sezar’ı kahreden, brütüs’ün hançeri değil, vefasızlığıydı… bir devedikenine sevgiyle konan serçenin, kanatları kan revandı.. ne 40 yılı, içtiği kahveyi 1 dak. sonra unutana çikolata yerine siyanür revaydı :))
‘’gerçek sanatçının’’ belagât’a ihtiyacı yoktur… ayıracak zamanı da.. âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz misali O’nun ürettiği eser , zaten anlatmak istediklerinin bir yansımasıdır :)
Hiç yoksa 1 kere gel artık.. Gel ki, gözüm gibi koruduğum emanetini teslim edeyim sana… zira taşımaktan omuzlarım nasır tuttu ve gelmediğin yollar acı ve özlem yarası.. Yoksa bir mâi eylem midir dönmemek, yahut kaçış, yahut altın vuruş mu…bil ki asil at, en zor denizlerin en zor dalgalarında, yegane sırdaşı olan hüzünlere yoldaş….
İnsana 'verilmiş' en önemli haslettir..Düşünebilmenin nekadar büyük bir nimet olduğunu en çok, düşünemeyenleri görünce anlarsınız. İnsan derde düşmeye görsün hele o vakit gelir meydana düşünce.. Ya düşünemeyenlerin hali nedir, nicedir? Hiç keder dert, tasa yoktur onlara..seçim size kalmış..
Bir pencere, bakmaya Bir pencere, duymaya Bir pencere, yeryüzünün yüreğine ulaşan tıpkı bir kuyu gibi Tekrarlanan mavi şefkatin enginlerine açılan. Yalnızlığın küçücük ellerini Cömert yıldızların verdiği gece bahşişi kokularıyla Dolduran bir pencere Belki de konuk etmek için güneşi şamdan çiçeklerinin gurbetine Bir pencere, yeter bana.. Furuğ Ferruhzad
Ve gördük ki mekan değildir, zamandır önemli olan…
Ve lakin o da değildir, eylemdir önemli olan…
Ve o dahi değildir kalb olmadıkça…
Zarif insanlar, zarif sözler söylerler….
görünmez olmak
ali baba’nın hazine mağarasına dalmak
sonrası bana kalmak :))
ağaçların gölge verdiği yerde
gölgelerin de ağaç vereceğini sanarak
su kıyılarına söğüt ağaçları dikiyorum
benim yaptığım düş değil
doktor değiliz ama hastamız çookk :))
sezar’ı kahreden, brütüs’ün hançeri değil, vefasızlığıydı…
bir devedikenine sevgiyle konan serçenin, kanatları kan revandı..
ne 40 yılı, içtiği kahveyi 1 dak. sonra unutana çikolata yerine siyanür revaydı :))
‘’gerçek sanatçının’’ belagât’a ihtiyacı yoktur…
ayıracak zamanı da..
âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz misali O’nun ürettiği eser , zaten anlatmak istediklerinin bir yansımasıdır :)
Hiç yoksa 1 kere gel artık..
Gel ki, gözüm gibi koruduğum emanetini teslim edeyim sana… zira taşımaktan omuzlarım nasır tuttu ve gelmediğin yollar acı ve özlem yarası..
Yoksa bir mâi eylem midir dönmemek, yahut kaçış, yahut altın vuruş mu…bil ki asil at, en zor denizlerin en zor dalgalarında, yegane sırdaşı olan hüzünlere yoldaş….
İnsana 'verilmiş' en önemli haslettir..Düşünebilmenin nekadar büyük bir nimet olduğunu en çok, düşünemeyenleri görünce anlarsınız.
İnsan derde düşmeye görsün hele o vakit gelir meydana düşünce..
Ya düşünemeyenlerin hali nedir, nicedir?
Hiç keder dert, tasa yoktur onlara..seçim size kalmış..
haydi deneyelim...
bu deney elim mi yoksa selim mi bir görelim :)
Bir pencere, bakmaya
Bir pencere, duymaya
Bir pencere, yeryüzünün yüreğine ulaşan tıpkı bir kuyu gibi
Tekrarlanan mavi şefkatin enginlerine açılan.
Yalnızlığın küçücük ellerini
Cömert yıldızların verdiği gece bahşişi kokularıyla
Dolduran bir pencere
Belki de konuk etmek için güneşi şamdan çiçeklerinin gurbetine
Bir pencere, yeter bana..
Furuğ Ferruhzad