Birkaç damla su gibi merhametli ağzında
Bazen bir kuş götürür, bulutlara sesini.
Korunup ezberlenir, bir hafızın hıfzında
Belki çılgın bir imam, fısıldar nefesini...
Adım adım geçtikçe, başa sardı şu yollar,
Hayatı arda atıp, ben ukbaya varırken...
Anım anı seçtikçe, boşa kardı şu yıllar,
Salatı sona satıp, ben selhaya varırken...
Hem de kör bir düğümle, bağlanmışım keyfime,
Şu ruhumu sensizlik, bir iblise yem eder,
Melekler eyvah çeker, yokluğunun hüznünde.
Şimşekler çakıyorken, yıldırımlar cem eder,
Bulutlar semah döner, yokluğunun hüznünde...
Er meydanı dediler, sevda canı bağlarken,
Pişmanlıklar içinde titreyerek elini,
Başına koyup dalma, iş işten geçti artık...
O tek tek ağarttığın, saçlarının telini,
Bir bir koparıp yolma, iş işten geçti artık..
Yetmedi sana bahar, hep bir fazla istedin,
Yıkıldı
Gözlerine bakınca sesim titredi birden
Kurarken ilk cümlemi girizgâhım yıkıldı.
Karıştırdım yönümü, bir of çektim derinden,
Şaşırdım yol neresi güzergahım yıkıldı…
Zamanın gergefinde, yetim bir çocuk gibi,
Boşluğa bakıp daldım, hayallerimden cayıp...
Hiddetle koparılmış, tesbihte boncuk gibi,
Saçıldım, öyle kaldım, hayallerimden cayıp...
Hiç açmadı çiçekler, ne yazda ne baharda,
Hayrını görmediği, gençliğinin bahtını,
Kaybetmiş bir ihtiyar gibi; dalsın gözlerin...
Başında tacı ile, oturduğu tahtını,
Kaptırmış bir Şehriyar gibi; dolsun gözlerin...
Canından can bildiğin, evladın hasmın olsun,
Nefret denilen zehri,
zerk edip damarına,
Aşkın saf duygusundan,
haz almak istiyorsun,
Tebessüm o yüzünde,
eğreti bir maskeyken,
YÜZÜME BAK
Yağmur çisim çisim süzülüyor
arş-ı aladan aşağı.
Arz da bereket,
bulutlar da, vakur bir gülümseme var.
Toprak yağmur sonrası kokusuyla her yanı sarar
ZEMHERİ…
Bir kuru yaprak çıtırtısı mıydı?
Kalbinden gelen o eşsiz ses.
Yoksa ılık bir sahil rüzgârımı
Yüzüme vuran o eşsiz nefes.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!