Dik sancağı zirveye, yükselsin o adalet
Zulme darbe vurmaya koştur atını oğul!
Batıla karşı çık ki, bitsin artık atalet
Hakkın yanı durmaya koştur atını oğul!
Vatan vatan dediler, fesle şarap içtiler
Ve artık ben;
Sarhoş bir akşamın siperindeyim,
Bütün sığınışlarımla aşkımdan kaçak,
Bir duvarın duldasındayım,
bir elimde sigaramla…
Hasret basıp ağlarken, tam da şu sol yanımda;
Yaşlı bir derviş vardı, o da "sustu" bu gece...
Yokluğundan beridir, bu kimsesiz han'ımda;
Saran bir peri vardı, o da "küstü" bu gece...
Ümitsiz bir hâl ile "gel" der gibi bakarken
Gözlerini yayınca, gün yüzüm siyah oldu.
Dilini bağlayıp da ciğerimi yakarken,
Ruh sızını duyunca bin sözüm eyvah oldu.
Çekip gitmek istedim, bu dünyadan göçüp de,
Sen yokken,
kaybolmuş bir ruh gibi,
küskün gölgelerin arasında,
bilemediğim bir sızıyla savruluyorum.
Karanlık, en koyu gölgem;
ışık ise kör edici bir yansıma.
Bir Şubat soğuğunda, senden dönüp giderken,
Sanki dünya tutuştu, yaktı! Belli etmedim...
Sevmiyor san istedim, ömrüm o an biterken,
Ancak,
Otuzumda işgal etti beni sevda
Mahkeme hukuk kader
ve mizan otuzumda
Üç lop bir ağza
Öyle ki
Kadim bir dilin
sonradan keşfedilmiş yazıtlarında geçiyordu bahsin...
eski bir medeniyetin içinden geliyordun belliydi...
gözlerinde merhamet
yüzünde asalet
Sen uyurken yüzüne, meltem gibi dokunan,
Pencerende titreyen, tüller gibi özledim...
Fecri sadık vaktinde, ezan gibi okunan,
Bülbülünü dinleyen, güller gibi özledim...
Karanlık bir geceye, yüzün karılmış diye,
eğer saçlarına meftun olmaksa
artık gecem gündüzüm
bu bir armağan olmalı, göklerden bana
ben hangi sevabın içinde buldum seni?
hangi secdede gözyaşıyla
kaç duanın cevabıydı saçların,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!