Günler mi hızlı
Susmalarımız mı çok uzun
Kaç ihtimali öldürdük
Kaç kez sevebilirdik birbirimizi
Seni nasıl sevdiğimi anlatmak dururken
Havayı suyu ele almak da
Kaburgalarım çatırdıyor
Parça parça dökülüyorum
Acı bir türkü doluyorum dilime
Soluğum kesiliyor
Ben öteden beri boğulmaktan korkarım.
Gönlümden her bir hücreme
Eşikte duran sevdaysa alma içeriye
Bırak taş kesilsin kapıda puşt
Bakma öyle masum cilvelerine
Hayra gelmemiştir
Bilirim ben bu kahpeyi
Bir iki kıvırır baştan çıkarır seni
Kaldı ki ben…
Sarayın devşirmesi
Ailenin üveyi
Sürünün çömezi
Ömrünün hiç etmezi
Gönlünün pek haz etmezi
İşte gidiyorsun
Yıldızlar kur yapıyor denize
Ay ışığı
Yakamoz koşuyorum
Yarım aklım ve ben
Ve ben işte gidiyorsun
Bulutlar fazla alçak
Ki sen gibi muhayyili
Yeryüzüyle bulutlar arasına sıkıştıran şu dünya
Bulutlardan da alçak.
Sen ölü toprağın sancılı yavrusu
Sen Alplerin
Hasretler vardır
Fizik kurallarını hiçe sayan
Kavuştukça büyüyen…
Yaşandıkça kavuşulan
Yaşlandıkça özlenen
Yaşamak gibi…
Kediler artık uçmuyor
Sen beni artık sevmiyorsun
Balıklar yüzmeyi öğrenmişler
Sen gitmeyi
Asmam gerekmezdi belki leşimi
Gönlünün soğuk penceresine
Sırılsıklam koşabilseydim güneşli bir günde.
Gözlerinin cilvesine direnebilseydi kahrolası duygular
Çürümezdi belki
Sevgi adına ekilen tohumlar.
Sana kırgın şimdi bütün hasretler
Yüzyıllardır kendinden taviz vermeyen
Toprağın kokusunu çaldın sevgili
Hangi varlık safhasında affedilmeyi bekleyeceksin
Hangi güzelliğin suyuna gidebileceksin
Toprağın kokusunu arayacak




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!