Murat Tali Şiirleri - Şair Murat Tali

Murat Tali

ve sen arkanda toz karası buğulu kokun ile
karıştın ne olduğu belirsiz zamanlara
katıksız açlıklara terkederek beni
zalim ile yaren ettin sıla akşamlarında

o vururken sazının tellerine kinayeli

Devamını Oku
Murat Tali

Siyasi bir duruştur AŞK. Ya davanda diretir kazanırsın, ya da vazgeçer sahneyi başkalarına bırakırsın. Ona öyle sahip çıkmalı ve anlatmalısın ki AŞK bile kendini SEN sanmalı.

Devamını Oku
Murat Tali

Yine sancılandı sol yanım,
soğuk bir demiri yoldaş eyledi tenim,
bir nefes düşüverdi
gözlerimden akan damlalar ile kapladı bedenini
soğuk demirin
ve

Devamını Oku
Murat Tali

Kızıl bir sevdadan devraldık bu ateşi biz
ve
çoğaldıkça içimizde aşkın tüm halleri,
biz kendi yüreğimizin devrimini yapıp
aşk ile boyamalıyız duvarlarını tenimizin.

Devamını Oku
Murat Tali

Zaman
Bir değirmen
Bense
Buğday başağı
Öğütülüp,
Öğütülüp

Devamını Oku
Murat Tali

Bahar bitiyor
çiçek gülüşlü çocuklarla terkediyor
Mayıs
beni

şimdi

Devamını Oku
Murat Tali

aydınlık akşamların içinde bir kuş süzüldü
bulutlar
gökyüzünün koyu mavisi ile açık grisi arasında
bir yerlerdeydiler
güneşi yitirmişti gökyüzü
dev bir apartmanın üzerinde

Devamını Oku
Murat Tali

SEN’in
DÜŞlerinde
saklardım kendimi,
bilemezdim
her gece
uykuya dalıp

Devamını Oku
Murat Tali

sessiz kalarak
usul usul çıkma vaktidir
kimse bilmez
gidişlerin yankısını
kimse duymaz
giderken arkasından çıkan sesleri

Devamını Oku
Murat Tali

Uzun bir günün gecesinde adaçayı kokuyor zaman. Nerden aklıma esti başladım yazmaya, bir köy meydanında sulardan köprüler kuruyorum kendime, geçtikçe ıslanıyorum kederli anlara takıyorum tokaları. Keçi kulağı oluyor anlarım. Ya o ağaçlardan düşen gülümseyişler onlara ne demeli. Bak yine ayarsız cümlelere gidiyorum. Melekler gülüyorlar mıdır bana yukardan. Gecede yüzlerce yıldız yok, olsa valla verirdim. Parlak bir ay var sadece, etrafında da birkaç tane yıldız, o kadar. Bulutları hafifçe serpiştirmişler gökyüzüne. İyi bir ressam olsaydı yıldızlarımı daha çok serperdi yoksa bulutları mı?

Yine satırlar kayıyor yan yan. Paragrafları olmayan cümleler kuruyorum uzun ve noktalama işaretlerinden yoksun. Oturup koklasan, nefesini içine çeksen, sadece hava alabileceğin. Sıradan bir durum olsa, kafayı kapatıp gitmek en iyisi derdim. Yok öyle sıradanlık, her şeyi terk edip gelmişiz kendimize, bırakıp gitmekte olmuyor. Koyuyor, hem de çok fenasından arkana bakmadan gidişlerindeki dönemediğin anların toplamı. Kaç eder her bir adımın fırtınası. Sormadım, düşünmedim sayılır mı böylesi gidişlerde adımlar. Deli derler adama değil mi? yazı yazmak zor zanaat. Memleket meselelerine girersen değil de, böyle boş ve amaçsız yazınca zor oluyor deli misin? Gecenin bu saatinde oturup amaçsız bir yazı yazıyorsun (saat 22.28) o kadar geç bir saatte değil ki, neden geç dedim anlamadım.

Çiçeklerin arasındayım aslında, onları yazsam ne kadar uzun yazabilirim. Mesela şu limoni selvi yada Japon gülü yok onlarda değil bitkilerden de çok anlamadığım ortaya çıktı. Halbuki onlarca çiçek var karşımda, aha iki tanesini ben dikmiştim, bak onları rahatça söyleyebilirim. Gül. Konuyu devam ettirecek güzel bir kaynak buldum; gül. Bak, şimdi ayın önüne bulutlar girmeye başladı, şu ressama ne dedimse yapıyor, şimdi yağmurda yağdırır kim bilir. Nerde kalmıştık? Gülde. Evet, bakalım neler biliyoruz gül hakkında, kopya çekmek serbest mi? gül bir çiçek adı akla ilk gelen bu, sonra gülmek fiilinin kök hücresi. -Gülsene, deyip birilerini gülmeye teşvik ederiz. –Gülme, diyerekten gülmemesi için kısıtlamaya gideriz. Gülme, gülmek, gülmekten katılmak, katıla katıla gülmek. Hem olumlu hem de olumsuz bir durum söz konusu, güzel bir şey değil midir gülmek, o zaman neden engelleriz anlamam. Bir cenazede gül götürülebilir gülmek götürülemez gülme götürülür. Güldüm ben götüremediğim gülmeleri de yanıma alarak. Şimdi ikimizde aç, bitap kapıdayız, almadılar bizi yemeğe. Ben yemeksiz, gül ise susuz kaldı. Aylardan da yaz. Tabi, akılsız başın cezasını gül çekiyor. Birde akıl çekiyor, tabi başa giremeyip açıkta kaldığı için bu durum başın hoşuna gidiyor mu dersiniz? Bence gidiyor, en azından derdi tasası yok, taşıyacak bir aklı yok.. ne gam, ne keder salla gitsin dünyanın derdini. Bende isterim onlardan dolu dolu diyesi geliyor insanın şimdi. Akılsız bir baş akıllı bir başı döver mi? sanırım bu sorunun cevabı, koskocaman bir evet. Baksana, dünyaya akılsızlar hakim olmuş bir şekilde, oh hem içinde bir şey yok hem de her şeyin var. Olmasa da hakkın varmış gibi davranıp olanları alabiliyorsun.

Devamını Oku