Uzun uzun hayat hikâyesi anlatmayı pek sevmiyorum. Dede korkut hikâyelerinde bir bölüm vardır. Orda çocuklara büyüyüp, bir kahramanlık ya da güzel bir iş yaptıklarında isim koyarlar. Onun gibi bende henüz bir kahramanlık yapmış değilim. Anlatacak çok fazla bir şeyim yok bu anlamda; yaşadıklarımı, yaşamak istediklerimi ve yaşayamadıklarımı ya da duyduklarımı, hissettiklerimi şiirlerde anlatmaktan yanayım. Zira şiir hayatın aynası hatta ta kendisidir. Şiir, anlatılamayanı, anlatılmayanı anlatmaktır. Dahası şiir işte, hayat yani... İlla da hikâye ...
Gelir ve geçer geçmez sandığımız zamanlar.
Yıkılır yıkılmaz sandığımız ömr-ü çınarlar.
Zamanlar geçer, çınarlar yıkılır.
Kalırsa yıkılmadan kalan, bir egolar kalır.
Belki de yıkılmayan egolardır, seni de yıkan;
aşktır yaşamak
yaşamak aşkın kendisidir
aşk biterse her şey biter
hayat biter
umut biter
sevinçler kaybolur
Bıraktığın yerde beklemeliyim.
Bıraktığın yerde,
Bıraktığın gibi bulmalısın beni.
Bıraktığın yerde bekliyorum.
Sevdinse,
Sevdiğim kadınsan,
Ben ağacım, sen topraksın köklerim sana bağlanmış.
Ben Mecnunun, sen Leylamsın, yüreğim aşkınla dağlanmış.
Elim, kolum, ölen tenim, solan gülüm can suyunla canlanmış;
Gel soluğum ol seher yelim senden gayrisi yalanmış...
Gidişim ve gelişim belli olmaz benim.
Bir bakarsın gel demişsin,
Önündeyim kapının.
Gelmişim, yanındayım;
Yanında; kollarındayım,
Mutluluğun doruğundayım;
Gitmekle, kalmak;
Susmakla, haykırmak arasındayım.
Ayaklarım git,
Dilim sus diyor.
Biliyorum,
Biliyorsun;
Böyle değildi kavlimiz Aysima. Son gidişin olmayacaktı, son gelişin. Karlar erirken, baharlar gelirken, dağlar baştan ayağa çiçeğe keserken, ben yine elimde çiğdemlerle karşılayacaktım seni. Sen yine gelecek, yine gülecek, “Yine sana geldim” diyecek, yine mutlulukla sarhoş sarhoş dolaşacaktık deniz kenarlarında, dağ başlarında ve sen yine dizime yatacaktın Aysima; böyle değildi kavlimiz…
Böyle değildi kavlimiz Aysima. Bir kez, bir kez daha dilek tutacak, dileğin gerçekleşecek çay demleyip içecektik ilk gördüğümüz, elleri nasırlı, yürekleri yorgun kadınlı erkekli ırgatlarla. Hatta ve dahası çöl ortasında su dilemek gibi bir dilek dileyecek o bile gerçekleşecek, “Keşke başka bir şey dileseydim” diyecek, sonra oturup Seyhan’ın kıyısında resimler çekilecektik Aysima; böyle değildi kavlimiz…
Böyle değildi kavlimiz Aysima. Yine gelecektin bana. Yine birlikte geceyi gündüz, gündüzü gece edecek, varlığımızla aydınlık sabahlara uyanacak, beni meleklerin sabahları da güzel göründüklerine inandıracak, bir kedi gibi göğsüme sokulacak, çocuk gibi oyunlar oynayacak, alnımın tam ortasına bir öpücük konduracak, farkında olmayacaktık zamanın nasıl geçtiğinin Aysima; böyle değildi kavlimiz…
İnsan hiç bir zaman
Ve hiç bir şey için basitleşmemeli.
Şayet bir çiçekse,
Çiçek olarak kalmalı.
Solacaksa (ki kesin)
Bir çiçek olarak solmalı;
Ben Allah’ın kitabından bahsediyorum,
Sen kitab-ı Süleyman’dan.
Ben, vel hayâ, vel iman diyorum,
Sen putlarıma dokunma, el aman…
Diyorum ki duy:
Bu son seslenişimdir ki bende bıraktığın benden;
Sende bıraktığım sana, ta yüreğimin içinden.
Ya gel talan edilmeden al beni bu harabeden;
Ya da antik bir kale ol, atayım kendimi senden...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!