Düşerse bir gün yolunuz
Ankara’dan Aksaray’a
Açın gözlerinizi bakın
Giderken Yolun sağına
Beyaz yelkenli bir gemi
Yolum düştü Güneş’li bir günde
Güle oynaya yürüdük bir aile
Güz güllerinin açtığı mevsimde
Bitmeyen şarkının yazıldığı yerde
Uçuyor martılar tek tek havada
Bizi sen yarattın, bir avuç toprak, bir damla sudan,
İçimize can koydun, güzeli gören, gülü koklayan.
Sessizce duran, isteyince ses verip, konuşan,
Manayı bilen, maddeyi ayırt eden, akılda içinde,
İlikle işlenmiş kemikler var iskeletimizde.
Lailahe illallah deriz bizi yaratan aklımıza gelince.
Ne as var elde,
Ne de iki papaz.
Gelmedi ele hiç,
Üç kız,
Görmedik valeyi.
Ne kent var,
Kamçımı yine aldım elime,
Vurdum eğeri, Kır At’ın beline,
Doludizgin mahmuzladım,
Dönerim ben sılamı özledim.
Ne handa doğdum ne konak,
Yapraklar arasında, duruşun asil,
Diken de olsa yanında.
Konuşursun her dilden,
Ağzın, dilin, dudağın olmasa da.
Bilemedim, rüzgârın adını.
Lodos mu?
Karayel mi?
Poyraz mı?
Buz gibi esti ki içime,
Bilmem ki kim demiş, kanat çırpamaz diye insan
Kartal olur uçar, düşünce toprağa ten her insan
Çizin Kartalın resmini, makberimin ayakucuna
Gelen geçen baksın, görsün akıbetini Kamil insan
Yine kasımpatılar boy gösterdi
Kasım’da yağmur yağar değil mi
Kim bilir hangi rüzgâr getirecek
Yakutistan’dan soğuk karı tipiyi
Kartalım, açmışken kanadını, kırmışken dalı
Al beni de yanına, ne kilim isterim, ne de halı
Ne altın ne gümüş isterim, ne gözüm elmasta
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!