-------Devri zaman 1919 lar. İstanbul işgal altın da. Yirmi yaşların da oldukça güzel bir kız, yakışıklı bir Avukatla tanışıp nişanlanıyorlar. Gel zaman, git zaman derken etrafta Delikanlının hakkında dedikodular ayyuka çıkıyor. Doğrudan gelip nişanlı Kızın kendisine söylüyorlar. Senin nişanlın Avukat değildir. Cami önlerinden Tabut taşıyarak geçimini öyle sağlıyor. Sonun da Kız doğrudan nişanlısına soruyor. Sen Camii Şeriflerden Cenaze Tabutu mu taşıyorsun. Delikanlı evet doğrudur diyor. -------Güzel, alımlı ve bir o. kadar da ön yargılı olan Kız nişanı bozuyor. Zaman geçi- yor Kız bir başka Herifle evleniyor ve bir de çocuğu oluyor. Bu arada Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Türkiye Cumhuriyetini kuruyor. Yıl 1925- Bir gün bahse konu olan hanım Kızımız, yanın da dört yaşın da çocuğuyla Çarşıda eski nişanlısına denk ge- liyor. Delikanlı eski nişanlısını görünce, hemen Ceketinin düğmelerini düğümleyip selamlaşıyor. Delikanlı Kıza bir Kahve ikram etmek için hemen karşıda olan iş yerine davet ediyor. Kız da kabul ediyor. Bürönün Lehvasın da Avukat filanca yaz- maktadır. Bunu gören Kız sorar siz gerçekten Avukatmısınız? Delikanlı evet anla- mında başını sallar. Kız sorar o, zaman neden Tabut taşıyıcılığı yapıyordunuz? Avukat cevap verir biz Mustafa Kemal'in Askerleriyiz. Cami altlarına yapılan sığı- naklardan Muharebe Cephelerine o, gördüğünüz Tabutlarla Askeri mühimmat taşı- yorduk der...Ve o, güzel hanım Kız dumura uğrar. ------Türkiye Ulusal Cumhuriyetimiz böyle yiğitler sayesin de kurulmuştur...Cümle Şehitlerimizin Mekânları Cennet ve Ruhları şad olsun... ---------OZAN ÇAKIROĞLU---------
--------MATEYALİST FELSEFENİN METAFİZİK FELSEFEYLE HARMANLANIP -------------------SOSYAL YAŞAMA KOMBİNE EDİLMESİ------------ ------Materyalist Felsefe Aile'de filizlenir, Çevre faktörleriyle tomurcuklanır, müspet Fen-bilimle dallanır, Hiyerarşik sistemle şekillenir. Sosyal yaşam biçimiyle sübuta erer. Akıl, Vicdan ve Ahlak üçlüsü Bireylerin Anatomik yapısıyla doğru orantılıdır. Yani Karakter bireyin bedensel, duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür. ------Metafizik Felsefe, Hak ve hakikatı öğütler. Rehberi müspet bilim değil. Kuran-a dayalı Farz-ı Ayet, Farz-ı kifaye ve Sünnet-i seniyye'dir. Hak-hakikat insanların Manevi, Ahlaki, Siyasi, Sosyal ve kültürel elbisesidir. Ancak bazı İlahiyatçılar Siyası faktörü reddederler. Metafizik Felsefe en yüce makam olarak İnsan'ı baz alır. Bütün mahlukatlar Beşer Alemine hizmet için var olmuşlardır. Alemi İNSAN Yaradana karşı kulluk sorumluluğunu yerine ve beraberinde Toplumsal tezahürü olan Amel-i Salihtir. ------Gelelim her iki felsefenin harmanlanıp sosyal realitede kombine edilmesine. Örnek olarak Merhum İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk'ü verebiliriz. Kendileri İslami ve Materyalist bir Mürşid-i Arifti. Diğer taraftan sadece Metafizik Felsefeyi savunan ve sosyal yaşam da uygulayan Yazar da Sayın Emine Şenlikoğlu'dur... -------Buradan herkes filozof olmuş diyen mevcudiyete sesleniyorum. Biz ne bir Filozofuz ne de bir kâhiniz. Kendi yağımızda kavrulan ve biraz meseleleri irdeleyip harmanlayan solgun Kalemleriz. Amma ve lakin mütemadiyen yabancı yazarları güncelleyip, Neslimize ağyar kültürünün reklamını yapmıyoruz...VESSELAM. ------------OZAN ÇAKIROĞLU---------------
-------İşte benim de demek istediğim tam olarak buydu. Meselenin ve ya bir olgunun Sebep sonuç ilişkisini bir başkası değil de, neden kendiniz sübuta erdirmiyorsunuz. Ya da neden eylemsiz bir devinim sergiliyorsunuz. -------Ben hiç bir zaman insan ilişkilerine Eril ya da Dişil açıdan yaklaşmadım. Materyalist Felsefi açıdan irdeleyip, araştırır ve Sosyal Realiteye uygun davranış sergilerim. Ehhh biz de Beşeriz, zaman-zaman sektelediğimiz mutlaka olmuştur. Haa Zat-ı Alinizin bütün o, gölgelasyonlu deyimlerinizin muhteviyatını çok iyi anlamaktayım. ------Ayrıca Şahsınızın farklı bir özelliği de Metafizik Felsefeyi, Materyalist Felsefeyle harmanlayıp, sosyal hayata usta bir şekil de kombine etmeniz. Ben şimdi buradan hareketle Destani bir şiir çıkarabilirim. HÜRMETLERİMLE.
-------Merhum İngiliz Romancı Jane Austen'in değimine kesinlikle katılmıyorum. Örneğin, Uluslar arası Diplomasi de Karakter değil, doğru tarz, doğru bilgi ve doğru analiz kabul görür. -------Aşağıda ki karakter analiz yazınızda da Robert Greene'nin adını düşmüş- sünüz. O, analizi siz daha geniş ve daha etkili bir şekil de anlatabilirdiniz. . -------Vicdandan Yoksun bir Akıl-a itibar edilmez. Salt akıl menfaat içerir. Cümlesi Zat-ı Alinize aittir. Ben sizin bu deyiminizi müstenet yaparak Akıl ve Vicdan'ı hem nesirle hem de Şiirle güncelledim...VESSELAM.
-------Ben genel de meselelere Materyalist Felsefi açıdan bakıyorum. Aşağıda ki yorumunuza tamamen katılıyorum. Müstenit yazıma İrşat olduğunuz için teşekkürlerimi arz ederim. Eyvallah. -------Daha önceden de belirtmiştim, Zat-i Aliniz meseleleri bir Mürşit ferasetiyle ele aldığınızı beyan etmiştim. Peki, Saygı değer Kardeşim, AKIL ve VİCDAN konulu nesir ve Şiirime vesile olan Cesur yüreğin kim olduğunu anlayabildiniz mi? SAYGILARIMLA
------O, Zaman bütün Peygamberlikler, Fetihler, Keşifler, İşgaller. Savaşlar, Bütün melanet-i afatlar, Zelzele-i Depremler Fıtrat-ı kader ve nasip-kısmet işidir. Değiştirilemez ve yönlendirilemez. Yani boşuna mı cebelleşiyoruz...
--------AKIL ve VİCDAN-----VİCDAN ve AKIL------ ------İnsanlığın en büyük ve kıymetli kazanımı eleştirel Akıldır. Ahlak aklın ve vicdanın ortak sonucudur. Vicdansız Akıl doğru ve müspet ahlaka ulaşamaz. Akıl edindiği doğru bilgileri vicdani muhakemeyle nefsine kabul ettirir. Akıl ve vicdan bilimle harman- lanıp medeni bir ahlakla sübuta erer... -------Toplumsal hayatta bireylerde oluşan egolar, şehvetli arzular, limitsiz istekler ve her türlü bağımlılıktan kaynaklanan şiddet ve melanetler ancak, akıl, vicdan ve ahlak üçgeniyle medeniyete dönüştürülür... -------Mustafa Kemal Atatürk'ün Fikri hür, Vicdani hür, irfani hür bir nesil yetiştiriniz sözünün büyüklüğü de buradan gelmektedir. Ben de derim ki bu felsefi üçlüye bir de Dini ve mezhebi hür kuralı eklendiğinde Toplumsal barışın daha kolay inşa edile- ceği ve bir çok çelişkinin de ortadan kalkacağı inancındayım. . Ben de vicdan ve akıl konulu bir şiir yazdım. Okurlara arzımdır... . BİLİMİN KAYNAĞI AKILDIR AKIL Akıl Mürşide Kılavuzdur-Kozdur Muhabbet dostluğa şerbettir-hazdır Vicdanlı Gönül de, Kin-kibir azdır Edebin Kaynağı Akıldır-Akıl. --------------------------------------- Vicdansız yürekte acıma olmaz Cehalet Mürşitten öğütler almaz Akılsız Beyinler, menzile varmaz Bilimin kaynağı Akıldır-Akıl. --------------------------------------- Merhametsiz akıl ne işe yarar Vicdansız gönüller iblise kanar Güdülü cehalet, Topluma zarar Mantığın kaynağı Akıldır-Akıl. ----------------------------------------- Kiminin Beyni Kof, Nato'dur Kafa Kiminde Akıl Yok, Nefsin de Sefa Kiminde Huzur Yok, Çekiyor Cefa Sevginin Kaynağı, Akıldır- Akıl. ------------------------------------------ Bazısı Ölünün, Ruhuna Muhtaç Bazısı Ceddinin Huyuna Muhtaç Bazısı Falcının, Suyuna Muhtaç Basiret Durağı Akıldır-Akıl. ------------------------------------------ Der Vezir cin başkadır şeytan başka Kültürün Kıymeti, Bilinse Keşke Bilimdir Kâşifi, Götüren Arşa Vuslatın Kaynağı Akıldır-Akıl... ------------------------------------------ ------OZAN ÇAKIROĞLU------ . Bu irticalen yazmış olduğum Destana vesile olan, hırçın mizaçlı, gönlü fırtınalı ve cesur yürekli Şahsiyete gönülden teşekkür ederim. Ozanlar gördüğünü algılar, irdeler, gözerler ve anlaşılır bir Lehçe-i dil ile okurlara arz ederler...Ehhh Çakıroğlu da öğle yaptı??? . Not. Gözer'i farklı yorumlayanlar olmuş. GÖZER: Bilim ve gönül eleği diye telafuz edilir Halk Ozanlarca...
-------MİZAÇ ve KARAKTER------- ----Karakter, kişiye ya da kişilere özgü davranışların bütünüdür. ----Karakter, bireyin bedensel duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür. Mizaç ve karakter, ana kucağında semrilir ergenlikle beraber filizleşir, çevresel etkinliklerle demlenir, ulusal kültürle beslenir tabiat olaylarıyla şekillenir, sevgi, şefkat ve barış üçlüsüyle sosyalleşir. ----Bugün siteleri gezdiğimde oldukça yavan, kıt ve egolu yazılar okudum ayrıca şiir sitelerini gezinirken Türk ulusal vatandaşı olan sayın Hatice Olkuner'in şiirlerine göz gezdirdim. Hatice hanımefendiden izinsiz de olsa bir gönül şiirini buraya düş- mek istedim. Umarım kendileri bu tavrımı hoş görürler. . ---GÖNÜL İLE HASPİHAL--- Elvan güller açardı, ah şu gönül bağımda Her mevsimim bahardı-yazdı gençlik çağımda Erken düştü zemheri, kar erimez dağımda Üşüyorum ey gönül, mevsim kışa dönüyor. . Enhar-ı aşk çağlardı, bir zamanlar sinemde Yıldızlar parlıyordu, hiç sönmeden didemde Artık solar oldular hep goncalar gamzemde Kayboldukça umutlar, hüzün boşa dönüyor. . Batan güneş ömürden, bir gün daha çalacak Şu aciz bedenimde, bir gün Turâp olacak Ey gönül bu dünyada kim kaldı? sen kalacak Ölüm hak ve hakikat yıllar boşa dönüyor.
-----Hatice OLKUNER----- . ------Destansı Şiiri üç kez okudum. Şiir üç boyutlu olarak harmanlanmış, Sebep-sonuç ilişkisi Dünya,Hak ve hakikatle kombine edilmiş. Umarım bu ulvi Destan Tarihin devinimin de yerini alır. . -------Muhterem Hatice Olkuner'e sevgi ve saygılarımı sunarım..
-------Devri zaman 1919 lar. İstanbul işgal altın da. Yirmi yaşların da oldukça
güzel bir kız, yakışıklı bir Avukatla tanışıp nişanlanıyorlar. Gel zaman, git zaman
derken etrafta Delikanlının hakkında dedikodular ayyuka çıkıyor. Doğrudan gelip
nişanlı Kızın kendisine söylüyorlar. Senin nişanlın Avukat değildir. Cami önlerinden
Tabut taşıyarak geçimini öyle sağlıyor. Sonun da Kız doğrudan nişanlısına soruyor.
Sen Camii Şeriflerden Cenaze Tabutu mu taşıyorsun. Delikanlı evet doğrudur diyor.
-------Güzel, alımlı ve bir o. kadar da ön yargılı olan Kız nişanı bozuyor. Zaman geçi-
yor Kız bir başka Herifle evleniyor ve bir de çocuğu oluyor. Bu arada Gazi Mustafa
Kemal ATATÜRK Türkiye Cumhuriyetini kuruyor. Yıl 1925- Bir gün bahse konu olan
hanım Kızımız, yanın da dört yaşın da çocuğuyla Çarşıda eski nişanlısına denk ge-
liyor. Delikanlı eski nişanlısını görünce, hemen Ceketinin düğmelerini düğümleyip
selamlaşıyor. Delikanlı Kıza bir Kahve ikram etmek için hemen karşıda olan iş
yerine davet ediyor. Kız da kabul ediyor. Bürönün Lehvasın da Avukat filanca yaz-
maktadır. Bunu gören Kız sorar siz gerçekten Avukatmısınız? Delikanlı evet anla-
mında başını sallar. Kız sorar o, zaman neden Tabut taşıyıcılığı yapıyordunuz?
Avukat cevap verir biz Mustafa Kemal'in Askerleriyiz. Cami altlarına yapılan sığı-
naklardan Muharebe Cephelerine o, gördüğünüz Tabutlarla Askeri mühimmat taşı-
yorduk der...Ve o, güzel hanım Kız dumura uğrar.
------Türkiye Ulusal Cumhuriyetimiz böyle yiğitler sayesin de kurulmuştur...Cümle
Şehitlerimizin Mekânları Cennet ve Ruhları şad olsun...
---------OZAN ÇAKIROĞLU---------
****Ahlaki ve vicdani nizam, ancak Hak-hukuk ve Adaletle sağlanır****
-----------------OZAN ÇAKIROĞLU------------------
--------MATEYALİST FELSEFENİN METAFİZİK FELSEFEYLE HARMANLANIP
-------------------SOSYAL YAŞAMA KOMBİNE EDİLMESİ------------
------Materyalist Felsefe Aile'de filizlenir, Çevre faktörleriyle tomurcuklanır, müspet
Fen-bilimle dallanır, Hiyerarşik sistemle şekillenir. Sosyal yaşam biçimiyle sübuta
erer. Akıl, Vicdan ve Ahlak üçlüsü Bireylerin Anatomik yapısıyla doğru orantılıdır.
Yani Karakter bireyin bedensel, duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür.
------Metafizik Felsefe, Hak ve hakikatı öğütler. Rehberi müspet bilim değil. Kuran-a
dayalı Farz-ı Ayet, Farz-ı kifaye ve Sünnet-i seniyye'dir. Hak-hakikat insanların
Manevi, Ahlaki, Siyasi, Sosyal ve kültürel elbisesidir. Ancak bazı İlahiyatçılar
Siyası faktörü reddederler. Metafizik Felsefe en yüce makam olarak İnsan'ı baz
alır. Bütün mahlukatlar Beşer Alemine hizmet için var olmuşlardır. Alemi İNSAN
Yaradana karşı kulluk sorumluluğunu yerine ve beraberinde Toplumsal tezahürü
olan Amel-i Salihtir.
------Gelelim her iki felsefenin harmanlanıp sosyal realitede kombine edilmesine.
Örnek olarak Merhum İlahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk'ü verebiliriz. Kendileri İslami
ve Materyalist bir Mürşid-i Arifti. Diğer taraftan sadece Metafizik Felsefeyi savunan
ve sosyal yaşam da uygulayan Yazar da Sayın Emine Şenlikoğlu'dur...
-------Buradan herkes filozof olmuş diyen mevcudiyete sesleniyorum. Biz ne bir
Filozofuz ne de bir kâhiniz. Kendi yağımızda kavrulan ve biraz meseleleri irdeleyip
harmanlayan solgun Kalemleriz. Amma ve lakin mütemadiyen yabancı yazarları
güncelleyip, Neslimize ağyar kültürünün reklamını yapmıyoruz...VESSELAM.
------------OZAN ÇAKIROĞLU---------------
-------İşte benim de demek istediğim tam olarak buydu. Meselenin ve ya
bir olgunun Sebep sonuç ilişkisini bir başkası değil de, neden kendiniz
sübuta erdirmiyorsunuz. Ya da neden eylemsiz bir devinim sergiliyorsunuz.
-------Ben hiç bir zaman insan ilişkilerine Eril ya da Dişil açıdan yaklaşmadım.
Materyalist Felsefi açıdan irdeleyip, araştırır ve Sosyal Realiteye uygun
davranış sergilerim. Ehhh biz de Beşeriz, zaman-zaman sektelediğimiz
mutlaka olmuştur. Haa Zat-ı Alinizin bütün o, gölgelasyonlu deyimlerinizin
muhteviyatını çok iyi anlamaktayım.
------Ayrıca Şahsınızın farklı bir özelliği de Metafizik Felsefeyi, Materyalist
Felsefeyle harmanlayıp, sosyal hayata usta bir şekil de kombine etmeniz.
Ben şimdi buradan hareketle Destani bir şiir çıkarabilirim. HÜRMETLERİMLE.
-------Merhum İngiliz Romancı Jane Austen'in değimine kesinlikle katılmıyorum.
Örneğin, Uluslar arası Diplomasi de Karakter değil, doğru tarz, doğru bilgi ve
doğru analiz kabul görür.
-------Aşağıda ki karakter analiz yazınızda da Robert Greene'nin adını düşmüş-
sünüz. O, analizi siz daha geniş ve daha etkili bir şekil de anlatabilirdiniz.
.
-------Vicdandan Yoksun bir Akıl-a itibar edilmez. Salt akıl menfaat içerir.
Cümlesi Zat-ı Alinize aittir. Ben sizin bu deyiminizi müstenet yaparak Akıl ve
Vicdan'ı hem nesirle hem de Şiirle güncelledim...VESSELAM.
-------Ben genel de meselelere Materyalist Felsefi açıdan bakıyorum.
Aşağıda ki yorumunuza tamamen katılıyorum. Müstenit yazıma İrşat
olduğunuz için teşekkürlerimi arz ederim. Eyvallah.
-------Daha önceden de belirtmiştim, Zat-i Aliniz meseleleri bir Mürşit
ferasetiyle ele aldığınızı beyan etmiştim. Peki, Saygı değer Kardeşim,
AKIL ve VİCDAN konulu nesir ve Şiirime vesile olan Cesur yüreğin
kim olduğunu anlayabildiniz mi? SAYGILARIMLA
------O, Zaman bütün Peygamberlikler, Fetihler, Keşifler, İşgaller. Savaşlar,
Bütün melanet-i afatlar, Zelzele-i Depremler Fıtrat-ı kader ve nasip-kısmet
işidir. Değiştirilemez ve yönlendirilemez. Yani boşuna mı cebelleşiyoruz...
--------AKIL ve VİCDAN-----VİCDAN ve AKIL------
------İnsanlığın en büyük ve kıymetli kazanımı eleştirel Akıldır.
Ahlak aklın ve vicdanın ortak sonucudur. Vicdansız Akıl doğru
ve müspet ahlaka ulaşamaz. Akıl edindiği doğru bilgileri vicdani
muhakemeyle nefsine kabul ettirir. Akıl ve vicdan bilimle harman-
lanıp medeni bir ahlakla sübuta erer...
-------Toplumsal hayatta bireylerde oluşan egolar, şehvetli arzular,
limitsiz istekler ve her türlü bağımlılıktan kaynaklanan şiddet ve
melanetler ancak, akıl, vicdan ve ahlak üçgeniyle medeniyete
dönüştürülür...
-------Mustafa Kemal Atatürk'ün Fikri hür, Vicdani hür, irfani hür
bir nesil yetiştiriniz sözünün büyüklüğü de buradan gelmektedir.
Ben de derim ki bu felsefi üçlüye bir de Dini ve mezhebi hür
kuralı eklendiğinde Toplumsal barışın daha kolay inşa edile-
ceği ve bir çok çelişkinin de ortadan kalkacağı inancındayım.
.
Ben de vicdan ve akıl konulu bir şiir yazdım. Okurlara arzımdır...
.
BİLİMİN KAYNAĞI AKILDIR AKIL
Akıl Mürşide Kılavuzdur-Kozdur
Muhabbet dostluğa şerbettir-hazdır
Vicdanlı Gönül de, Kin-kibir azdır
Edebin Kaynağı Akıldır-Akıl.
---------------------------------------
Vicdansız yürekte acıma olmaz
Cehalet Mürşitten öğütler almaz
Akılsız Beyinler, menzile varmaz
Bilimin kaynağı Akıldır-Akıl.
---------------------------------------
Merhametsiz akıl ne işe yarar
Vicdansız gönüller iblise kanar
Güdülü cehalet, Topluma zarar
Mantığın kaynağı Akıldır-Akıl.
-----------------------------------------
Kiminin Beyni Kof, Nato'dur Kafa
Kiminde Akıl Yok, Nefsin de Sefa
Kiminde Huzur Yok, Çekiyor Cefa
Sevginin Kaynağı, Akıldır- Akıl.
------------------------------------------
Bazısı Ölünün, Ruhuna Muhtaç
Bazısı Ceddinin Huyuna Muhtaç
Bazısı Falcının, Suyuna Muhtaç
Basiret Durağı Akıldır-Akıl.
------------------------------------------
Der Vezir cin başkadır şeytan başka
Kültürün Kıymeti, Bilinse Keşke
Bilimdir Kâşifi, Götüren Arşa
Vuslatın Kaynağı Akıldır-Akıl...
------------------------------------------
------OZAN ÇAKIROĞLU------
.
Bu irticalen yazmış olduğum Destana vesile olan, hırçın mizaçlı,
gönlü fırtınalı ve cesur yürekli Şahsiyete gönülden teşekkür ederim.
Ozanlar gördüğünü algılar, irdeler, gözerler ve anlaşılır bir Lehçe-i
dil ile okurlara arz ederler...Ehhh Çakıroğlu da öğle yaptı???
.
Not. Gözer'i farklı yorumlayanlar olmuş. GÖZER: Bilim ve gönül
eleği diye telafuz edilir Halk Ozanlarca...
------Materyalist Felsefe Sosyal Realistliği öğütler...
-------MİZAÇ ve KARAKTER-------
----Karakter, kişiye ya da kişilere özgü davranışların bütünüdür.
----Karakter, bireyin bedensel duygusal ve zihinsel değer yargıların tümüdür.
Mizaç ve karakter, ana kucağında semrilir ergenlikle beraber filizleşir, çevresel
etkinliklerle demlenir, ulusal kültürle beslenir tabiat olaylarıyla şekillenir, sevgi,
şefkat ve barış üçlüsüyle sosyalleşir.
----Bugün siteleri gezdiğimde oldukça yavan, kıt ve egolu yazılar okudum ayrıca
şiir sitelerini gezinirken Türk ulusal vatandaşı olan sayın Hatice Olkuner'in şiirlerine
göz gezdirdim. Hatice hanımefendiden izinsiz de olsa bir gönül şiirini buraya düş-
mek istedim. Umarım kendileri bu tavrımı hoş görürler.
.
---GÖNÜL İLE HASPİHAL---
Elvan güller açardı, ah şu gönül bağımda
Her mevsimim bahardı-yazdı gençlik çağımda
Erken düştü zemheri, kar erimez dağımda
Üşüyorum ey gönül, mevsim kışa dönüyor.
.
Enhar-ı aşk çağlardı, bir zamanlar sinemde
Yıldızlar parlıyordu, hiç sönmeden didemde
Artık solar oldular hep goncalar gamzemde
Kayboldukça umutlar, hüzün boşa dönüyor.
.
Batan güneş ömürden, bir gün daha çalacak
Şu aciz bedenimde, bir gün Turâp olacak
Ey gönül bu dünyada kim kaldı? sen kalacak
Ölüm hak ve hakikat yıllar boşa dönüyor.
-----Hatice OLKUNER-----
.
------Destansı Şiiri üç kez okudum. Şiir üç boyutlu olarak harmanlanmış,
Sebep-sonuç ilişkisi Dünya,Hak ve hakikatle kombine edilmiş. Umarım
bu ulvi Destan Tarihin devinimin de yerini alır.
.
-------Muhterem Hatice Olkuner'e sevgi ve saygılarımı sunarım..