Al laleler ekilir çimlenir ağaç yaprak
Canlanır bütün evren bakışları otlu köz
Sımsıcak anne eli yeşerir kıraç toprak
Sevinir börtü böcek gülümseyen tatlı yüz
Kanatların gererek titreyerek üstüne
An olur…
Hissedersin ruhunda ki titreşimin
Yazamadığın tutkudur izdüşümü
Vakitsizce sığdırılamayan
Dörtnala koşan zamandan
Gülüm kaşlarını niçin çatarsın
Gönül ateşimi yakmam bir daha
Yaylım kurşunların keskin atarsın
Candan nazar ile bakmam bir daha.
Yıldızlara gebe gece aşına
Kör kurşunlarına gelmişçesine
Ağır dan da ağır yaralısın sen
Gülen göze yüze (b)aldan (s)özüne
Arının hayali düşleyişlerine
Susuzluğu peteğine fermansız
Apansız ölüm sevdalısın sen.
Gönül arz eylemiş emri vakidir
Kışa çalsa yolu izim bellidir
Dost meclisi sunmuş ismim sakidir
Kadehlerin şahı sazım tellidir.
Yudumlarım aşkı vadiler çağlar
Uğruna yürüdüğüm bunca yol tükendi
Vakti vehminde zamanın
Anlattım tüm düşlerimi sana
Umutla doldurdum heybemi
Yarınlarımla çıkageldim son durak
Güneşin doğuşu âleme daldım
Tomurcuk gül idim, rengine bandım
Koklandım bin nefes, hoş seda saldım
Arı konmasıyla, balına kandım.
Âşık oldum güne doğan güneşe
Aşkla sarmala… Yaralarımdan öp
Hissizleşsin, dinsin ağrılarım
Titreyen hücrelerim yatışsın!
Karanfil rengi şafağına uyanayım.
Yaralı ağır düşmüş duygularım
Şiir yazmak aşksa deli aşığım
Sağanaklı yağar gürler coşarım
Karanlığa yıldız çölde başağım
Tanelerim döker dolar taşarım
Gönül düşkünüyüm diye sanmayın
Gözelerinden akıp süzülerek
Eskimiş tozlu raflarından düştü
Ortalığa saçıldı şiirler
Aşklı hecelerin ateşi
Ocakta kabardı taştı kahve
Buram, buram kokusu yayıldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!