gönül gamlanma
şu yalan dünyada
yağmur yağar
düşer su toprağa
her damla suyun
var akacak bir yatağa
kim demiş görmediği birini
sevemez diye insan
kim demiş anlaşamaz
bilmiyorsa geçerli bir lisan
zümrüt yeşili bir çift göz
bakıyorsa çok çok uzaktan
Ne tuval önümde
Ne de fırça elimde
Ressam değilim
Çizemem kara kalem resim
Taştan dört duvar
Çiçeklerin kokusu bir başka bugün
Daha sıcak güneşin bakışı bu gün!
Şiir’le uyanası geliyor insanın!
Çocuklar daha şen,
Kuş sesi daha çok bugün!
Dağlarında keklik ötüyor
Çocuktun daha dün,
Büyüdün artık sen!
Annesi oldun çocuklarımın.
Eskiden bakamazken pencereden,
Şimdi yollardasın yalnız,
Kendi kanatlarınla uçuyorsun.
Ne zaman eline mikron tutuştur salar,
Sayıyor tek tek;
Orman içindeki enval ve türü!
Ardıç çam gürgen meşe kestane kayın.
Sanki kadim Türk ona sormuş gibi.
Diyor ki Türk demiyorum tek!
kim demiş görmediği birini
sevemez diye insan
kim demiş anlaşamaz
bilmiyorsa geçerli bir lisan
zümrüt yeşili bir çift göz
bakıyorsa çok çok uzaktan
Gökteki hilali yıldızı kopartıp göndere çektin
Zifiri karanlıktı ufuk şafak oldun aydınlattın
Estin rüzgâr gibi kirli havayı sisi dağıttın
Dumanlı hava sevene kaçacak delik arattın
Kurduğun laik cumhuriyetin yüzüncü yaşı
+Maviş!
Aramıza kara kedi mi girdi, yoksa dilini mi yuttun? Niçin ağzını bıçak açmıyor?
-Hayal!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!