Şimdi kalk ve bir an önce yat, uyu.
Sabah yine erken uyan,
Aç perdeleri,
Sabah güneşi vursun yüzüne.
Sonra geç banyoya bir traş ol;
Kes uzayan sakallarını.
Ben seni doğdun diye sevmedim ki
Doğmasan da ben seni seviyordum
Varlığından haberim olmadan
Seni diliyordum Yaradan’dan
Ve sen o gece karşıma çıktın
Ya da çıkardı Yaradan
Sonunda ağlıyorum işte,
Belki gidişine,
Belki terk edilişime,
Belki de olman gerekirken;
Yanımda olmayışına,
Benden çok uzaklarda,
Artık bana ne kendini anlat,
Ne de inandırmaya çalış.
Anlatsan duymam,
Yemin de etsen inanmam.
Kulaklarımı sözlerine tıkadığım gibi,
Yeminlerine de inanmamaya yemin ettim.
Çok oldu ben aşkı rafa kaldıralı,
Bastırıldığında acıyan yanlarımı aldıralı.
Eskidendi Leyla Mecnun hikâyelerine inanışım;
Eskidendi sevdiğim birine Gordion düğümleriyle bağlanışım.
Çok oldu gönül köşkünü kapattığıma.
Siyah beyaz Türk filmleri çekilmiyor artık gönül köşkümde.
Söyle şimdi son şarkımızı
Sende gidersen ne olur halim
Bir daha serçeler tünerler mi saçak altlarına
Yağmurlar ıslatırlar mı caddeleri
Ya da kim farkında olur yağmur yağdığının
Yapraklar ayak altlarına takılıp hışırdarlar mı
Bugün bir boyacıya özendim;
Boyacısı oldum gönlümün.
Bugün elime bir fırça alıp,
Gönül duvarımdan sildim seni.
Keşke yalnız ordan silseydim,
Belki avunurdun bende kalan kalıntılarından.
Dün gece,
Üşümüşüm farkında olmadan.
Sigaram sağ elimde sönmüş,
Sol elimde bir avuç kartopu;
Sol yanımda sen…
Ama sen, sen değilsin,
Gel,hüzün ıslatıyor ruhumun tüm sokaklarını
Yüreğimin derinlerinde şimşekler çakıyor
Yıldırımlar düşüyor gönül çatıma
Ürkek bir serçeyim
Saçak altına sığınmış
Ödümü koparma yokluğunla
Üstüne Alınma
Ne olur üstüne alınma olur mu?
Ki ben alınmıyor, üstelik biliyorum da:
Sövsen sövdüğün, sevsen sevdiğin ben değilim.
Sende artık alınma:
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!