Bir kapıya doğru ilerliyorum hayalimde
Ahşap bir kapı. viran, köhne
Çokça da sorularım var cebimde
Birden bir ses beliriyor derinde
Başlıyorum o sesle sohbete
Halbuki burada benden başka yok kimse
KARIŞIK
“Dağılmış saçlarım gönlünün yatağına, uyandırma
Sabah olsun ben giderim, sen kal rüyamda
Ah bulmak o kadar kolay mı sandın?
Aramak bana aşktır artık”
İyi değilim uzun zamandır
Çok kalbimi kırıyorlar
Sanki birer birer maskelerini atıyorlar
Yüzlerine bakıyorum
Korkuyorum…
Niçin geldin insanoğlu?
Tüketmeye mi?
Hayat vermeye mi?
Öylesi geçip gitmeye mi?
Seyretmeye mi?
Aramaya mı?
Ben güneşin battığı yerdeyim
Bilemezsin!
Dışarıdan seyretmesi muhteşemdir
Göremezsin!
Güneşin kalbini düşündün mü hiç?
Başlangıçların ne kadar umutlu,
Kibritçi kız, üşüdükçe bir kibrit yakardı
Ben, seni özledikçe…
Hatırla!
Aramıza acemice koymaya çalıştığımız ilk mesafe.
Bir paket sigara, bir kutu kibrit mesafesi
Bi çoğalıyorum…
Bi azalıyorum…
Kendimi her defasında
Nilüfer çiçeğinin köksüzlüğünde görüyorum
Konuşmayın artık!
Kabul ettim. Daha ne istiyorsunuz?
Sebepler benim
Sonuçlar benim
İşte… Eninde sonunda ben böyleyim!
Gördükleriniz kendi gözlerinize ait
Yakınlaştıkça artan bir sancı
Yakınlaştıkça artan bir korku
Söz ağızdan, ok yaydan çıktı
Artık geri dönüş yoktu
Cesaret korkmamak mıydı?
Ne kadar körü körüne yanmak
Ve gittikçe kör bir yürekle daha da gitmek, umut sandığın maskeye
Ve o maskeye tapmak
Maske için… Maskeye rağmen…
Gözlerimiz birbirine her değdiğinde sanki evren yeniden yaratılırdı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!