oy gülüm ölüm yine çalmış kapıyı
acı acı gıcırdar kapım
dağlanan yürek olur
kopup giden
tenimden bir parça
perdeler uçuşmaya başlar
yaşını gizlermi ağaçlar
mesele şu beşe on çam kalası
kaç yaşında bir ağaçtı kesildiğinde
yada şu meşe kalası
yavrusu var mıydı yanında kesilirken
tohumlarından kaç ağaç büyüttü
yaprak olup uçtum
bir damlayı deniz eyleyip
nefesini rüzgar yaptım
saçlarını yelkenli
en incesinden dokuyup
şakayıkları
Bu sabah seni görmek istedim
Yoktun
Bulutların arkasındaydın
Ve soğuktu gün
Otobüsün camına çizdim seni
Dağların arkasından doğuyordun
İki harf arası uzaklık bize zaman
Yüzlerce kilometrenin çarpımlarla bulunuşu
Einstien’in kuramlarına göre hareketliysek
mesafeler kısa
durağansak alanlar binlerce kilometre uzaklık bize
Kör pencereler açılıyor hergün karanlıklara
Histerik içerlenmeler yaşıyor
Dakikalar ve saatler.
Zamansızlığa
Açılıyor tüm kapılar.
Kapıların eşiklerine
Denize düşer mi yalnızlıklar
hangi balık sarılır bana
ahtapotun kolları sıkar mı düşlerimi
kader dediğin nedir
sessizliğe susamış çöl kumlarından öte
Bildiğin bütün kelimelerle sevmelisin beni
ve yine
bildiğin bütün dokunmalarla sarılmalısın bana
çünkü
bu yolculuk seninle başladı
ben çocukken diye başlayan öğütlerimiz var artık,
babam da her söze başlardığında
biz çocukken derdi.
hep çocukluğumuzun kalıntılarını taşıyarak büyüdük.
Ben çocukken çocuktum çocugum,
içimde deniz yüklü fırtınalarla
ben geldim
hani an olur tarifsiz kalırsın ya
idam edilmiş düşlerin kıyısında
koşarsın koşarsın
ne sen yetişirsin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!