Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafından, (oradaki) ağaç yönünden kendisine şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ! Muhakkak ki ben yalnızca âlemlerin rabbi olan Allahım.(Kasas,28/30)
Asânı yere bırak!" Mûsâ asâyı yılan gibi kıvrılır görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Mûsâ! Beri gel, korkma, çünkü sen güvendesin. (Kasas,28/31)
Şimdi elini koynuna sok; bir hastalık yüzünden olmaksızın bembeyaz çıkacaktır. Korkudan açılıp savrulan kollarını normal konuma getir (sakin ol). İşte bu ikisi Firavun ve adamlarına karşı göstereceğin, rabbin tarafından iki kesin delildir. Onlar, yoldan çıkan bir kavim olmuşlardır.’’(Kasas,28/32)
Allah buyurdu: "Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size öyle bir güç vereceğiz ki, bu sayede size erişemeyecekler, mûcizelerimizle siz ve size tâbi olanlar üstün geleceksiniz."(Kasas,28/35)
Firavun, "Ey seçkinler! Sizin için benden başka tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için tuğla fırınını yak, bana bir kule yap. Belki oradan Mûsâ’nın tanrısını görürüm; ama kesinlikle onun bir yalancı olduğunu düşünüyorum" dedi.(Kasas,28/ 38)
‘’Firavun ve askerleri, bize döndürülmeyecekleri kanaatine kapılarak yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar.’’( Kasas,28/39)
‘’Biz de onu ve askerlerini alıp denizin içinde bıraktık. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu!’’(Kasas,28/40)
‘’Böylece onları, halkı ateşe çağıran öncüler yapmış olduk. Kıyamet gününde onlar yardım görmeyeceklerdir.’’(Kasas,28/41)
‘’Muhakkak ki biz, önceki (birçok) nesilleri yok ettikten sonra, düşünüp ders çıkarsınlar diye Mûsâ’ya insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o kitabı verdik.’’(Kasas,28/43)
‘’İman eden bir topluluk için Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını gerçek şekliyle sana anlatacağız.’’ (Kasas,28/3)
‘’Kuşkusuz ülkesinde Firavun ululuk taslamış, (ayırımcılık yaparak) halkını da gruplara ayırmıştı. Gruplardan birini, erkek çocuklarını kıyımdan geçirip kızlarını sağ bırakarak güçsüz düşürmek istiyordu. Hiç kuşkusuz o huzur ve güveni bozanlardandı.’’ (Kasas,28/4)
‘’ Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri kılmak istiyorduk.’’(Kasas,28/5)
‘’Onları belli bir yere yerleştirmek, Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, sakındıkları şeyi onların eliyle başlarına getirip göstermek (istiyorduk).’’(Kasas,28/6)
‘’Mûsâ’nın annesine, "Onu emzir, başına bir şey gelmesinden endişe ettiğinde onu nehre bırak. Korkup kaygılanma. Biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız" diye vahyettik.’’(Kasas,28/7)
Firavun’un karısı, "O, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz" demişti. Onlar işin farkında değillerdi.’’(Kasas,28/9)
‘’Mûsâ yetişip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz.’’(Kasas,28/14)
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: "Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında görüşme yapıyorlar; derhal çıkıp git! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim."(Kasas,28/20)
Mûsâ bu süreyi doldurup ailesiyle birlikte yolda giderken Tûr tarafında bir ateş gördü; ailesine, "Siz bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir parça ateş getiririm" dedi.(Kasas,28/29)
Doğru, gerçek manasında kullanılır ‘Sahih’ terimi ben de Buhari’nin Camiu’s- Sahih adlı eserini çağrıştırıyor. Buhari sadece sahih hadisleri bir araya getirdiği için Kuran-ı kerimden sonra kitabı en sahih kitap kabul edilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle ilk meclis açılışında Buhari hatmi yapılmıştır. ‘’ Hatm ve hıtâm sözlükte “örtmek, mühürlemek, bir şeyi tamamlayıp sonuna ulaşmak” gibi mânalara gelir. Kur’ân-ı Kerîm’i başından sonuna kadar yüzünden veya ezbere okuyarak bitirmeye, ayrıca Sahih-i Buhârî başta olmak üzere tanınmış hadis kitaplarını okuyup sona erdirmeye hatim (hatim indirmek, hatmetmek) denilmiştir.’’ Kaynak TDV
Mustafa Kemal Atatürk, Kuran-ı kerimi Elmalı Muhammed Hamdi Yazır'a tercüme ettirdi. Ve halk anlasın diye ücretsiz halka dağıttırdı. Okuduklarının anlamını bilsinler, öğrensinler istedi. Ben yorum paylaşmıyorum Kuran ayetlerinin tercümesini paylaşıyorum.(Parantez içine aldığım surenin ismi surede geçen ayetin mealidir.) Yani tercümesidir. Artık yeter daha size cevap yazmayacağım. BANA SATAŞANLARA DA ( SİZ DE DAHİL) UYMAYACAĞIM.
Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafından, (oradaki) ağaç yönünden kendisine şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ! Muhakkak ki ben yalnızca âlemlerin rabbi olan Allahım.(Kasas,28/30)
Asânı yere bırak!" Mûsâ asâyı yılan gibi kıvrılır görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. "Ey Mûsâ! Beri gel, korkma, çünkü sen güvendesin. (Kasas,28/31)
Şimdi elini koynuna sok; bir hastalık yüzünden olmaksızın bembeyaz çıkacaktır. Korkudan açılıp savrulan kollarını normal konuma getir (sakin ol). İşte bu ikisi Firavun ve adamlarına karşı göstereceğin, rabbin tarafından iki kesin delildir. Onlar, yoldan çıkan bir kavim olmuşlardır.’’(Kasas,28/32)
Allah buyurdu: "Seni kardeşinle destekleyeceğiz ve size öyle bir güç vereceğiz ki, bu sayede size erişemeyecekler, mûcizelerimizle siz ve size tâbi olanlar üstün geleceksiniz."(Kasas,28/35)
Firavun, "Ey seçkinler! Sizin için benden başka tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için tuğla fırınını yak, bana bir kule yap. Belki oradan Mûsâ’nın tanrısını görürüm; ama kesinlikle onun bir yalancı olduğunu düşünüyorum" dedi.(Kasas,28/ 38)
‘’Firavun ve askerleri, bize döndürülmeyecekleri kanaatine kapılarak yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar.’’( Kasas,28/39)
‘’Biz de onu ve askerlerini alıp denizin içinde bıraktık. Bak işte, zalimlerin sonu nice oldu!’’(Kasas,28/40)
‘’Böylece onları, halkı ateşe çağıran öncüler yapmış olduk. Kıyamet gününde onlar yardım görmeyeceklerdir.’’(Kasas,28/41)
‘’Muhakkak ki biz, önceki (birçok) nesilleri yok ettikten sonra, düşünüp ders çıkarsınlar diye Mûsâ’ya insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o kitabı verdik.’’(Kasas,28/43)
‘’İman eden bir topluluk için Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını gerçek şekliyle sana anlatacağız.’’ (Kasas,28/3)
‘’Kuşkusuz ülkesinde Firavun ululuk taslamış, (ayırımcılık yaparak) halkını da gruplara ayırmıştı. Gruplardan birini, erkek çocuklarını kıyımdan geçirip kızlarını sağ bırakarak güçsüz düşürmek istiyordu. Hiç kuşkusuz o huzur ve güveni bozanlardandı.’’ (Kasas,28/4)
‘’ Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri kılmak istiyorduk.’’(Kasas,28/5)
‘’Onları belli bir yere yerleştirmek, Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, sakındıkları şeyi onların eliyle başlarına getirip göstermek (istiyorduk).’’(Kasas,28/6)
‘’Mûsâ’nın annesine, "Onu emzir, başına bir şey gelmesinden endişe ettiğinde onu nehre bırak. Korkup kaygılanma. Biz onu sana geri döndüreceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız" diye vahyettik.’’(Kasas,28/7)
Firavun’un karısı, "O, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz" demişti. Onlar işin farkında değillerdi.’’(Kasas,28/9)
‘’Mûsâ yetişip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle ödüllendiririz.’’(Kasas,28/14)
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: "Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında görüşme yapıyorlar; derhal çıkıp git! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim."(Kasas,28/20)
Mûsâ bu süreyi doldurup ailesiyle birlikte yolda giderken Tûr tarafında bir ateş gördü; ailesine, "Siz bekleyin; ben bir ateş gördüm, belki oradan size bir haber yahut ısınmanız için bir parça ateş getiririm" dedi.(Kasas,28/29)
Ahsenü'l Kasas
Doğru, gerçek manasında kullanılır ‘Sahih’ terimi ben de Buhari’nin Camiu’s- Sahih adlı eserini çağrıştırıyor. Buhari sadece sahih hadisleri bir araya getirdiği için Kuran-ı kerimden sonra kitabı en sahih kitap kabul edilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle ilk meclis açılışında Buhari hatmi yapılmıştır.
‘’ Hatm ve hıtâm sözlükte “örtmek, mühürlemek, bir şeyi tamamlayıp sonuna ulaşmak” gibi mânalara gelir. Kur’ân-ı Kerîm’i başından sonuna kadar yüzünden veya ezbere okuyarak bitirmeye, ayrıca Sahih-i Buhârî başta olmak üzere tanınmış hadis kitaplarını okuyup sona erdirmeye hatim (hatim indirmek, hatmetmek) denilmiştir.’’ Kaynak TDV
Mustafa Kemal Atatürk, Kuran-ı kerimi Elmalı Muhammed Hamdi Yazır'a tercüme ettirdi. Ve halk anlasın diye ücretsiz halka dağıttırdı. Okuduklarının anlamını bilsinler, öğrensinler istedi.
Ben yorum paylaşmıyorum Kuran ayetlerinin tercümesini paylaşıyorum.(Parantez içine aldığım surenin ismi surede geçen ayetin mealidir.) Yani tercümesidir. Artık yeter daha size cevap yazmayacağım. BANA SATAŞANLARA DA ( SİZ DE DAHİL) UYMAYACAĞIM.
''...Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.'' Mehmet Akif Ersoy
" Her vasfı ki, imtiyazı hâiz, Tarih O'nu vasfederken âciz. "
“Ben duamın kabul olmamasından değil dua edememekten korkarım.” Hz. Ömer (r.a)
"Dua Allah'a giden yolu aydınlatır." Alexis Carrel
“İlim apaçık bir sualdir. Aşk ise gizli bir cevaba benzer.” Muhammed İkbal