Kalın harfler ile içi boş laflar
Anlamadan vakitsiz konuşursun.
Karşındakini insafsızca suçlar
Sen yanlışı yanlışla savunursun.
Bir yanlış yapınca savunman hazır,
İlk nefes aldığında insanoğlu
Ağlayarak selam verir dünyaya!
Ancak ağlatarak bitirir yolu...
Gelirken giderken doyar acıya.
Sanki biraz nispet edercesine
Hayat yolunun varsa başlangıcı
Olacak bir kaç durağı ve sonu!
Aile fertleriyse eğer konu
Hayatımda edemem söz konusu;
Bir “veda”, bir de “helallik” mevzusu.
Din, siyaset orduya sokulursa
Gider elden bizim kozmik odalar!
Ayaklar baş, başlar ayak olursa
Gider elden bizim kozmik odalar!
Tarikat cemaat bela olursa,
O, savcı, polis ve jandarma değil
Ancak bizi şaşırtır Müge Anlı!
Olayları tek tek ederek tahlil
Gerçeği bulur bizim Müge Anlı!
Adaleti arayan gelir ona,
Çoktur bir insanın cahil yanları…
Üstelik var ilk insandan bu yana!
Bilgelik pek takılmadan bunları
Önceden görüp varmaktır farkına...
Utanmasam da, derken çekinirim;
Neden tarihe son yüz yıldan bakarlar?
Bir cevap versinler, soralım onlara!
Hele Fatih’i neden pek konuşmazlar?
Neden pek değinmezler Yıldırımlara?
Abdülhamit’i, Vahdettin’i dinleriz.
İngiltere işgale son verirken
Dediler “Tek kurşun atmadı diye”.
Ancak İstanbul’u işgal ederken
Sormadılar kaç kurşun atmış diye?
Unuttukları çok, hatırlatalım;
Hep derler “Resmi yok namaz kılarken”.
Bilmezler, yoktur diğer paşaların da?
Balıkesir şahittir hutbe verirken!
Ve camide bir resmi var Adana’da…
“Ey millet! Allah birdir, şanı büyüktür.”
Artık konuşalım bu algı yapanları;
Şehit adları hep dolaşır dillerinde!
Halepli, İdlibli… sayarlar Arapları(!)
Sonra takılıp kalırlar şu Selanik’de.
Halbuki Halep’de, İdlib’de çok Türk yaşar!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!