu, ize bak hele...
.
(ŞAİR CEMAL SAFİ'nin GIZA BAK ŞİİRİNDEN ALINTIDIR)
------Diğer Dörtlükleri utandığımdan dolayı burada paylaşmadım.
KADIN: Bütün Alemi insanın Havva Anası, Yüce Türk Ulusunun Atlas-libası,
Nice Kahraman Yiğitlerin gönül Sunası, Vatan için Şehit olmuş bunca canların
Eşi, Bacısı, Mustafa Kemal'in Zübeyde Anası, Anadolu kültürümüzün Şeref Tacı
Bir aklı durgun, basireti yorgun, dimağı sargın ve Kalemi solgun bir Beşer-i Şair
Tarafından bu şekilde lanse edemez? Etmemelidir? Ve asla etmemeliyiz diye
düşünüyorum...
-----Ben asla ve katta Merhum Cemal Safi'yi güncelleyen Şahıslara karşı bir
serzenişim yoktur. Ve olamaz da. Herkesin görüş ve Fikri hürriyeti vardır. Bizim
kimsenin tavır ve eylemine ket vurma yetkimiz yoktur...VESSELAM.
-----Yazdıklarımı doğru okuyup ve doğru muhakeme eden okurlara sevgi ve
Selamlarımı sunarım...
-----BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-----
******SAMSUNLU ŞAİR CEMAL SAFİ******
.
-----Cemal Safi, 1938 yılın da Samsun'da doğmuş, Beyin damar hastalığından
dolayı 2018 yılın da Ankara'da vefat etmiştir. Merhum Şaire Allah Rahmet eylesin,
Mekânı Cennet, Ruhu Şad olsun...
------Başka bir Sitede Merhum Cemal Safi'ye methiler dizilmiş. İleri görüşlü, ufku
geniş, oldukça ferasetli ve kusursuz bir Kâhin gibi anlatılmış. Eyvallah--Eyvallah da
Fikri hür, Vicdanı hür ve irfanı hür hamasetli Kâhinler, yaşamsal devinim içerisin de
bütün eylemsel tavır ve davranışlarından sorumludur. Eğer ki zayıf ve kusurlu yan-
ları varsa şayet bir bütünlük içerisinde övgüyle anlatılmaz. Ancak hayır ve hasenatlı
eylemleri anlatılır diye düşünüyorum...
-------Şimdi ben buradan, Şair Cemal Safi'nin 03-05-2001 tarihinde yazmış olduğu
GIZA BAK Başlıklı Şiirinin sadece üç Dörtlüğünü paylaşacağım. Sayın okurlarımız
yorumlarını yapsınlar...
.
-------GIZA BAK------
Bilmem neyin nesi, kimin sıpası
Çözüldü gölümün katmerli pası
Göğüs-göğüs değil, füze rampası
Şafak mı söküyor, kıza bak hele.
.
Ten değil mübarek, karın sıcağı
Koynuna girenin, söndü ocağı
Bir kalçayı seyret, bir de bacağı
Tornaya çekilmiş, dize bak hele.
.
Görenler altını ıslatmış derler
Yatağı göl etti döktüğüm terler
Yetişin yanıyor bastığı yerler
Giderken koyduğu, ize bak hele...
.
(ŞAİR CEMAL SAFİ'nin GIZA BAK ŞİİRİNDEN ALINTIDIR)
------Diğer Dörtlükleri utandığımdan dolayı burada paylaşmadım.
KADIN: Bütün Alemi insanın Havva Anası, Yüce Türk Ulusunun Atlas-libası,
Nice Kahraman Yiğitlerin gönül Sunası, Vatan için Şehit olmuş bunca canların
Eşi, Bacısı, Mustafa Kemal'in Zübeyde Anası, Anadolu kültürümüzün Şeref Tacı
Bir aklı durgun, basireti yorgun, dimağı sargın ve Kalemi solgun bir Beşer-i Şair
Tarafından bu şekilde lanse edemez? Etmemelidir? Ve asla etmemeliyiz diye
düşünüyorum...
-----Ben asla ve katta Merhum Cemal Safi'yi güncelleyen Şahıslara karşı bir
serzenişim yoktur. Ve olamaz da. Herkesin görüş ve Fikri hürriyeti vardır. Bizim
kimsenin tavır ve eylemine ket vurma yetkimiz yoktur...VESSELAM.
-----Yazdıklarımı doğru okuyup ve doğru muhakeme eden okurlara sevgi ve
Selamlarımı sunarım...
-----BİR YORGUN DEMOKRATIN SOLGUN KALEMİNDEN-----
******KISSADAN HİSSE*******
.
-----Devri zamanın da oturduğumuzun semtin Bakkalı vardı. Sahibine Pala
Cabbar efendi derlerdi. Bizim Palanın yaşlı bir Papağanı vardı. Bakkalın
önünde geniş bir kafesin içinde asılı bir şekilde yaşar ve gelene-gidene laf
atardı. Bir de Mahallemiz de Maliyeci Murtaza efendi vardı. Her gün işe
giderken Pala Cabbar'ın Dükkanın önünden geçerdi. Her gelip geçerken
Yaşlı Papağan Murtaza'ya, Aptal, sersem fodul, kel Murtaza gibi hakaretler
yağdırırdı. Bizim Maliyeci Papağandan oldukça huylanır ve hatta kin, nefret
tutar oldu...
------Günlerden bir gün Bakkal Cabbar'a Yeter ya-hu diyor. Bu hadsiz, terbi-
yesiz Papağanı sustur yoksa elimden bir kaza çıkacak. Cabbar efendi bir
güzel azarlıyor yaşlı ve hadsiz Papağanı. Diyor ki bir daha Murtaza efendiye
hakaret edersen şayet, senin o dilini keserim...Ertesi günü Bizim Maliyeci
oradan geçerken Yaşlı Papağan Murtaza efendi, Murtaza efendi diye ses-
leniyor. Murtaza efendi dönüp bakınca, Papağan diyor ki? Sen anlarsınya,
Sen anlarsın yaaa...
------Şimdi de her başa gelen, Memura, işçiye, Emekliye diyorlar ki????
Yaaa kullarım siz anlarsınız yaaa....VESSELAM.
------OZAN ÇAKIROĞLU-----