etrafımıza bakmakla sahip olduğumuz zenginlikleri fark ettiğimizde yanı başımızda duran minik armağanlar olduğunu görebiliriz. rüzgarın kulağımıza fısıldadığı ve yüzümüze kondurduğu Buse'nin verdiği tatlı serinliği gibi.
fark etmediğimizde, yaşamın gerçek armağanlarında ki sahip olduğumuz zenginliği kaçırıyoruz. bahçemize ekilen bereketli tohumlar ellerimizin emeğiyle toprağa kök salarken, kalplerimiz sevgiyle dolup taşar Ve... ,, Toprak Ana Fısıldar.... MERHABA UMUT....'' gökyüzünün güzelliğini gören gözlerimizin bir yudum çay ile hissettiği dinginlik ve şükür hali...her detay, minik bir hazine, her fark etme hali hazinenin zenginliğine bereket... ,, zenginlik," yalnızca bolluk değil, ,, şükredebilme ” halidir! belki de mutluluk, mis kokulu baharatların yemeklerimize kattığı lezzeti hissedebilmek kadar basit ve yakındadır. Ve...evet; ,, çaresizliğin ne kadar yakıcı bir hırka olduğunu ” yüzlerce defa deneyimlemiş biri olarak şunu biliyorum:
bahsim; ,, yaşamın içindeki zorluklardan ” değil, bir yoğun bakım kapısında beklemekten ya da ameliyat koridorundaki çaresizliği hissetmekten değil. bahsim, yaşamın bize sunduğu güzelliklerin, o anların içindeki derin şükürlerin farkına varmakta. sahip olduğumuz onca zenginliğe göz kırpmaktan, bir çayın buharında gökyüzünün maviliğine bakabilmekten…
Çünkü ,, hayat,” büyük sınavların ötesinde, küçük anların içinde saklı duran huzuru bulmakta gizlidir.
,, Her zorluğun içinde bir parça huzur, her sınavda bir damla şükür bulabilmeyi dilerim."
Korkunç ellerinle bastırıp yaranı dudaklarını kanatarak dayanılmakta ağrıya. Şimdi çıplak ve merhametsiz bir çığlık oldu ümid... Ve zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır...
Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor. Düşman haşin zalim ve kurnaz. Ölüyor çarpışarak insanlarımız - halbuki nasıl hakketmişlerdi yaşamayı - ölüyor insanlarımız - ne kadar çok - sanki şarkılar ve bayraklarla bir bayram günü nümayişe çıktılar öyle genç ve fütursuz...
Günler ağır. Günler ölüm haberleriyle geliyor. En güzel dünyaları yaktık ellerimizle ve gözümüzde kaybettik ağlamayı: bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp gözyaşlarımız gittiler ve bundan dolayı biz unuttuk bağışlamayı...
Varılacak yere kan içinde varılacaktır. Ve zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır...
Nazım Hikmet
Bilge Ruh Nilüfer; varlığın iyi gelsin kendine ve senden nasiplenen bizlere.
Uçurumun kenarındayım Hızır Bir dilber kalesinin burcunda Vazgeçilmez belaya nazır Topuklarım boşluğun avcunda Derin yar adımı çağırır Kaldım parmaklarımın ucunda Uçurumun kenarındayım Hızır Bir gamzelik rüzgar yeticek Ha itti beni, ha iticek Uçurumun kenarındayım Hızır Divan hazır ferman hazır kurban hazır Güzelliğin zulme çaldığı sınır.
bir usta dokunur bir ruha....bir ruh diğer ruhlara....güzellikler çoğaldıkça kokular yayılacak sokak aralarından pencere pervazlarına.....günaydın Yaşamak...teşekkürler Usta.
yarınki Cumhuriyet coşkusuyla bu akşam Galatasaray’ın zafer heyecanı iç içe.
,, İyi ki Cumhuriyet, iyi ki Galatasaray! ''
,, Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz."
Mustafa Kemal Atatürk.
sözü üzerinden geçeli.....Cumhuriyetimizin 101. yılı kutlu olsun!
Büyük bir azim ve fedakârlıkla kazanılmış Cumhuriyet, bağımsızlık ruhumuzu yansıtan en kıymetli mirasımızdır.
Var Olsun Türk Devleti.
Zorlu Sınavlarda Saklı Güzellikler
etrafımıza bakmakla sahip olduğumuz zenginlikleri fark ettiğimizde yanı başımızda duran minik armağanlar olduğunu görebiliriz. rüzgarın kulağımıza fısıldadığı ve yüzümüze kondurduğu Buse'nin verdiği tatlı serinliği gibi.
fark etmediğimizde, yaşamın gerçek armağanlarında ki sahip olduğumuz zenginliği kaçırıyoruz. bahçemize ekilen bereketli tohumlar ellerimizin emeğiyle toprağa kök salarken, kalplerimiz sevgiyle dolup taşar
Ve...
,, Toprak Ana Fısıldar.... MERHABA UMUT....'' gökyüzünün güzelliğini gören gözlerimizin bir yudum çay ile hissettiği dinginlik ve şükür hali...her detay, minik bir hazine, her fark etme hali hazinenin zenginliğine bereket...
,, zenginlik," yalnızca bolluk değil, ,, şükredebilme ” halidir! belki de mutluluk, mis kokulu baharatların yemeklerimize kattığı lezzeti hissedebilmek kadar basit ve yakındadır.
Ve...evet;
,, çaresizliğin ne kadar yakıcı bir hırka olduğunu ” yüzlerce defa deneyimlemiş biri olarak şunu biliyorum:
bahsim;
,, yaşamın içindeki zorluklardan ” değil, bir yoğun bakım kapısında beklemekten ya da ameliyat koridorundaki çaresizliği hissetmekten değil. bahsim, yaşamın bize sunduğu güzelliklerin, o anların içindeki derin şükürlerin farkına varmakta. sahip olduğumuz onca zenginliğe göz kırpmaktan, bir çayın buharında gökyüzünün maviliğine bakabilmekten…
Çünkü ,, hayat,” büyük sınavların ötesinde, küçük anların içinde saklı duran huzuru bulmakta gizlidir.
,, Her zorluğun içinde bir parça huzur, her sınavda bir damla şükür bulabilmeyi dilerim."
sevgilerimle,
Ve...
uyandım, rengi çürümeye durmuş, kara boşluklarda dönen bir toplulukta.
?si=O71fDINWLhGy-8AM
Korkunç ellerinle bastırıp yaranı
dudaklarını kanatarak
dayanılmakta ağrıya.
Şimdi çıplak ve merhametsiz
bir çığlık oldu ümid...
Ve zafer
artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
tırnakla sökülüp koparılacaktır...
Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
Düşman haşin
zalim
ve kurnaz.
Ölüyor çarpışarak insanlarımız
- halbuki nasıl hakketmişlerdi yaşamayı -
ölüyor insanlarımız
- ne kadar çok -
sanki şarkılar ve bayraklarla
bir bayram günü nümayişe çıktılar
öyle genç
ve fütursuz...
Günler ağır.
Günler ölüm haberleriyle geliyor.
En güzel dünyaları
yaktık ellerimizle
ve gözümüzde kaybettik ağlamayı:
bizi bir parça hazin ve dimdik bırakıp
gözyaşlarımız gittiler
ve bundan dolayı
biz unuttuk bağışlamayı...
Varılacak yere
kan içinde varılacaktır.
Ve zafer
artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar
tırnakla sökülüp
koparılacaktır...
Nazım Hikmet
Bilge Ruh Nilüfer; varlığın iyi gelsin kendine ve senden nasiplenen bizlere.
uzun sessizliklerin iç yakan acılarını duymak nasıl çetin bir sınav bazı çatıların altında...Yaradan kalplerine sakinlik ve dayanma gücü versin.
Aziz Vatanımızı Rabbim korusun.
,, uzatma dünya sürgünümü benim "
~ Sezai Karakoç "
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kalesinin burcunda
Vazgeçilmez belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir gamzelik rüzgar yeticek
Ha itti beni, ha iticek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Divan hazır ferman hazır kurban hazır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır.
,,İbrahim Sadri "
Ve...
uyandım, rengi çürümeye durmuş, kara boşluklarda dönen bir toplulukta.
bir usta dokunur, ruhu yoğurur,
güvenle açılır, katı zırh durur,
sabırla şekillenir, özdeki cevher....
,, bir usta dokunur ruha, öğrencidir, annedir, babadır, fırıncıdır, elmasçıdır, şifacıdır, sağlıkçıdır, antrenördür, koçtur, öğretmendir, işçidir, madencidir, müzisyendir vb........
bir usta dokunur bir ruha....bir ruh diğer ruhlara....güzellikler çoğaldıkça kokular yayılacak sokak aralarından pencere pervazlarına.....günaydın Yaşamak...teşekkürler Usta.