Camiden, türbeden, bazen Mekke’den
Pozlar verip barları “tekke” gören,
Haram yiyen, söven, bazen fenomen...
Ne insanlar gördüm diyemedim ben...
Bir an durakladım, dağıldı cümlem…
Din eğitimi almıştı Ferhunde.
Umudunu kaybetmeden kalbinde
Yaşıyordu dini bütün evinde,
“Alkanistan’ın” başkenti Kabil’de.
Çok görmüştü şu muska yazanları,
Hep benzer hikayeler asırlar boyu…
“Araplar kandırılmış”, hep öyle derler(!)
Filistin için söylemezler doğruyu;
Bir platonik aşkın peşinden giderler(!)
Hep aynı ezber: Araplar aldatıldı?
Kur’an’ı doğru okuyun, doğru anlayın;
Demiş midir hep çoğalın, çok olun diye?
Ve demiş midir üst üste mal, servet yığın?
Yanıtı veremeyiz okursak ölüye...
Bir bakın ne söylüyor Müminûn elli beş:
Ey Turan illerinin bilge kızı,
Hilale sevdalı kutup yıldızı,
Gökalp ruhlu, Türkiye sevdalısı!
Seninle anlam buldu yerkürede
İki devlet, tek milletin davası...
Mütevazı bir salon, yoktu yerlerde mermer!
Toplandılar tek yumruk, kocamandı yürekler!
Karar vardı, söz vardı; yoktu artık hainler!
Sarışın Kurt’a dönüp: "Liderimiz" dediler...
Meclis demek millet demek, bu irade milli!
Ey gafil! Bir ulusu anlatamaz
Ne saçının, ne teninin renkleri.
Kahve, sarı, kumral, siyah ve beyaz;
Pek fark yok, bunlar Allah ayetleri.
Ey gafil! Bir ulusu anlatamaz
Bugün kendimleyim, günlerden yalnızlık
Düşündükçe anımsattı hatıralar…
Dalıp gittim yalnızlığımda bir anlık
Sordum: Nerede, dün arayıp soranlar?
Çat kapı gelirdi o dost bildiklerim
Günü saklayan her günün gecesi
Sanırsın insanla saklambaç oynar.
Güneş sobelenir her şafak öncesi;
Bir ışık oyunu, gözleri okşar.
Dünya gezinir güneş etrafında.
Ey gafil, gel esir kalma şu zamana!
Zaman dediğin algın ve idrakindir.
Ayrıca varlığın varlıkla raksına
Ara sıra senin de eşlik etmendir...
Eğer olmasaydı bu cümbüş, gösteri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!