Geçen yıl bu zamanlar
Mevsimlerden yine ilkbahardı
Papatyalar, gelincikler açmıştı!
Çiçek tarlalarında,
Çocuklar gibi koşmuştuk...
Bir oraya, bir buraya
Hüzünler dağıtmasın seni, kıyamam!
En güzel dileklerim seninle sevgilim…
Gideceği varsa gider, boş ver aldırış etme!
Bölünme bin parçaya...
Hadi... Durma! Toparlan gel kendine…
Elbet bir gün beni de sever tutarsın elimden,
Güneş kızıla dönmüş,
Dağların ardından kayboldu kaybolacak
Hava morarmaya yüz tutmuş
Herkes evinin yolunda
Sokaklarda bir hareket
Lambalar fersiz, birazdan aydınlanacak
Ne kadar kilitlesen de kapını,
Çelikten duvarlar da örsen
Yedi değil, yetmiş yedi kat zırh da yaptırsan
Faydasız… Çaresi yok
Ecel kapının tokmağını vuracak bir gün…
Ölümü tadacağız mutlak
Tevellüt! 1900’lü yıllar
Düşmüşüm ana rahmine
Bir Cumhuriyet Bayramında
Gelmişim dünya evine
Nur topu, aya benzer bir çocuk
Doğarken ben ağlamışım kaderime
Yaş yirmi iki aldım tezkere
Döndüm eve…
Altı aylıkken kucağımdan inmeyen,
Oğlan kocaman olmuş, ne çare…
Tanımaz beni… Demez ki baba!
Allah yardım etti, şansım yaver gitti
Bekârdım… Kafam karışıktı…
Gittim malum eve…
Telli duvaklı gelin getirecektim…
Olmadı… Yanlış yoldan döndürdü
Adına “sermaye” dediğimiz, eli öpülesi kadın…
Bir haber aldım… Çocukluk aşkım da beni arıyormuş
Çaresizlik nedir? Bilir misin?
Uzaktan davulun sesi hoş gelir,
Çaresizliği, onu şeken bilir!
Mevlam çaresiz bırakmasın kullarını,
İmtihan etmesin sıkıntılarla...
Sabır ihsan eylesin!
İyi günde, kötü günde
Hastalıkta ve sağlıkta diyerek adım atacağız mutluluğa
İkimize de mutluluk çok yakışacak
Söz verdik şahitler huzurunda, beraber olgunlaşıp
Beraber yaşlanacaktık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!