Kültür Sanat Edebiyat Şiir

aşk sizce ne demek, aşk size neyi çağrıştırıyor?

aşk terimi Cengiz Ekrem Teymur tarafından tarihinde eklendi

  • İrfan Yılmaz
    İrfan Yılmaz

    Aşk, ayrılık ve özlem şiiri:



    Sevgi ve saygılarımla.

  • Gökay Yaşar Üzümcü
    Gökay Yaşar Üzümcü

    Aşk: İnsanın genetiğine, binlerce yıl türünün devamlılığı ve ölümsüzlüğü arayışı nedeniyle işlenmiş olan yapay bir üreme mekanizmasıdır. Biyohafızamız içinde bulunduğumuz çevreden bağımsız olarak büyüsek de bu mekanizmayı bu yüzden devam ettirebilmektedir. Bu yapay mekanizma sevginin bir üst türüdür. Buna romantik bir eğilim diyebiliriz. Bunu sevgiye geçiş süreci olarak görmek varlığını yok saymak değildir. Yalnızca mantığı herkesce tarafından baskıladığı bilinen bu sürecin herkes için farklı gerçekleşmesinin nedeni aslında Aşkın tarifini değiştiren asıl şeydir. Böylece bu süreci etkileyen etkenlere bakılmalıdır. Çevresel (aile dahil) baskı, estetik (ahlak ve güzellik) anlayışı, tecrübe (yaş ve yaşanmışlık) farkı ve hormonal düzeyler... Sevgi tarafından henüz regüle edilmemiş Aşk; tehlikeli ve arayıştır ayırca, tehlikeli bir arayıştır.

  • Muhammet Mahmut Özkaynak
    Muhammet Mahmut Özkaynak

    Ne yol yürünür baştan, ne ayrıdır doğru yanlıştan.
    Bulanık aynam mevzi, hükmüm yağar gözüm yaştan.
    Ağırlığınca yaşım kalender, deli civan canım bozgun aşktan.
    Gönlüm yenilmez, kırılır imkanları gömen telaştan.
    Ne gurbette yerim, ne büsbütün halk içinden.
    Zaman durmuş, bir ölüm var kalbin her meylinden.
    Duru zamanın en bozuk vaktinden,
    Saatler yalancı, yaşamak dilenmektir vaktin sahibinden.

  • Hümeyra Laçin
    Hümeyra Laçin 27.01.2021 - 13:41

  • Us Atölyesi
    Us Atölyesi

    Aşk hep bizimleydi. O, insanın olduğu her yerde vardı. Günahı, ayıbı, yerleşik ahlak kurallarını hiçe saydı. Hakim sevme biçimlerini reddetti. Dinler, ideolojiler ve hatta devrimler, kendilerine ilk onu hedef kıldı. Onun üzerine gidildiği kadar hiçbir duygunun, hiç kimsenin, hiçbir ulusun, hiçbir uygarlığın üzerine gidilmedi. Uygarlıklar devrildi, değişti, yıkıldı, kuruldu ama onu tahtından eden olamadı. Engellenemedi. Yok edilemedi. Dönüştürülmeye çalışıldıysa da direndi. Başka bir şey olmamaya en çok aşk direndi. Direnmek en çok aşka ve aşıklara yakıştı. Aşk dediğin şey ardında büyük yıkıntılar bırakan ve önündeki bir başka yıkıntıyı yuva bilenlerin meziyetiydi. Zordu. Zorluğu bir savaş kadar, yitirilen bir umut kadar, binlerce sesin arasında seçmeye çalıştığın sessizlik kadardı. Onsuz ne yaralar iyi oldu, ne küsler barıştı ne devrimler yapıldı.
    Aşk devrimden daha devrimciydi
    Tarih denilen karanlığın her anında o vardı. Kavimleri birbirine kırdırdı, kavimleri sevgili kıldı. Kimi zaman dünyanın en yalın, en basit, en açık aldatmacasıydı. Kimi zaman insan aklının ve o aklın kurduğu ve muhtaç olduğu o lanet ilişkilerin ayakta kalabilmesi için gereken bir safsataydı. Ama kutsaldı. Onun kutsallığı, tıpkı iyiliğin ve tıpkı güzelliğin egemen olduğu ya da olacağı gibi bir sanrının bir başka haliydi. Çoğu zaman bir dindi. Duası olmayan tek din.
    Kimden kime akacağı belli olmayan, kimsenin kontrol edemediği bir oluş ve akış haliydi. Kim bilir belki de yoktu –ki bunu bize Freud hatırlatmıştı (Aşk yoktur, libido vardır)-. Olup olmamasını bilemiyoruz ama Aragon’un söylediği gibi ya mutlu aşk yoktu, ya da mutlu olanlar tarihte yerini alamamıştı.
    Aşk bizim günahımızdı. Tanrı katında aşk yoktu. O, yeryüzüne ve insana mahsustu. Çünkü yargılamanın ve cennet ve cehennemin olduğu yerde tutku ve günah artık rafa kalkacak, tutkunun ve günahın olmadığı bir yerde aşk yeşermeyecekti. İçerisinde tutkunun ve günahın olmadığı bir aşk yalnızca “yalan” olacaktı. Ve yeryüzünde yaşayanlar, tam da bu yüzden, yalanlarla günahlar arasında bir tercih yapmak zorundaydı. Yeryüzünün sakinleri ya yalanlarla ya günahlarla yaşayacaktı. Çünkü aşk ve yalan bir bedende asla barınmayacaktı.
    Aşk bizim aklımızdı. O geldiğinde akıl artık sevmeyi tutkudan ayıracak kadar ehlileşmiş olacaktı. Aşkın yanında sevmenin hükmü kalmayacak, bir çocuk gibi yalnız bırakılacaktı. Ve en çok, sevmeyi aşk, aşkı sevmek sananlar yanılacaklardı -ki onlar aşkın ve sevmenin katiliydi-.
    Aşk bizim lanetimizdi. Ve her lanet gibi çaresi kendi içindeydi.
    Ali Murat İrat

  • Us Atölyesi
    Us Atölyesi

    Aşk hep bizimleydi. O, insanın olduğu her yerde vardı. Günahı, ayıbı, yerleşik ahlak kurallarını hiçe saydı. Hakim sevme biçimlerini reddetti. Dinler, ideolojiler ve hatta devrimler, kendilerine ilk onu hedef kıldı. Onun üzerine gidildiği kadar hiçbir duygunun, hiç kimsenin, hiçbir ulusun, hiçbir uygarlığın üzerine gidilmedi. Uygarlıklar devrildi, değişti, yıkıldı, kuruldu ama onu tahtından eden olamadı. Engellenemedi. Yok edilemedi. Dönüştürülmeye çalışıldıysa da direndi. Başka bir şey olmamaya en çok aşk direndi. Direnmek en çok aşka ve aşıklara yakıştı. Aşk dediğin şey ardında büyük yıkıntılar bırakan ve önündeki bir başka yıkıntıyı yuva bilenlerin meziyetiydi. Zordu. Zorluğu bir savaş kadar, yitirilen bir umut kadar, binlerce sesin arasında seçmeye çalıştığın sessizlik kadardı. Onsuz ne yaralar iyi oldu, ne küsler barıştı ne devrimler yapıldı.
    Aşk devrimden daha devrimciydi
    Tarih denilen karanlığın her anında o vardı. Kavimleri birbirine kırdırdı, kavimleri sevgili kıldı. Kimi zaman dünyanın en yalın, en basit, en açık aldatmacasıydı. Kimi zaman insan aklının ve o aklın kurduğu ve muhtaç olduğu o lanet ilişkilerin ayakta kalabilmesi için gereken bir safsataydı. Ama kutsaldı. Onun kutsallığı, tıpkı iyiliğin ve tıpkı güzelliğin egemen olduğu ya da olacağı gibi bir sanrının bir başka haliydi. Çoğu zaman bir dindi. Duası olmayan tek din.
    Kimden kime akacağı belli olmayan, kimsenin kontrol edemediği bir oluş ve akış haliydi. Kim bilir belki de yoktu –ki bunu bize Freud hatırlatmıştı (Aşk yoktur, libido vardır)-. Olup olmamasını bilemiyoruz ama Aragon’un söylediği gibi ya mutlu aşk yoktu, ya da mutlu olanlar tarihte yerini alamamıştı.
    Aşk bizim günahımızdı. Tanrı katında aşk yoktu. O, yeryüzüne ve insana mahsustu. Çünkü yargılamanın ve cennet ve cehennemin olduğu yerde tutku ve günah artık rafa kalkacak, tutkunun ve günahın olmadığı bir yerde aşk yeşermeyecekti. İçerisinde tutkunun ve günahın olmadığı bir aşk yalnızca “yalan” olacaktı. Ve yeryüzünde yaşayanlar, tam da bu yüzden, yalanlarla günahlar arasında bir tercih yapmak zorundaydı. Yeryüzünün sakinleri ya yalanlarla ya günahlarla yaşayacaktı. Çünkü aşk ve yalan bir bedende asla barınmayacaktı.
    Aşk bizim aklımızdı. O geldiğinde akıl artık sevmeyi tutkudan ayıracak kadar ehlileşmiş olacaktı. Aşkın yanında sevmenin hükmü kalmayacak, bir çocuk gibi yalnız bırakılacaktı. Ve en çok, sevmeyi aşk, aşkı sevmek sananlar yanılacaklardı -ki onlar aşkın ve sevmenin katiliydi-.
    Aşk bizim lanetimizdi. Ve her lanet gibi çaresi kendi içindeydi.
    Ali Murat İrat

  • Es Elsiyan
    Es Elsiyan

    Ey gönül! Şimdi sorarım sana , hangi aşk daha büyüktür?
    Anlatılarak dile düşen mi, anlatılmayıp yürek deşen mi?
    #Şems-i Tebrizi

  • Burak Sanlı
    Burak Sanlı

    Aşk bir çift mavi göz benim için ve gözler hep gülsün, ışık saçsın diye çabalamak

  • Eren Keskin
    Eren Keskin

    Aşk nedir? Aşık mı oluyoruz yoksa aşık olduğumuzu mu sanıyoruz? Elbette seviyoruz, seviliyoruz. Fakat aşkın bu olduğuna inanmıyorum. Aşk, kavuşamamaktır. Anlatmaya çalışsak da, anlatamamaktır. Her anlatmaya çalıştığımız da, sahi aşk nedir? Diye sormaktır her defasında. 2021 yılındayız, bizlerin bu zamanda yaşadığımız aşksa ( ki olduğunu düşünmüyorum) Leyla ile Mecnun'un , Ferhat ile Şirin'in aşkına büyük saygısızlık. Aşk, eski çağda kalmış bir duygu biçimidir.

  • rummen
    rummen

    bilmem yaşamadım ki

  • Muhammed Mahmut Özkaynak
    Muhammed Mahmut Özkaynak

    Günleri Döndüren Yıllardan İstirham

    basiretim takılı kaldı
    ben bir balık ağlarında çırpınan.
    sensin hüsran, sendin reva
    olamadım zahmet ellerinde
    ardı sıra ölüm bekler, sensin ölümü bekleten yaşama hıncım
    çarpan kalbime vuku, ıssız çöllerime vaha
    bekleyenim, küslüğüm var kalakalmışın küfrü kadar yollara
    söğüt altı yılanlar uyurdu göze aldırandı kazımak adını ağaçlara
    ben ihtimaline yol olan uğraşım
    Sayamadım, sığamam bu kaçıncı söze
    sevildim de yaratıldım
    sevdim de hapsettim
    tecellisi pür, yitik zaman içinde
    gevşek öfkem salınır tiryakiliğinden
    günümü döndüren yıllardan istirhamım
    aman diler merhametinden
    merhametin yok aman!
    ab-ı hayatsın bana kırık bir tastan
    benim seni anlatacak kelimelerim bitti
    sendin sevda, sensin hüsran

  • Ercan Yılmaz
    Ercan Yılmaz

    Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni
    bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni

    (ya rab aşk belasıyla içli dışlı kıl beni,
    bir an bile ayırma aşk belasından beni)Fuzuli...

    gibi...

  • Sevda Yilmaz
    Sevda Yilmaz

    Aynen kıymet hanım aşk yalan biliyoruz ama doğru şekilde soyleninceyinede inanıyoruz. Tanımınız cok güzeldi bayildim

  • Ferda Serezli
    Ferda Serezli

    Doğru söylenince inandığım yalan...

  • Sevda Yilmaz
    Sevda Yilmaz

    Olana yalan bulamayana hayal ...

  • Onur Gürbüz
    Onur Gürbüz

    Ulaşamayan herkes için imkansızdır
    Ulaşanlar için ise mucize

  • Fatıma Kavlaklı
    Fatıma Kavlaklı

    Aşk sarılmaktır

  • Fatıma Kavlaklı
    Fatıma Kavlaklı

    Aşk sarılmaktır

  • Taylan
    Taylan

    kaybolacağını bildiğin halde o yola girmektir.

  • Us Atölyesi
    Us Atölyesi

    "....i ç i m i z d e k i p i ç..."

  • Yücekaya Ömer
    Yücekaya Ömer


    A Ş K

    yedi boğum hasrettir
    küllenmiş bir ateşten kallavi yangınlar çıkarıp
    ateş suyu içmektir

    dünyanın bütün kirine rağmen, henüz kirlenmemiş
    tertemiz bir buluttur
    özleyince yaraya tuz basar gibi özlemek
    bir yüz görümlüğü görmeye dünyayı bir pula satmaktır

    yürek işidir…
    bir uçurum yamacında bir çiçeği koklar gibi mutluluğu koklamak
    yumruğunla duvarları kanata kanata
    acıyı bal eylemektir

    bir kafeste şakımak değil
    çığlığını dudaklarına hapsedip
    bir bozkır kartalı gibi gökyüzünde süzülmektir

    bıçağın kemiğe dayanışıdır
    sabır çatlatan bir bekleyişte Yusuf gibi kuyuda beklemek
    cehenneme gömülür gibi hüznün yedi kat dibine gömülüp
    Züleyha gibi köleni sevmektir

    dile sakız olmadan, rakıya meze sayılmadan
    usulca gitmektir…
    kendi zindanında hem gardiyan, hem esir olmak
    kelebek olma aşkı ile kozasına gönüllü giren tırtıl gibi
    çekilip bir tenhaya göz yaşınla yanağını yıkamaktır

    a
    ş
    k
    onun ayağına taş değmesin diye
    kendi ayağına kurşun sıkmaktır

    ömer yücekaya

  • Gülden Sen
    Gülden Sen

    Buldum derken kaybetmek kaybedince aramaya devam edip hep sonsuz özlem duymaktır

  • Yunus Emre Akpınar
    Yunus Emre Akpınar

    Aşk ; beklemektir , yanmaktır , acı çekmektir ,ağlamaktır. Belki de aşk , en çok özlemektir . Aşk yazmaktır. Aşk , mumdan kayıkla ateşten denizi geçmektir. Aşık olan ; yazar , bekler , ağlar , özler , acı çeker . Aşk iki kişiliktir , üçüncü şahsiyet gerektirmez. Aşk derindir , derinlerde hissedilendir...

  • Mavili Şiirler
    Mavili Şiirler

    Özlemek, epeyce

  • erdem ülkün
    erdem ülkün

    aşk...!?

  • Mustafa Ayten
    Mustafa Ayten

    Aşk bu muydu
    İlk defa gözgöze gelirken
    O gözlerde eriyeceğimi bilmemek miydi
    Baharı andıran yüzündeki tebessüme
    Hava gibi su gibi muhtaç olmak mıydı
    Gözlerinin elasına baktığım anda
    Yüreğimin derya gibi coşması mıydı
    Güzelliğini görebilmem için
    Güneşe değilde gözlerine ihtiyaç duymak mıydı
    Sensizken aya bakıp seni hatırladıkça
    Kalbimin titremesi miydi
    Sensiz ve yağmurlu gecelerde
    Gözyaşlarımın yağmura karışması mıydı
    Melek yüzünü düşünüp
    Kalbime iğneyle resmini çizmek miydi
    Sahi neydi aşk?

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Merak. Birine karşı ansızın merak duymaya başlarsanız, korkunç bir merak. Onu tanımak, onunla doğmak, dünyaya onunla yeniden gelmek istersiniz. Bu yüzden aşka en uzak cümle, senden nefret ediyorum değil, artık bilmek istemiyorumdur.

    G. Flaubert

  • Ercan Yılmaz
    Ercan Yılmaz

    İyi kadınlar piç adamlara
    İyi adamlar hiç kadınlara yar oldukça aşk kimseye kalmayacak.????

  • Fırat Aydil
    Fırat Aydil

    Aşk öyle zor ki
    Tarifi yürek ister
    Senin karnın tok;ama
    Benim canım börek ister...

    KiMSESiZ'den kalan...

  • hira ağkurt
    hira ağkurt

    aşk guzel eşziz bi duycu guzel tatli onsuz bi dakika bile ayri durmak istmyorsun . tum zaman onla geçrmek istyorsun. Sabah kalktnda onu yani başda görmek onsuz gece iyi uyamyosun tum gece onu duşnyorsun sabaha kadar . o yanda olan zaman saater su gibi akyor . saatin onun yanad olda durmasin istyorsun.